Zararlı Eğilimler

Düşüncelerinizi Özgür Bırakın
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Zararlı Eğilimler

Mesaj gönderen Siyabend » 03 Şub 2008 23:44

Önceki yaşamlardan kalan ödenmemiş hata ve borçlar yanımızdan ayrılmamak için şu an buradalar. Onlardan kurtulmayı istiyorsak ya bunları egomuzdan çıkarmamız ya da çok kuvvetli bir miktarda karşıt bir karakterin etkisiz hale getiren düşünce ve eylemlerim ileri sürmemiz gerekir.

Hangimiz önceki eylemlerinin sonuçlarını değiştirme gücüne sahip? Düzeltmeler yapabiliriz, tövbekar olabilir ve kefaret ödeyebiliriz. Bunlara karşıt türde iyi eylemlerle karşılık verebiliriz. Ama yaptığımız şeyden sorumluluk hissetmemizi sağlamak karmanın işidir ve bu sorumluluktan kaçılamaz. Bununla birlikte belli bir anlamda bir özgürlük derecesi, bir yaratıcılık gücü vardır; her ikisi de her birimizin sahip olduğu tanrısal Yüce Benliğe aittir.

Olan olmuştur, bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Geçmişi yeniden yazamayız, yanlış eylemlerimizi düzeltemeyiz, yapmış olduğumuz yanlışları, vermiş olduğumuz acıları ya da hem başkalarına hem de kendimize neden olduğumuz çok kötü durumları yoluna koyamayız. Ama, geçmiş kayıtlar değiştirilemezse de bunlara yönelik şimdiki tutumlarımız değiştirilebilir. Geçmişten dersler alabilir, bunu bilgeliğe katabilir, kendimizi ve hareketlerimizi düzeltmeye çalışabilir, yeni ve daha iyi bir karma yaratabiliriz. En iyisi, tüm bunları yaparak, geçmişten tümüyle kurtulabilir ve bilinçliydim'e değil, gerçek Varlığa, bilinçliyim'e geçerek ebedi ve ezeli şimdide yaşamayı öğrenebiliriz.

Karmanızı değiştirmek istiyorsanız, işe tutumunuzu değiştirerek başlayın: İlk olarak dışarıdaki olaylara, insanlara ve şeylere; ikinci olarak da kendinize karşı.

Kötü bir eylemin karmik etkilerini dengelemek için tersi bir eylem yapın; kötü bir düşünce ve konuşmanın karmik etkilerini dengelemek içinse, kasten karşı türde olanı geliştirmemiz gerekir. Bir kişiden bir şey alınmışsa, ona eşit ya da daha değerli olan bir şey isteyerek verilmelidir.

Kötü karmamızın olmamasını isteyemeyeceğimiz doğruysa, bunu iyi karmayla dengeleyebileceğimiz, böylelikle sonuçlarını karşılayabileceğimiz de aynı derecede doğrudur. Karma doktrininin en büyük savunucularından biri olan Buda, doğru düşünüş ve iyi eylemlerin karmik lanetleri, kutsamalara dönüştürebileceğine işaret etmiştir.

Israrlı, yoğun bir fikrin sabit odağı adeta içeriden bir basınç kullanacaktır, üstelik yavaş yavaş karmik fiziksel talihinizi de değiştirebilir. Karma, eylem kadar düşünce, yapılan şey kadar arzudur da. Biri diğerine meyve veren tohumdur ve ondan ayrılamaz. Karmanın işleyişini mümkün hale getiren işte bu Dünya Zihnindeki sessiz, gizli kayıttır, tıpkı bir teyp diskinde şifrelenmiş olan sesin, sesinin duyulmasını mümkün hale getirmesi gibi.

Bizi belirli bir şekilde davranmaya zorlayan şey kısmen çevrenin baskısı, kısmen de kendi geçmişimizin telkinidir. Bazen bunlardan biri bazen diğeri daha güçlü olur. Ama tüm sorunun kökü zihnimizdedir. Doğru biçimde yetişmesi bizi büyük ölçüde her iki saplantıdan da kurtarır.

Daha yüksek yasalara tam bir güvenle, düşünce yaşamımızı izleyerek, olumsuz olanları dışarıda bırakarak ve olumlu fikirler geliştirerek, gerçekten dışarıdaki yaşamda eninde sonunda gelişmeler sağlayan süreçleri başlatırız.

Çevrenizle ilgili değişikliklerde ya da karakterinizle ilgili değişimlerde dinamik düşüncenizin ifadesini erteleyen şey, kendi geçmiş karmanızın yüküdür. Ama yalnızca geciktirir; konsantrasyon ve amacın baskısını devam ettirirseniz, çabalarınız eninde sonunda meyvelerini verecektir.

Başkalarına karşı iyilikten kaynaklanan niteliklerle ne kadar çok davranırsanız, o kişilerin size karşı davranışları da en azından bu niteliklerin bazılarını size o kadar geri yansıtacaktır. Kendi zihinsel ve ahlaksal durumunuzu ne kadar çok geliştirirseniz, insanlarla ilişkilerinizde bu gelişmenin bazı yansımaları o kadar çok görülecektir.

Tüm kötü niyet ve tüm kin doğanızdan kararlı biçimde atıldığında, gelişmiş bir karakter ve daha güzel bir karmada onunla kazanan yalnızca siz olmayacaksınız, aynı zamanda iğneleyici sözlerinizin ve çirkin düşüncelerinizin kurbanları olarak acı çekmiş olan başkaları da kazanmış olacaktır.

Sonuçlar yasası sabittir ve birdenbire değişen bir şey değildir, ama karşıt düşünceler ve eylemler biçiminde yeni sebepler katılarak etkilen bazen değiştirilebilir, hatta nötrleştirilebilir. Bu elbette sonrasında yaşamın gidiş yönünde keskin bir değişimi gerektirir. Böyle bir değişime tövbe diyoruz.

Karma, özgürlüğü tümüyle iptal etmez, ama sınırlar. Eski sebeplerin şimdiki sonuçlan çevrenizde duvarlar oluşturuyorsa, daha iyi bir karakter ya da gelişmiş bir zekayla yeni sebepler başlatılabilir ve başka sonuçlar alınabilir.

Hepimiz geçmişteki eylemlerimizin sonuçlarına katlanmak zorundayız. Buna yardım edilemez. Ama elbette iyi eylemler ve kötü eylemler vardır. Belli bir noktaya kadar, yeni eylemler aracılığıyla karşı güçler getirerek bunların sonuçlarını dengeleyebiliriz; ama bunun ne kadar doğru olacağı kişiden kişiye ister istemez değişecektir. Bilgisi ve gücü olanlar, derin meditasyon yapabilen ve karakterlerini kontrol edebilenler bu özelliklere sahip olmayanlara kıyasla bu sonuçları muhakkak çok daha güçlü bir şekilde etkileyecektir.

Bu karşı etkinin derecesi pişmanlığınızın içtenliğinin, kendinize bahane bulmayı kabul etmemenizin, düşünce durumunuzu değiştirme çabanızın ve başkalarına yapılmış geçmişteki yanlışları bozmak için gönüllüce attığınız tatbiki adımların derecesi olacaktır.

Kendinizde ortaya çıkan unsurlara yönelik tutumunuzda, olumsuz olanı değiştirmek için geliştirmeniz gereken olumlu niteliğin ne olduğunu bulursanız probleminiz kendiliğinden sona erecektir.

Geleceğimizi oluştururken çıkan karışık bir sonuç, alışkanlıklarımızla tutunduğumuz karışık ve çelişkili düşünce, duygu ve arzunun karakterinden kaynaklanır. Bu nedenle korkularımız, bunların arzu etmediğimiz şeye sebep olmadaki paylarına katkıda bulunabilir. Burada geleceğe yönelik tutumumuzda olumlu doğrulamalar ve kesin kararların bir avantajı yatmaktadır.

Stoacı boyun eğmeye karşı tedbirli olmamız ya da aklı kullanmamız gereken durumlar vardır. Ama olaylar ya da çevreyle mücadele etmenin gerekli olduğu başka durumlar da vardır.

Belirli kötülükler alın yazımızda yazılıysa ve çabayla bunlardan belki de kurtulamayacaksak, yine de sağduyuyla bunları en aza indirmek mümkündür.

Alın yazınızın önüne geçmek için elinizden geleni yapabilirsiniz, ama bazı ayrıntılarda bunu başarabilmenize karşın, bazılarında başaramazsınız. Örneğin, derinizin rengini değiştiremezsiniz ancak bu rengin sonucu olarak payınıza düşen deneyim türleri bir yere kadar sizin etkinize ve karakterinize bağlıdır, oysa bunlara yönelik duygusal tepkiler kesinlikle tümüyle bunlara bağlıdır.

Kariyeriniz başa çıkılmaz engellere rastlamış gibi göründüğünde ve büyük bir engellenme duygusundan başka bir şey ortaya çıkarmayan aşılmaz bir noktaya gelmişe benzediğinde, kötümserliğe hiç gerek yoktur. Böyle zamanlarda, karmanın kendi planlarını uygulamaya başlamış olabileceğini ve yeniden bir etkinlik yönlendirmesinin gösteriliyor olabileceğini hatırlamalısınız. Yapabileceğiniz tek şey kendi, belirli fırsatlarınızı yaratmak, böylece bekleme zamanını kısaltmaktır.

Gelişmiş bir istekli sıradan kategorilere girmez, işte kendiniz için yeni bir yola girmek zorunda olmanızın nedeni budur. Bu, cesaret, inanç, imajinasyon, sezgi ve karmik fırsatların farkına varma ve bunların pek çoğunu gerçekleştirme yeteneği gerektirir.

Rehberlik isteyerek, bazen de bağışlanma dileyerek duanızı her zaman doğru biçimde bitirebilirsiniz. Bununla birlikte, böyle bir rica ancak karmaya müdahale yönünde bir rica olmazsa, yanlış yapılan şeyin farkına varma, kişisel zayıflığın algılanması, pişmanlığa götüren günah çıkarma ve tövbekar bir şekilde telafi etme ve ahlaksal olarak gelişme yönünde gerçek bir çabanın ardından yapılırsa gerekçe bulabilir.

Ebedi ve ezeli karma yasası, yalnızca bu rica için işleyişine ara vermeyecek ve bütünlüklerine tecavüz edemeyecektir. Bunlar kişisel değildir ve herhangi bir kişiye özel ayrıcalıklar ya da keyfi iltimaslar vermeye tatlı sözlerle kandırılamazlar. Bunlardan ucuz ve kolay bir kurtuluş yoktur. Kendi günahlarınızın acı veren sonuçlarından kurtulmak istiyorsanız, bunu yapmak için yine bu yasaları kullanmak ve bunları hor görmeye kalkışmamak zorundasınız. Eskilerine bir panzehir olarak etki edebilecek yeni ve daha güzel sonuçlar ortaya çıkaracak yeni bir sebepler serisine başlamak zorundasınız.

İnsanlığa hizmet edecek uyarmaların içinde hoşnut edici bir giz vardır. Her kim kendini bu tür hizmete adıyorsa, kaçınılmaz bir şekilde başkalarının ona hizmet etmeye hazır olduğunu göstereceği bir gün tıpkı bir bumerang gibi bir iade alacaktır. Çünkü karma, yol açtığımız şey her ne ise bize bunu geri getiren tanrısal bir yasadır. Kendi hizmetinizin derinliği ve bölgesi insanların size doğru uzatacağı hizmetin alanı ve derinliğini işaretleyecektir.

Yalnızca bunun biçimi farklı olacaktır, çünkü biçimi hem geçerli koşullara hem de bilinçaltı ya da bilinçli arzunuza bağlı olacaktır. Sadece zihinsel ya da duygusal bir biçim de alabilir. Bunun ahlak dersi bilge diğerkamın sonunda diğerkamlığından hiçbir şey kaybetmeyeceği, diğer yandan aptal diğerkamın aptallığının karmik sonuçları olarak çok şey yitirebileceğidir.

Hiçbir zaman bedenen görmediği ama ruh olarak çok iyi tanıdığı üstadı izleyen Aziz Paul diğer tüm erdemleri şefkatin altına koyar. Gerçek Hristiyan olmaya çalışan birkaç kişi, en azından bu noktada, zamanlarını tamamen boşa harcamış olmuyorlar mı? Aynı durum tüm çabalarını ibadette ve tek başına kendini gerçekleştirmeye konsantre olmakla harcayan yogiler için de geçerli. Yine de ne İsa ne de Paul salt bir duygucu değildi. Egoyu eritmede şefkatin gücünü biliyorlardı. Bu yüzden onların ahlak kanunun bir parçasıydı.

Ayrıca, diğerkamca davranışlarda bulunmamız ve soylu tutumlar üstlenmemiz gerekmesinin diğer nedenini de biliyorlardı. Onların yardımıyla, kötü karmanın bir belasını daha önceden bir sona getirebilir, hatta başka türlü kaçınılmaz olacak bir diğer belanın kendini göstermesini önlemeye yardımcı olabiliriz.


Cevapla

“Özgür Düşünce & Felsefe” sayfasına dön