Ölüm Kokusu
- Siyabend
- Belawela Muhtarı
- Mesajlar:19658
- Kayıt:15 Eki 2006 12:05
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Kova
- Takım:Galatasaray
İnsan her zaman doğal olarak ölüm korkusunu hissedebilir.
Bu,insanın o an yaşadığı olaylara ve ruhsal durumuna
göre değişiklik gösterebilir.
Gördüğümüz bir olaydan etkilenip ölümü hatırlayabiliyoruz
veya hiçbir sebep yokken gece yatağımızda da
ölümü düşündüğümüz olur.
Tabi bu düşüncelere kapılan bir insan ölüm için iki olguyu düşünür;
ölüm şekli ve zamanı.
Zaman olarak çoğunluk ihtiyarlık evresinde ölebileceğini düşünür.
Ölüm şekli ise insanların çevreden etkileşimleri sonucu bilinçaltlarında
oluşan düşünceye göre şekillenebiliyor.
Bir kaza sonucu ölebileceğini de düşünen oluyor,normal bir ölüm halini düşünen de çıkabiliyor.
Bütün bunlar doğal bir ölüm senaryosu olarak algılanabilir.
Doğal olmayan ölümlerin-öldürülmelerin artmasıyla insanların
ölüme bakışlarıda bir değişim göstermiştir.
İnsanlardaki ölüm şekli ve zaman merakı "ansız bir ölümün"
korkusu olmuş artık.
Korkudan öte artık insanların üzerine bir "ölüm kokusu" sinmiş.
Nereye giderlerse,ne iş yaparlarsa o ölüm kokusu onlarla birlikte olacak!
Kaliteli bir parfümün uzun süren etkisi gibi,ölüm kokusu da uzun süre etkisini gösterecek niteliktedir.
İnsanın ruhuna yapışmış bu kokudan kurtulmanın,o kişinin kişisel gayretleriyle olmayacağı da bir gerçektir.
Bu noktada Toplumun çoğunluk tarafının irade göstermesi beklenir.Bu sayede aşılabilecek bir sorun haline gelir yaşanılanlar.
Bunu yaparken yine muhtemelen karşılarına bu kokuyu hazırlayan vampirler çıkacaktır.
Toplum olarak bu ölüm tacirlerine şunu dememiz lazım:
Yaşam sınavını bitirip kalemi (ruhumuzu) bırakıyoruz!
Biz iyi bir sınavı geride bırakıp öylece veda ediyoruz.
Ya siz hangi cüretle veda edeceksiniz dünyaya?
Bu,insanın o an yaşadığı olaylara ve ruhsal durumuna
göre değişiklik gösterebilir.
Gördüğümüz bir olaydan etkilenip ölümü hatırlayabiliyoruz
veya hiçbir sebep yokken gece yatağımızda da
ölümü düşündüğümüz olur.
Tabi bu düşüncelere kapılan bir insan ölüm için iki olguyu düşünür;
ölüm şekli ve zamanı.
Zaman olarak çoğunluk ihtiyarlık evresinde ölebileceğini düşünür.
Ölüm şekli ise insanların çevreden etkileşimleri sonucu bilinçaltlarında
oluşan düşünceye göre şekillenebiliyor.
Bir kaza sonucu ölebileceğini de düşünen oluyor,normal bir ölüm halini düşünen de çıkabiliyor.
Bütün bunlar doğal bir ölüm senaryosu olarak algılanabilir.
Doğal olmayan ölümlerin-öldürülmelerin artmasıyla insanların
ölüme bakışlarıda bir değişim göstermiştir.
İnsanlardaki ölüm şekli ve zaman merakı "ansız bir ölümün"
korkusu olmuş artık.
Korkudan öte artık insanların üzerine bir "ölüm kokusu" sinmiş.
Nereye giderlerse,ne iş yaparlarsa o ölüm kokusu onlarla birlikte olacak!
Kaliteli bir parfümün uzun süren etkisi gibi,ölüm kokusu da uzun süre etkisini gösterecek niteliktedir.
İnsanın ruhuna yapışmış bu kokudan kurtulmanın,o kişinin kişisel gayretleriyle olmayacağı da bir gerçektir.
Bu noktada Toplumun çoğunluk tarafının irade göstermesi beklenir.Bu sayede aşılabilecek bir sorun haline gelir yaşanılanlar.
Bunu yaparken yine muhtemelen karşılarına bu kokuyu hazırlayan vampirler çıkacaktır.
Toplum olarak bu ölüm tacirlerine şunu dememiz lazım:
Yaşam sınavını bitirip kalemi (ruhumuzu) bırakıyoruz!
Biz iyi bir sınavı geride bırakıp öylece veda ediyoruz.
Ya siz hangi cüretle veda edeceksiniz dünyaya?
kundak;birgün öleceklerin sarıldığı kefen,kefen;birgün doğacakların sarıldığı kundaktır.ölümden korkmanın pazartesi gününü yaşarken cuma gününden korkmaktan farkı yok.hatta ölüm bize moral veren bişey olması lazım.öldükten sonra dirilmeye inanan biri için evet ölümün moral yükselten bişey olması lazım.ölüme inanıyorsak ve hala ölmediysek demekki öldüğümüzü hayal ederek kendimizi hesaba çekebilir ve sonra tekrar dünyaya gelip keşke yapmasaydım dediğimiz şeylere tevbe edebiliriz.şöyle bişey var;herkes bigün mutlaka öleceğini bilir dimi,bu şüphesiz.ama ne zaman öleceğimizi sadece Allah biliyor.Allah diyorki öleceksin.düşününki bigün hastalandınız,doktora gittiniz ve doktor size dedi ki üzgünüm amansız bi hastalığa yakalanmışsınız,en fazla iki yıl ömrünüz var.bu iki yılı nasıl geçirirdiniz acaba?!bi yanda Allah diyor öleceksin diye diğer yanda doktor.tek fark biri yaklaşık olarak tarih veriyor,diğeri ne zaman olacağı belli diil iki yıldan kısa da olabilir hatta yarın da olabilir diyor.ee o kadar da olsun,öyle olmasa bu iş soruları çalınmış öss sınavına benzerdi dimi,işin sıırı kalmazdı
-
- Acemi Er
- Mesajlar:7
- Kayıt:08 Ara 2006 17:44
- Ruh Hali:Mutlu
- Takım:Galatasaray
- Siyabend
- Belawela Muhtarı
- Mesajlar:19658
- Kayıt:15 Eki 2006 12:05
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Kova
- Takım:Galatasaray
İnsan kendinden emin olduğu bir mahklemee gittiğinde içinde bir korku olmaz ama kendisinden emin olmadığı bir durumda çekinerek oraya doğru gider.sanırım ölüm de bu anlamda buna benzer.insanlar yaptıklarının bilincinde olmalıki ölümden her zaman korkmuşturlar.çünkü insanlar iyilik de yapsa kötülük de yapsa bunun farkındadırlar...