David Cronenberg

Ünlü şahsiyetlerin hayat hikayeleri
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
David Cronenberg

Mesaj gönderen Siyabend » 20 Eki 2007 14:01

1943 Kanada doğumlu David Cronenberg için ilk söylenen şey onun Roma´nın Caligula döneminden beri sosyal moral değerleri böylesine çökerten tek örnek olduğudur. Öte yandan cesareti ve zekası sayesinde seçtiği ve sunduğu rahatsız ediciliği çöken değerlerle bütünleştirerek, kaybedilenlerin önemini vurgulamaktadır. Aslında Cronenberg´i anlamak için yine kendisini dinlemek gerekir. 1992´de BBC´deki konuşmasında şöyle diyor; “İnsanlar bana niçin korku filmi yapıyorsun diye sorduklarında, hemen geriye Aristotle´a ve onun gizli kalmış hislerini açığa vurma kuramına dönüyorum. Bu beni haklı çıkarıyor, en üst düzeyde bir trajedi bu hatta komedi. Bana göre korku filmleri karşılaştırılıyor, filmler herşeyden kaçış değildir fakat bir korku filmi ille de gerekiyorsa ancak gerçek yaşamla karşılaştırılabilir. Bu bir çeşit rüya yoludur ve güvenlidir. Biliyoruz ki, yaşamda birden karşılaştığımız şeyler vardır; işte ben onlardan ölümden, yaşlanmaktan ve ayrılıktan söz ediyorum. Bir korku filminde değişimsel bir düzey vardır. Bütün filmlerimde bunu biliyor ve bedensel olarak bilinçli olduğumu düşünüyorum. Çünkü bana göre beden insandaki korkuların kaynağıdır zira yaşlanan ve ölen bedenin ta kendisidir. Düşünce-beden ayrımı en büyük gizemdir; işte en büyük korku burada ve sanırım nihai karşılaştırmayı bu noktada yaşayacağız. Bir insanın düşüncelerinin mükemmel olduğunu görüyorsunuz ama bedeni rahatsızlık veriyor, ardından değişim başlıyor, yaşlanma başlıyor, çürüme başlıyor; her ne olursa olsun bana göre en kötü ve korkunç korku bu. Ben çok uzaklardaki bir değişimi istemiyorum, o zaman çok geç olacak.”

Bir apartman dolusu manyak
Daha başlangıç döneminde bile Cronenberg şok eder. İlk iki filmi profesyonel değildir ama festivallere kabul edilir. 1969´daki “Stereo” telepati ile ilgilidir, deneysel olayları sinema dilinde aktarır. 1970´deki “Crimes of the Future” ise kozmetik aracılığı ile öldürülen kadınların öyküsünü anlatır. Bu filmde Cronenberg´in beş yaşındaki Tania adlı küçük bir kızı kullanması hoş karşılanmaz. Küçük kızı vahşet ve şiddet dolu sahnelerde oynatmıştır. Daha sonra kendisine “Zührevi Korku Kralı” adı verilmesinin temelleri buradadır. 1975´de ilk profesyonel filmini çeker; “Shivers”. Film bir kara mizahtır, bir apartmanda yaşayan toplumun üst düzeyindeki insanları anlatır. Çılgın doktorlar, ırzına geçilen genç hastalar, asit saldırıları ve bir doktorun yetiştirdiği 15 cm. boyundaki tembel yaratık. Film bize dolunayda ortaya çıkan seksüel bir kıyameti anlatır ama yönetmen de çılgındır. Sonunda apartmanın Dante´nin “Cehennem” ine benzediğine karar veririz. Apartmandaki çılgınlar arabalarına doluşurlar, önce Kanada´ya sonra dünyaya kötülüğü yaymak için yola çıkarlar. “Shivers” çok tartışılır, kimi eleştirmenlere göre türünün başarılı bir örneğidir, kimilerine göre ise iğrençtir. Cronenberg ise hiçbirşeye aldırmaz

Kudurtan porno yıldızı ve kuluçkaya yatan canavarlar
1976´da ikinci filmi olan “Rabid” e başlar. Filmde başrolü oynayan Marilyn Chambers, dönemin en tanınmış hard-porno yıldızıdır. Filmde yeni bir plastik cerrahi tekniğinin kurbanı olan kadını oynamaktadır. Efektler korkutucudur, koltukaltına penis şeklinde şırıngalarla enjeksiyonlar yapılır, Chambers insanlara bu şırıngayla saldırır ve sağ kalmak için kanlarını ister. Kurbanlar iğneyi yedikten sonra kuduza benzer bir hastalığa yakalanırlar. Toplum çökmeye başlar, herkes manyaklaşır; filmin ana teması düşünsel olarak öldürücü bir kadının sekso etkilerle yarattığı değişim ve dönüşümdür. Bu noktada Cronenberg´in neden bir porno yıldızı olan Chambers´i seçtiği iyice anlaşılır. Yönetmen yarattığı şok iyice algılanmadan ve tartışmalar sürerken herşeyi boşverir ve üç yıl bir köşeye çekilir ve 1979´da iki film birden çeker; “Fast Company” ve “Brood”. İkincisi önemlidir çünkü tam bir Cronenberg yapıtıdır. Başrolü yani bir pop-psikoloğu Oliver Reed oynar. Filmdeki psikolog bir kitap yazar, karısı ise zihinsel sorunları olan biridir ve ayrıca bir terapisti vardır. Derken kocası, karısının terapistini ve yaptıklarını soruşturmaya başlar. Ve sonra Cronenberg gösterisi başlar; kurtlaşan insanlar, boyunlarında deliklerle uyananlar, garip bir cinayet serisi, cüce bir çocuk vs.. bütün bunlar psikoloğun araştırmasında toplanırlar ve adam bir kuram geliştirir. Ortada dolaşan garip yaratıklar insanların bedenlerinde kuluçkaya yatmaktadırlar. Eski karısına gittiğinde onun vajinasında bir yaratığı kuluçkaya yatırdığını görür. Sonra ise kan gövdeyi götürür. Cronenberg, bu dönüşümle bilinçaltında saklı canavarları en realist dille anlatır, korkusuzca vahşeti sergiler. Ona göre insan bilinci bunları yapabilmeye muktedirdir. Aslında film bir vahşet filmi değildir sadece rahatsız edicidir. Sarkastiktir ama aynı zamanda düşünmek ve benzeşmelere yönelmek isteyenler için yararlı bile olabilir.

Resim

Beyninizi patlatabilirim
Cronenberg, 1980´de “Scanners” ı çeker. Filmin açılışı dahi şok yaratır. Finalde ikinci bir şok vardır. Grotesk bir öykü izlenir, korku filmi gibidir ama bilim kurguya daha çok yakışır ama aslında tam bir pşisik filmdir. Cronenberg´in tüm satirik ilgileri bütünüyle ortadadır. “Scanners” yani “Beyin Tarayıcılar” dan kurulu bir ordu planlanmaktadır. Bunun için hamile bir kadına özel ilaçlar verilir, telepatik bebekler doğurtulacaktır. Filmin en çarpıcı sahnesi Michael Ironside´ın kardeşiyle yaptığı beyin düellosudur yani telepatik düellodur. Sonunda kardeşinin beyni olabilecek en kötü görüntüyle karpuz gibi patlar. Filmin sonundaki klasik dönüşüm sahnesi aynen iki yıl sonraya sıçrayacak ve Cronenberg´in başyapıtı “Videodrome” da çok daha gelişmiş olarak ortaya çıkacaktır. “Videodrome” zamanının en pahalı filmidir. Sinema teknolojisi açısından çok başarılı olmasına rağmen bu tür film meraklıları yani “cult” meraklıları tarafından bile fazla ilgi görmez. Filmde, Max Reen (James Woods) adlı bir kablo tv kanalının yöneticisi vardır. Kanal özellikle seks ve şiddet programları yayınlamaktadır. Yardımcısı Harlan ise, diğer kanallardan çaldığı programları yayınlamakla meşgulken, garip bir tv kanalıyla karşılaşır. Kanalın adı “Videodrome” dur ve sadizm programları yayınlamaktadır. Bu arada Reen yeni kız arkadaşını o garip kanalda görür. Tv´yi izledikçe zaman içinde ekranla bütünleşmeye başlayacaktır. Filmin ikinci yarısında, Reen cihazla birleşmeye başlar; plastik bir fenomen başlar. Etle metal ve cam karışır ve süregelen halüsinasyonlar oluşur. Sonunda Reen bir cihaza dönüşür hatta içine kaset bile sokulmaktadır. Cronenberg´in bir dönüşümü daha sergilenir.

Bir garip yönetmenin geleceği
Film öfkeli ve ahlakçıdır. Ve ardından sorular sorulur; Korku filmleri bazucu ve ayartıcı mıdırlar? veya Sadizm´mi programlanmaktadır? Medyada yumuşak veya sert tanımları geçerli olabilir mi? Televizyon bir terapi yolu mudur? Film bu soruları sosyal çizgide gündeme getirir. “Videodrome” bir sosyal hicivdir ama aynı zamanda da aşağılayan bir eleştiridir. Bu arada da “Scanners” da olduğu gibi, zihinsel güçlere göndermeler yaparak insanın pşisik yeteneklerinin sınırlarını soruşturur. Cronenberg her iki filmde de geleneksel sinema sistemlerini kullanır. Her filminde gittikçe artan mali sorunlar yaşar. 1983´de Stephen King´in “The Dead Zone” adlı kitabını sinemaya aktarır. Film bu kez tipik bir Cronenberg filmi değildir. Zekice bir adaptasyonla uygulanmıştır, çok uzun bir komadan çıkan bir öğretmeni Christopher Walken oynar. Bu süre içersinde öğretmenin telepati ve öngörü yetileri gelişmiştir. Filmde Cronenberg, böyle bir insanın toplumla ilişki kurmasındaki zorlukları sergiler. Koşullar ne olursa olsun, Cronenberg değişim ve dönüşüm saplantısından vazgeçmez. 1986´da Jeff Goldblum´un oynadığı “The Fly” ı çeker. Bu kez sineğe dönüşen bir bilim adamının yaşadıklarını anlatır. 1991´de Borroughs´un “Naked Lunch” ını, 1993´de ise “M. Butterfly” ı çeker. “Naked Lunch” tüm Cronenberg filmlerinin bir sentezidir. Sonuç olarak Cronenberg filmleri midesel tahammül aşıldığında, etin yani bedenin ve ruhun dönüşümü Yönetmen´in mesajını oluşturur. Cronenberg´in evreni manik ve kaçırıcıdır. Yaşamın yüzeyselliğinde görünmeyen gizli kalmış güdülerin bilinçaltı imajları Cronenberg´in galerisinde sergilenir. Bize, gerçekte kim olabileceğimizin ipuçlarını verir ama işin en çarpıcı yanı Cronenberg realitesi ile gerçek dünyada sık sık karşılaşmamızdır.

David Cronenberg´in Filmografisi

1. Spider (2002)
2. Camera (2000/I)
3. eXistenZ (1999)
4. Crash (1996)
5. M. Butterfly (1993)
6. Naked Lunch (1991)
7. “Scales of Justice” (1990) TV Dizisi (”Regina vs Horvath (1990)”) (”Regina vs Logan (1990)”)
8. Dead Ringers (1988)
9. “Friday the 13th” (1987) TV Dizisi (”Faith Healer”)
10. Fly, The (1986)
11. Dead Zone, The (1983)
12. Videodrome (1983)
13. Scanners (1981)
14. Brood, The (1979)
15. Fast Company (1979)
16. Rabid (1977)
17. “Teleplay” (1976) TV Dizisi (”Italian Machine, The (1976)”)
18. “Peep Show” (1975) TV Dizisi (”Lie Chair, The (1976)”) (”Victim, The (1976)”)
19. Shivers (1975)
20. “Programme X” (1972) TV Dizisi (”Secret Weapons (1972)”)
21. Don Valley (1972) (TV)
22. Fort York (1972) (TV)
23. In the Dirt (1972) (TV)
24. Lakeshore (1972) (TV)
25. Scarborough Bluffs (1972) (TV)
26. Winter Garden (1972) (TV)
27. Jim Ritchie Sculptor (1971) (TV)
28. Letter from Michelangelo (1971) (TV)
29. Tourettes (1971) (TV)
30. Crimes of the Future (1970)
31. Stereo (1969)
32. From the Drain (1967)
33. Transfer (1966)

Kaynak: http://midnight.blogcu.com


Cevapla

“Biyografi” sayfasına dön