Kutlu Doğum sahibinin hayranlık uyandıran hallerinden

Dinimiz hakkında hertürlü bilgi
Cevapla
.:LaHuTi:.
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:1226
Kayıt:11 Haz 2008 15:08
Ruh Hali:Yorgun
Cinsiyet:Kadın
Burç:Başak
Takım:Fenerbahçe
Kutlu Doğum sahibinin hayranlık uyandıran hallerinden

Mesaj gönderen .:LaHuTi:. » 26 Nis 2011 20:05

En çok sevdiği hizmet, yoksullara yardım hizmetiydi. Nitekim bir gün yine davet ettiği yoksullara önceden hazırladığı yardımlarını sırayla dağıtmış, alanlar da sevinçle evlerine dönmüşlerdi ki, tam o sırada uzaklardan koşarak gelen bir başka yoksul, dağıtımın bittiğini, kendisine verilecek bir şeyin kalmadığını anlayınca oraya yığılakalmıştı. Şefkatle baktığı bu yoksula da:

- Üzülme dedi, sana da bir çare bulabiliriz. Bulduğu çareyi de hemen orada anlattı. Buradan doğruca Medine çarşısına git, ihtiyaçlarını satan dükkanlara gir, ne lazımsa al, sonra de ki: "Mal benim borç Resulullah'ındır!."

Yoksul adam, tereddüt edince de tekrar etti. Unutma dedi: "Mal benim borç Resulullah'ın diyecek, gerisini düşünmeyeceksin!" Böylece yoksula verecek bir şeyi kalmayınca borçlarını üstlendi, mahrum kalmasına gönlü razı olmadı.

Mütevazı olmayı, vazgeçilmez vasfı kabul etmişti. Bu sebeple misafirlerine bizzat kendisi hizmet eder, ikramda bulunurdu. Bir gün çölden gelen biri, "Kim bu insanların büyüğü?" diye sordu. O sırada misafirlerine bardaklarla içecek ikram ediyordu. "İnsanların büyüğü insanlara hizmet edendir!" diye cevap verdi. Bu sözüyle hem büyüklerin insanlara hizmet edeceğini ifade etmiş hem de aradığı kimsenin kendisi olduğuna işarette bulunmuştu. Zaten hizmet edilmeyi değil, hep hizmet etmeyi sever, hizmeti tercih ederdi. Nitekim bir yolculuk dönüşünde herkes hurmalıkta istirahate çekilmiş dinlenirken, bazıları onlara yemek hazırlamak üzere harekete geçmişlerdi. Biri, yemek yapayım, biri, su getireyim, derken biri de ben de ateş yakayım, deyince, "Öyle ise ben de odun toplayayım." dedi. Biz bu hizmetleri yaparız, siz istirahat buyurun, diyenlere de:

-Bilirim ki sizler bu hizmetleri yaparsınız, ama ben hizmete seyirci kalmayı değil, hizmete iştirak etmeyi severim, diyerek kalkıp odun toplayarak hizmet edilen değil, hizmet eden olmayı tercih ettiğini göstermiş oldu.

Komşularının yemediğini yemez, giymediğini de giymezdi.

Bir gün bir sepet dolusu taze hurma getirip kendisine uzattılar:

- Turfanda hurma, henüz kimsecikler yemedi, ilk olarak zatınıza getirdik, dediler. Oynayan çocukları gösterdi:

- Götürün bu turfanda hurmaları şu oynayan çocuklar yesinler. Ben komşularımın yemediğini yemem. Ne zaman komşularımız da turfanda hurma yemeye başlarsa işte o zaman getirin, ben de komşularımızla birlikte gönül rahatlığı içinde turfanda hurma yiyebilirim, buyurdu.

Faydalı icat ve teknolojik buluşların kim tarafından bulunursa bulunsun sahip çıkılıp Müslümanların istifadesine sunulmasını isterdi.

Bir gün bir tüccar sahabi Şam'daki Hıristiyanlardan aldığı bir kandili getirip mescide asmıştı. Gelenler bunun Hıristiyanların buluşu olduğunu öğrenince, 'Müslümanların mescidine Hıristiyan'ın buluşunu mu asıyorsun?' diye tereddüt göstermişlerdi.

Az sonra Efendimiz (sas) gelip dumansız, külsüz yanıp ışık veren kandili görünce, 'Kim getirdi bunu?' diye sordu. Suçlu gösterir gibi gösterdiler. Bunun üzerine kandili getiren Temimdari'ye tebessümle bakarak şöyle dedi:

- Sen bizim mescidimizi aydınlattın, Allah da senin kabrini aydınlatsın!.. Sözlerine şunu da ekledi:

- Faydalı şeyler Müslüman'ın kaybettiği malı gibidir. Hangi ırk ve dinde görülürse görülsün sahip çıkılıp Müslümanların istifadesine sunulmalıdır.

Evet, şimdi düşünme sırası. "Bir saat düşünmek bir sene nafile ibadetten üstündür!" diye de uyarmıştı bizleri.

21 Nisan 2010, Çarşamba
AHMED ŞAHİN


Cevapla

“İslam ve İnsan” sayfasına dön