Yoksul bir çocuğun penceresinden hayat

Hayatımıza örnek alacağımız hikayeler
Cevapla
Newroz
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:1097
Kayıt:06 Ara 2006 16:10
Ruh Hali:Huzurlu
Cinsiyet:Kadın
Yoksul bir çocuğun penceresinden hayat

Mesaj gönderen Newroz » 04 Eyl 2009 16:54

Resim

Sabaha gözlerini yine annesiz ,babasız açmış her zamankinden daha korku dolu olan yüreğinin atışları artmıştı.O gün için ne yapacağına karar verecek kadar olgun değildi.Gün ışığına açılıp tekrar görmesi gerekiyordu olup bitenleri.Görmeden bilmeden nasıl karar verebilirdi ki bu yalnız yürek.Bir yol göstereni yoktu ki bundan cesaret alıp bir şeyler yapabilsin.İçindeki korku,kimsesizliğin korkusuydu,sahipsizliğin korkusuydu.

Ama hayatta kalması gerektiğini akıl edecek kadarda olgundu.Bir şeyler yapmalıyım diye içinden geçen düşüncelere sahip çıktı.Her türlü insanın içinde yaşadığı kocaman bir şehrin içinde minnacık kalan bu yürek olup bitenleri yaşamalıydı görmeliydi ki tanısın,tanısın ki bilsin ne yapacağını.Ne yapacağını bilsin ki hayatta kalmayı becerebilsin.Her şeye rağmen hiçbir şey yaşamak kadar değerli olamazdı.Meraklı bakışlarını olup bitenler üzerinde yoğunlaştırdıkça beynindeki kocaman boşluğu korunmak ve yaşamaya devam etmek için ne yapmalıyım sorusunun cevaplarıyla dolduruyordu.

Halbuki kimsesizliği yaşamayan çocukların merakları o gün için ailesiyle nerde nasıl eğleneceğidir.Anne ve baba sevgisinin verdiği güvenle çocuk olmanın gereklerini yaşayanlara oranla bu kimsesiz daha farklıydı.Sevginin manasını bile anlamayacak ama hissedecek kadar şeffaf bir yüreği vardı.

Çabalarını olgun bir insan edasında seferber edip kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenip belki de çocuk olma arzusunu bir denizin bir damlası edasında yaşaması bile onun için yeterliydi,hiç olmamasından iyiydi ki zaten o çocuk olmanın gereklerini bilecek durumda da değildi .

Ama çocuk kavramını,gördüklerinin beyninde yarattığı olgularla anlayabiliyor ama konumunu kıyas ettikçe diğerlerinden farkını ortaya koyabiliyordu.O razıydı böyle kalmaya,hayata bir kere gelmiş ve yaşam ateşinin alevlerini söndürmeye hiç mi hiç niyeti yoktu.Onun için kural kavramı diye bir şey yoktu.

İyi-Kötü denen kavramları ayırt edecek kadar bilgili değildi ve tek isteği yaşam köprüsü üzerinden geçerken güvenli geçmekti onun isteği.Bir yandan görüntüsüyle sessiz bir çığlık olacak kadar açık olan bu tatsızlığın giderilmesi için bir çaba şart idi.Ama o büyük bir beklenti içinde değildi çünkü insanca yaşama hakkını tanımlayamıyordu bu zavallı yürek.

Yada haklarını avazı geldiğince bağıracak kendisini savunacak kadar bilgili değil ,olgun değildi.Onu dışa yansıtan tek bir gerçeği vardı oda görüntüsüydü.O görüntüsüne sahip çıkıyordu,çıkmak zorundaydı.Çünkü kendisini ifade edebileceği en anlamlı gerçeğiydi…


Cevapla

“Hikayeler” sayfasına dön