Akşam erken oluyor, kış günlerinin o hüzünlü yalnızlığı, öğlen sonrasını adam akıllı kısaltarak var ile yok arasına sıkıştırıp geliyor. Yürümek için çıktığımda, ormanın ıslak serinliğine, içerilere doğru yürümek fikri birden bire aklıma geldi. Orman adeta beni içine çekiyordu. Kaybolmak isteyen bir çocuk gibi hızlı, gönüllü adımlarla girdim patika yola.
Her adımda içimdeki yalnızlık duygusuyla giderek dikleşiyor, giderek daralıyor patika yol.
Ağaçların yapraklarına tutunmuş yağmur taneleri süzülüp düşüyor toprağa. Islak bir serinliğin uzandığı patika yol giderek dikleşiyor ve dizlerimde duyduğum zorlanmanın ağrıya dönüşen yorgunluğu adımlarımı küçültüyor. Sıkı, sıcak giysilerim içinde terliyorum. Oysa dışarı çıktığımda üşüyeceğimden korkuyordum. Ellerimi cebimde gezdirdim uzun bir zaman, şimdi sırtımdan aşağıya soğuk bir ter akıyor ve ellerim durmadan anlımda biriken terimi silerek ısınıyor.
Sigaradan, evet bu nefes nefese kalışlar sigaradan…
Kaçıncı kattayım, kaç kat var önümde. Kaç katlıydı bu bina. İnmesi de bu kadar zor mudur merdivenleri. Kaçımız merdiveniz yukarıya uzanan, kaçımız başkalarının yukarı çıkması için bastığı basamak. Kaçımız özlemleri vuran, çıkılması zor merdiveniz, kaçımız kapıya koşan yalnızlığı özlemi kucaklayan basamak.
Hangi odada şimdi, oturmuş televizyon mu izliyor, yoksa mutfaktan çıkmış, kahve fincanı elinde salona mi giriyor. Kim bilir belki duştadır. Saçlarından süzülen sular ince belinden aşağı inerken içine bir sıcaklık yayılıyordur.
Ellerini yıkıyor lavaboda, başını kaldırıp aynada hüzünlü mavi yeşil bir yalnızlığı susan gözlerinde bir şeyler ararcasına bakıyor öylece. Ellerini kuruttuktan sonra mı saçlarını geriye veriyor, yoksa ıslak elleriyle mi?
Ellerim merdiven korkuluğunda, ayaklarıma binen yükü almaya çalışarak korkuluğa abanarak öylece duruyorum. İçerden gelen televizyon sesinde bir kadın avaz avaza bağırıyor. Bir sincabın daldan dala atlaması ile kopan gürültüyle kendime geldiğimde, bir an ormanın derinliklerine, yukarıya doğru uzanan yola dönüp devam etmekle, kendimi yokuş aşağı patika yola bırakmak arasında kaldım.
Eşit aralıklarla yükselen merdivenleri geride bırakarak yukarı çıkmak, sarılmak, kendimi ve yorgunluğumu kollarına bırakmak istiyorum. Yoruldukça ağrılığım artıyordu, taşıyabilir miydi beni bu ağırlığımla. Sarılarak iyi edebilir miydi yalnızlığımı.
Az önce aynada susan yalnızlığı gözlerinde vurabilmek için adımlarım hızlanıyor. Merdivenler bitmiş bir kat boşa çıkmış, iniyorum. Zil çalmıyor, sus olsun diye yapılmış ince kapı tokmağı böylesi günlerde işe yarıyordu sadece.
Çıkmaz bir sokağın yalnızlığını geride bırakmış adamların sevinci vardı ellerimde ona getirdiğim. Kapıyı çaldığımda neredeydi acaba, nerede yakaladım onu. Camdan dışarıya mı bakıyordu, yoksa çiçekleri mi suluyordu. Uzaklara denize bakıyor da olabilirdi, gözlerini yummuş öylesine sesiz bir şarkı dinler gibi kanepede uzanmışta olabilir.
Ne çok konuşacak, soracak şey birikti. Ne çok susacak, dinleyecek şey var.
Özledim diyen, susan gülümsemeler. Parmak ucunda titreyen ten, dokunsa ağlayacağım, dokunsam ağlayacağı sarılmalar.
Yorgunluk kahvesinin tadı damağımda iniyorum yokuş aşağı, ellerim üşüyor, terimi silse de…
HASAN KAYA
Merdiven
-
- Acemi Er
- Mesajlar:13
- Kayıt:01 Eki 2007 13:45
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Kadın
- Burç:Yengeç
- Takım:Fenerbahçe
Re: MERDİVEN
konu başlıklarını baş harfler dışında küçük harfle yaz
-
- Moderator
- Mesajlar:9466
- Kayıt:28 Şub 2007 22:02
- Ruh Hali:Huzurlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Koç
- Takım:Fenerbahçe
Re: MERDİVEN
paylaşım için teşekürler
konu başlıklarını büyük harflerle yazmayın lütfen
konu başlıklarını büyük harflerle yazmayın lütfen