Mir & Güzel yazılar

Paylaşmak istediğiniz şiirler
Cevapla
Mir.
Onbaşı
Onbaşı
Mesajlar:46
Kayıt:22 Kas 2006 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Takım:Galatasaray
Mir & Güzel yazılar

Mesaj gönderen Mir. » 01 Ara 2006 02:08

Hayat ne tuhaf değil mi ?

"Hayat ne tuhaf değil mi?" Çoğu zaman içini dökmeye bu cümleyle başlarsın. Duygu dünyanın kapıları aralanır,cümleler ardı sıra gelmeye başlar. Bazen haykırmak istersin bir imdat dilersin; ve nasıl başlayacağını bilemediğin anlarda bu cümle imdadına yetişir.



Bazen bir tebessüm, tatlı bir bakış ve dokunuştur aradığın; bir omuza yaslanıp, kendini salıvermenin arzusudur. İstediğin çok bir şey değildir aslında; gözlerinde kaybolmak, gidivermek başka alemlere...



Bazen rüzgarın önüne kapılıp giden bir yaprak olmak istersin bazen de o rüzgara direnen bir vücut. Ama çoğu zaman nafiledir direnmen. Hayat yolunu çizmiştir bir kere ve rüzgarın yönünü değiştiremezsin. Teselliyi bulmak istediğin dudaklar çoğu zaman soğuktur. Üşütür içini. Sense titrersin; göz yaşlarınla ısıtırsın kendini, için için ağlayarak..
Kendini soğuk bir kış gününde çıplak ve yalnız hissedersin, ısıtsın diye yalnızlığına sarılırsın, gözlerin güneşi arayarak. İstediğin çok bir şey değildir aslında;sıcak bir tebessüm tatlı bir gülüş ve dokunuş.



Kendi kendine söylenirsin; acaba çok mu şey istiyorum diye. Sonra da takma kafaya diyerek kaçıverirsin oradan. Bir teselli istersin, ufak bir teselli. karşılaştığın şey ise kapalı kapılardır. Duvar gibi önünde duran kapıyı bir türlü kıramazsın. Sonra o duvarı kaleminle yıkarsın. Cümlelerindedir savaşın. Yırtınırsın, kendini paralarsın. Mağlup olmak üzereyken zaferi yaşarsın. İçindeki fırtına dinmiştir artık.



"Hayat ne tuhaf değil mi?" Kendi iç savaşında mağlubiyeti de yaşarsın zaferi de; ama bu zaferi tek başına kazanmamışsındır. Seni sevdiğine inandığın insanlar hep yanındadır ve yanında olacaktır. O insanları kaybetme. Onlara verebileceğin en değerli hediyeyi ver; sevgini.



İçinde filizlenen renk renk çiçeklerin olsun.onlara itinayla bak, asla incitme. Karşında dimdik ayakta olsunlar, senin gibi ve bırak sarsınlar etrafını; içlerinde kaybolmanın doyumsuz keyfini yaşa.



Unutma sen sevdiklerinle varsın. Yalnızlık Allah'a mahsustur. Yanında her zaman seni seven birilerinin olduğunu anımsa ve o güvenle dal hayatın içine. Bırak, yere düşsende kaldıracak birileri var nasıl olsa...



SEVGiLERİMLE



Bir dost


Mir.
Onbaşı
Onbaşı
Mesajlar:46
Kayıt:22 Kas 2006 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Takım:Galatasaray

Mesaj gönderen Mir. » 01 Ara 2006 02:10

Yanılmaz bazen

Karanlık yolda ilerlerken bir den duraksadı. Etrafına bakmaya başladı anlamsızca kendi gölgesini aradı,delirmiş gibiydi defalarca baktı etrafına ama göremedi gölgesini.. Sonra anladı bu karanlık yolda onu gölgesinin bile yalnız bıraktığını.. Sonra yavaşca yere dizlerinin üzerine çöktü tıpkı yıkılan bir dağ gibiydi. Yavaş ama gürültülü bir şekilde.. Titreyen buruşmuş ellerine bakarak düşündü Neden yalnız kaldım dedi kendikendine. Sonra çoçukluğu geldi aklına birden yüzünde bir gülümseme belirdi çünkü hiç bir şeyi tam olarak hartırlamıyordu sadace onun için önemli olan seyleri hatırladı çiklet,top ve oyuncakları ve babasını annesini hatırladı, ona nasıl ilgiyle baktıklarını düşündü düşündü ve düşündükcede mutlu oldu.



Sonra biraz daha büyüdü artık lise dönemindeydi yüzündeki gülümseme kaybolmadı ama biraz olsun ekşidi suratı çünkü ilk kez aşık olmuştu çünkü ilk kez ihanete uğradı ve çünkü ilk kez bu dönemde karşı gelmeye başladı ailesine içi içene sığmıyordu gülüyordu eğleniyordu kırıyordu kırılıyordu ama mutluydu gene de sadece yaşıyodu cocukken olduğu gibi...



Daha da büyümüştü artık ,artık o üniversteliydi üzerinde ki coculuk vardı hala ama oda okul bitene kadar gidecekti. Dersleri yoğunlaşmıştı sene sonunakadar şekilden şekile girerdi durmadan sene başında bakımlı ortasında normal ve sonunda artık aynalara bakmazdı. Ve ilk kez burada aşık olduğunu anladı ilk kez gerçekten sevmişti ilk kez bir ilkin olduğunu anlamıştı. Ama ilk kezde hayatın bu kadar üzücü olacagına anlacaktı ve ömrünün sonuna kadar sevecekti her ne olursa olsun.



Artık adamın suratındaki gülümseme kaybolmuştu anlamsızca düşünüyordu saniyeler içersinde doğdu büyüdü hatta üniversite bitirdi. Göz açıp kapatıncaya kadar 40 yaşına geldi bile artık eski gibi dinamık degildi anne ve babasına artık eskisi gibi karsı gelmiyordu artık anlamıştı onların degerini çünkü kendide bir babaydı artık evlenmişti bir de cocugu vardı. Saçları dökülmeye başlamıştı hafif de göbek calışmak artık onun hatında önemli bir yerdi. Yoruluyordu artık vücudu yavaş yavaş kendisini bırakıyordu doğaya. Ve hayatı boyunca ilk kez bu dönedimin bu kadar ağladı ve bu kadar üzüldü artık ne annesi vardı ve babası ikisinide kendi elleriyle bıraktı toprağa ve üzerleini kendisi örttü.



Adamın artık suratındaki ifade yerini ağlamaya bırakmıştı gözlerinden yaşlar oluk oluk akmaya başlamıştı ama daha bitmemişti 65 yaşı göz kırpması kadar yakındı ve artık 65 yaşındaydı emekli olmay yakındı cocuklarını evlendirmişti artık karısıyla oturuyordu evinde artık az duyuyordu torunlarını seviyordu mutluydu aslında bu yaşlarda...



Adamın suratında hafif bir gülümseme belirdi bir ana ama uzun sürmedi 70 ine geldi bir an karısını kaybettiği günü yaşını kalbi dayanmıyordu artık üstüne üstlük çoçukları ona bakmak yerine bir huzur evine yollamışlardı ve sonra işte bu yolda ilermeye başladı karanlık yoldaydı şimdi tek başına ne bir gölge ne bir sesvardı etrafında... Yavaşca ayağa kalktı o zaman anladı orasının bir yol olmadıgı ve ozaman anladı kendisininde nefes almadıgını ve o zaman anladı bu yolun aslında ona günahları için bir işkence oldugunu hayatıın kendisine verilmiş bir cezalandırma şekli oldugu ve cehennemde her zaman yanarak affedilmeyecegini...
Mir.
Onbaşı
Onbaşı
Mesajlar:46
Kayıt:22 Kas 2006 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Takım:Galatasaray

Mesaj gönderen Mir. » 01 Ara 2006 02:13

Kırgınım

Kırgınım…
Kime olduğunu, neye olduğunu bilmeden kırgınım…
Belki hayata, belki kendime kırgınım sadece…

Kırgınım…
Yüreğim bir yanardağ gibi kaynayarak yanarken,
Nasıl oluyor da bir buz dağı oluveriyorum bir anda…

Kırgınım…
İçim sevgi ile kavrulurken neden böyle yıkıcı,
Parçalayıcı oluyorum…
En çok sevdiğim varlıkları biranda kırıp,
Un ufak ediyorum…

Kırgınım…
Öfkeme, tat almayan yüreğime,
Sevmenin, sevilmenin değerini bilmeyen
Kalbime…

Kırgınım…
Yeşilin huzurunu, mavinin derinliğini,
Görmeyen gözlerime...
Kuşların nidasını işitmeyen kulaklarıma
Kırgınım…

Kırgınım…
Mantığımla kalbimin arasında gidip gelen
Benliğime…

Kırgınım…
Sonuçlandıramadığım sevgilerime,
Sarılmaya korktuğum sevgililerime…

Kırgınım çok kırgınım,
Beceriksizliğime, korkaklığıma,
Kırgınım…
Beklide bir hayalden ibaret oluşuma…
Cevapla

“Şiir Bahçesi” sayfasına dön