Sazla cazla Lazistan

Cevapla
Piremerd
Üstteğmen
Üstteğmen
Mesajlar:413
Kayıt:07 Kas 2006 13:36
Sazla cazla Lazistan

Mesaj gönderen Piremerd » 24 Ara 2006 11:48

Mircan Lazca caz gibi orijinal bir çalışmanın altından başarıyla kalkmış. Albüm güzel, fakat albümün iç kapağında yer alan ‘Lazistan’ haritası tam bir skandal; sorduk, cevapladı.‘Laz Cazı’ tarzında yayınlanan Mircan’ın ilk albümü Sâlâ, Megrel dilinin caz ritimleriyle yorumlandığı bir albüm. Kendinin bu ırka mensup olduğunu belirten Mircan, kendisini ülkesiz ve sürgün bir ses olarak niteliyor. Mircan, kartonete yerleştirilirken görmediğini söylediği ‘Lazistan’ diye yazılan Karadeniz Bölgesi haritası içinse “Çok eski bir harita, bizim bildiğimiz tarihin ötesine gitmek ihtiyacı bu. Karadeniz’deki Lazların çoğu nereden geldiklerini, kim olduklarını, atalarının ne olduğunu, dillerinin özellikler taşıdığını hiçbir şekilde bilmiyorlar. Bu cehalettir, kültürsüzlüktür. Bu insanlarla her karşılaştığımda bunları anlatmayı sorumluluk olarak algılıyorum.” savunmasını yapıyor.
Resim

Caz müziği, Afrika-Amerika karışımı bir müziğin Batı teknikleriyle harmanlanmasıyla oluşturulmuş bir müzik türü. Bu anlamda sizin ‘ilk Laz cazı’ adı altında piyasaya çıkan albümünüz, nasıl bir müzikal altyapıya sahip?

Aslında buna ‘Laz cazı’ dememek lazım. Lazca dilini, caz ritimleriyle veya serbest bir ölçü ve enstrümanlarla, geleneksel olanları sıra dışı kullanarak elimden geldiğince yorumlamak diyelim. Caz, içinden geldiği şekliyle müzik yapılmasıdır. Cazın çıkışında doğaçtan şarkı söylemek vardır. ‘Sâlâ’ içindeki iki tane Lazca parça bu açıdan caza yakın duruyor. Farklı olan dilidir; yoksa Lazca caz oluşturmak gibi bir iddiası kesinlikle yok. Daha önce bu tarz bir albümde bir kadın sesi kullanılmadı. Çok az sayıda Laz var ve yeni nesle bu dilin aktarılmadığını düşünüyorum. Yok olmaya mahkum bir dil. Yeni jenerasyonu özendirmeye de çalışıyorum. Benim hem böyle bir kimliğim hem de Batı’ya dönük bir yaşantım var. 10 parçayı zamanla oluşmuş olan kişiliğimle yaptım.

İsmini neden ‘Sâlâ’ koydunuz, adın özel bir anlamı var mı sizin için?

Ölümün yükselişi ve çöküşüdür teması. Çünkü ölülerin ardından okunan bir dua ile, ‘sâlâ’ ile açılıyor. Ve hayatın içindeki pek çok duyguyu içine katarak. Sonunda da yaşamı yücelten bir parça ile son buluyor. Beni etkileyen ilk ezgi minareden okunan ‘sâlâ’ olmuştur. İmamın sesi de çok güzeldi. Birçok sevdiğimin arkasından da sâlâ okundu. Üniversite ‘rock’ grubu kurduğumuzda sâlâyı İngilizce sözlerle yorumlamaya başlamıştık. Çocukluğumda beni etkileyen her şey şimdi daha çok etkiliyor, sâlâ da öyle. 13 yaşında hayatta en çok sevdiğim ağabeyimi kaybettim, 17 yaşında da babamı... Vakitsiz acılar yaşayınca güncel sorunlar beni yerle bir etmiyor. O yüzden hayatı ölümle tartıyorum.

Karadeniz müziği denince aklımıza hareketli parçalar geliyor. Oysa oldukça ağır ve hüzünlü bir ses tonuyla söylüyorsunuz. Karadenizliler ne kadar hoşlanır bu tarzdan?

Buna etnik caz diyebilirsiniz. Ucm (UnCataloguel Music Production) isimle bir müzik şirketi kurdum ve isminden de anlaşılacağı gibi, katalog müzikten bahsediyorum. Herhangi bir türe dahil olması gerekmiyor. Bu da özel çabayla değil içten gelerek oluşmuştur. Tüm müzisyenler de öyle çalmıştır. Satış kaygısı yapmadık. İnsanların sahici şeylere özendirilmediği bir dünyada bu tür çalışmaları yapmak bir anlamda savaşmak anlamına geliyor. Onlar da beğenerek karşıladılar.

Üzeri külle örtülmüş zengin bir Laz müziği var mı derinlerde?

Geleneksele çok sadık kalınarak yapılan birtakım çalışmalar var. Kazım Koyuncu ve Bilal Topaloğlu bu anlamda önemli isimler. Örtülü bir şey yok aslında. Geniş bir dinleyici kitlesine ulaştıracaksak farklı tarzda söylemeliyiz de. En iyi söylediğim müzik türü Türk sanat müziğidir. Çok iyi ve severek söylüyorum. Enerjim yeterse böyle bir albüm de çıkarmak istiyorum.

Deprem mühendisisiniz aynı zamanda. Bu albümle ortalığı sallamaktan korkmadınız mı?

İçinde hiç yalan olmayacak bir şey yapıyorsanız, korkmanıza gerek yok. İnsanlar depremden korkuyor; ama doğal dengenin korunması için depremler gerekli ama insanlar da önlemini almalı. Hem Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayacak birkaç tane büyük proje için, hem de bu konuda dünyaca ünlü bir firmanın temsilciliğini yapıyoruz. Depreme karşı yapı ve korunma teknolojileri üzerine çalışıyorum.

Biraz da sizin Lazlığınızı konuşalım...

Karadeniz’in bir dağ köyünde doğdum ve 18 yaşına kadar da her yaz tatilinde gittim. Annemden ilham alarak yaptığım iki parça, yaşam yolculuğumla ilgili. Bundan sonra ama yalnızca cilveli parçaların yorumlandığı bir albüm yapacağım. Ama sürekli laylaylom bir hayat düşünemiyorum. Sonuçta hayat ölümle biten bir şey. Yoo, hayır ben yaşamın ve evrenin sonsuzluğuna inanan biriyim. Böylece küçük yaşlarda beni etkileyen sorunlarımı da kafamda hallediyorum.

Ama giden gelmiyor. Ahirete dair bir inanç taşımıyor musunuz?

Başka bir biçimde devam ediyor. Toprağa karışan elementlerimiz yaşamaya devam ediyor. Sonuçta bizler bu evrende birer canlı varlığız ve başka bir çiçekte-böcekte devam ediyor. İnançlara girmek ve konuşmak istemiyorum, diyorum ki evren sonsuzdur.


“Sâlâ”da ilk Megrelce Laz parçaları var. Megreller halen var olan Ortodoks Hıristiyan Lazları değil mi?

Biz Karadeniz’deki herkese ‘Laz’ diyoruz. Tarihteki uzantısı Trabzon Rum İmparatorluğu ve daha sonra Bizans İmparatorluğu’na kadar gidiyor. O bölgede yaşayan kişileri bir arada toplayıp isimlendirmişler. Bu yok saymak gibi de oluyor aslında. Gürcistan’da bu dili konuşan Megreller var. Karadeniz’de de Laz diye adlandırılan; ama Megrel olan insanlar var. 70’li yıllara kadar Hıristiyan kaldılar buradakiler de.

Albümün kapağına aldığınız Karadeniz Bölgesi haritası dikkatimi çekti. Ne anlama geliyor?

O eski bir harita, şöyle bir duygu taşıyor. Köyümden çok uzakta yaşıyordum ve belli bir yaştan itibaren etrafımda konuşulan dillere baktığımda bir farklılık olduğunu gördüm. O andan itibaren de ‘ben ötekiyim’i hissediyorsunuz. Ben yıllarca kimim diye araştırdım. Haliyle o coğrafyadan uzak olmanın verdiği sürgün duygusuyla, içimizdeki ülkenin vatanından uzak olduğunu görüyorsunuz. Birlikte çalıştığımız İngiltereli grafik tasarımcı Neil Jenkings diğer sanatçılarla yürüttüğü grafik tasarım projesi vardı. Bu, proje de ‘yok ülkenin’ haritasını çıkarmaktı. Bu uçuk bir şey... Oradan bir çağrışım yaparak, Londra’da birisinde olan eski bir haritayla bir zamanlar Megrelle’de yaşayan insanları göstermek istedim. Bir tür nostaljik bir duygu oluşturmak.

Albümün iç kapağındaki haritaya bakınca nasıl bir duygu oluştu? Karadeniz Bölgesi’nin tamamı ‘Lazistan’ diye adlandırılmış. Ve bölgedeki iller, Rumca adlandırılarak ortada olmayan; ama sürekli olması için projeler yürütülen bir harita çıkmış. Buna ne diyeceksiniz?


Gerçekten dikkat bile etmedim yani. Nerede yazıyor, yazmıyor haritada? (Albümdeki haritayı gösteriyorum. Şaşırıyor) Dikkat edilerek konulmadı, öyle bir amacı yok. Çok eski bir harita, bizim bildiğimiz tarihin ötesine gitmek ihtiyacı bu. Bir zamanlar vardı bu. Biz hep yakın, milli tarihimizi öğreniyoruz. Kitaplarda yazılan şeyleri öğreniyoruz. Her an, her şey değişebilir.

Yani haritalara da bağlı kalmamak mı gerekir? Bu harita bir tür ayrımcılık ve belli bir ideayı beslemiyor mu?

Öyle bir şey yok, sanatsal bir şey var orada. Artık dünya her insanın her yerde dolaştığı bir yere doğru gidiyor. Bu insanların nasıl baktığı ile alakalı. Kötü niyetli bakarsanız yaratır. Ama bu sadece bir müzik albümünün grafik tasarımında yok, ülkeye ait bir haritayı koyarak, içimizdeki atalarımıza gönderme yapmaktan başka bir amacı yok derseniz hiçbir sıkıntı oluşturmaz. Bunun kararını verecek kişi ben değilim. Doğu Karadeniz’deki Lazların çoğu nereden geldiklerini, kim olduklarını, atalarının ne olduğunu, dillerinin özellikler taşıdığını hiçbir şekilde bilmiyorlar. Bu cehalettir, kültürsüzlüktür. Bu insanlarla her karşılaştığımda bunları anlatmayı sorumluluk olarak algılıyorum. Sanatçıysanız geçmişi geleceğe aktarmak bir görevdir. Çünkü birisi bana ‘Bu dil nereden geliyor, kimsiniz?’ diye sorduğunda cevap veremezsem karanlıkta hissediyorum kendimi. Haritanın başka sebebi yoktur. Böyle bir tartışmaya da girmek istemem.


Kaynak: Zaman


Cevapla

“Kültür Sanat” sayfasına dön