Obama’dan Ankara’ya Ev Ödevi Listesi

[Siyabend]

Beklenen 'tarihi' ziyaret nihayet gerçekleşti. Obama'nın ziyareti tüm ABD liderlerinin ziyaretlerinde olduğu gibi Türk basınında büyük bir şaşaa ile işlenerek etkin bir 'Halkla İlişkiler' faaliyetine dönüştürüldü.

Hem iktidar, hem devlet hem de ABD bu ziyaretten fazlasıyla yarar sağlamayı esas aldı. Ortadoğu ve İslam aleminde prestiji eksilerde seyreden ABD, Bush döneminden kalan imaj hasarlarını Obama ile atlatma niyetinde gibi.

Obama'nın meclis binası altında yaptığı konuşmaya farklı yorum ve tepkiler geldi. Ziyaret ve söylenenleri daha sağduyulu ve objektif olarak irdelediğimizde karşımıza farklı bir fotoğrafın çıktığını görebiliriz.

Aslında Obama'nın konuşmasında sanıldığının aksine Türkiye'ye çok ciddi uyarı ve nasihatlerde bulunuyor. Türk diplomasi, siyaset ve medyasında adettendir, önce abartarak olayı verirler, heyecanları geçtikten sonra işin aslını sorgulamaya başlarlar. Yani jetonlar birkaç gün sonra düşüyor.

Barack Hüseyin Obama başta Türkiye başbakanı R.T. Erdoğan'a büyük bir demokrasi ve liderlik dersi vererek meclisteki tüm liderlerle görüşmüş Ahmet Türk'ün elini sıkmıştır. Ve Ahmet Türk'ü Kürtlerin meşru temsilcisi olarak kabul etmiştir.

Obama mesajlarında Türkiye’ye siyasal sisteminin demokratize edilmesi temelinde 'Yol Haritası' niteliğinde bir perspektif sunmuştur. Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesi tavsiyesinde bulunması, özellikle Ermeni Soykırımı konusuna değinirken kendi ülkesi ABD'nin yerli Kızılderili ve Afrikalı siyahilere yönelik politikalarıyla nasıl yüzleştiğini anlatması dikkat çekiciydi.

Hem siyahi, hem yahudi, hem müslüman ve hristiyan olduğunu vurgulaması ve bu kimlikle ABD başkanı olmasını örnek göstermesi ‘tek millet’, ‘tek dil’ söyleminde ısrarcı olan Ankara için iyi bir mesajdı.

İnsan hakları meselesi konusunda da özellikle Guantanamo örneklemesiyle çarpıcı bir tavsiyede bulunmuştur. Ayrıca PKK ve Kürt sorununa yönelik açıklamalarında yeni bir şey yoktu. Sorunun çözümü konusunda şiddet dışı yöntemlerin esas alınması gerektiği değerlendirmesi dikkat çekti. Aslında bir süredir Kürt sorunu yeni yaklaşımlarla çözülmeli babında açık bir yaklaşım ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ancak sadece Ankara-Erbil yakınlaşmasıyla sorunun çözülebileceği yanılgı bir politikadır. PKK’nin hesaba katılmadığı ve tecrit edildiği politikaların yaşama şansı bulunmuyor.

Her ne kadar Erdoğan 'Stratejik Ortak'lıktan bahsetse de Obama 'Vizyoner Ortaklık' tanımıyla yetinmiş Erdoğan'ın hevesini karşılıksız bırakmıştır.

Türkiye'yi mevcut bölgesel politikalarında etkili bir biçimde kullanmak isteyen ABD yönetimi, Obama döneminde eski başkanları Bill Clinton'un politikalarının geliştirilmiş bir versiyonuyla başlangıç yapmıştır.

Obama'nın gelişi, mecliste ağırlanması, konuşması bazı nüansları olsa da bizlere Bill Clinton'nun 1999 yılında yaptığı ziyareti ve o dönemde yapılan ve söylenenleri hatırlatmıştır.

Başta enerji politikaları olmak üzere Irak, Afganistan, Lübnan ve hatta Sudan hattına kadar Türkiye'ye ihtiyaç duymaktadır. Bu eksende yeni dönemde Kürtlerle çatışan ve kavgalı bir Türkiye’yi ABD görmek istememektedir. Buyanıyla görüşmenin en önemli hususu Türkiye’nin Kürt sorununa geleneksel politikalarının dışında bir yaklaşımla yönelmesi gerektiği hususundaki çarpıcı değerlendirmesidir.

Olaya Türkiye cephesinden bakıldığında galiba işin ciddiyetini ve stratejik ağırlığını MHP'li eski 'monşer' Deniz Bölükbaşı kavramış gözükmektedir!

ANF NEWS AGENCY

[beyaz]

bakalım bundan sonra neler olacak...

[Kimim Ben]

bekle gör yani