Devlet Töresi

Gündemdeki olaylar,tartışmalar
Cevapla
SEYDUNA
Yarbay
Yarbay
Mesajlar:2624
Kayıt:10 Şub 2007 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Koç
Takım:Fenerbahçe
Devlet Töresi

Mesaj gönderen SEYDUNA » 07 May 2009 13:00

Mardin’de 44 kişinin öldüğü katliamın arkasında “töre”den çok koruculuk ve rant var. 1992’de korucu olan Çelebi Ailesi binlerce dönüm toprağa el koydu. Koruculuğu reddederek Bilge’den ayrılan büyük toprak sahipleri, Köye Dönüş Projesi çerçevesinde geri geldi. Ancak 17 yıl koruculuk yapan Çelebiler kadastro ile bu toprakları üzerine almıştı. Kavga da bu rant yüzünden patlak verdi. “Kız isteme olayı” had safhada olan gerilimin fitilini ateşledi. 1995’te aynı aileden sekiz kişi öldürülmüş, zanlılar koruculuğa geçip dokunulmazlık almıştı. Katliamı inceleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, “PKK süsü verilmek istenen katliama yönelik töre yaklaşımı sadece ambalaj olur. Korucular bugüne kadar 12 bin olaya karışmış” dedi. Bilge Köyü’nden dün de ağıtlar yükseldi. 70 çocuk öksüz ve yetim kaldı. Korucubaşı Abdülkadir Çelebi, 14 yaşındaki oğlu, beş korucu ve iki kişi “tasarlayarak adam öldürmek”ten tutuklandı


Kız verme bahane asıl sebep arazi kavgası
Güneydoğu’da Mardin’e gitmek istendiğinde akla gelen yerlerden biri de 20 km ötedeki Sultan Şeyhmus dergahının bulunduğu mesire alanıdır. Bu alanda bulunan beş köy içinde ön plana çıkan yer ise 32 haneli Kürtçe Zangırt, Türkçe adıyla Bilge köyü. Dergaha gelenlerin konakladığı, kurbanlıklarını temin ettiği mesire alanının da sahibi sayılan bu köy, 44 kişinin ölümüyle şimdi dünyanın da gündeminde.
Katliamla ilgili çok sayıda iddiada bulunuldu. Kimi meselenin 20 yıl öncesine dayanan bir kan davası, kimi kız meselesi, kimi de alabalık tesisi nedeniyle yaşanan rant kavgası dedi. Öyle anlaşılıyor ki bu işin ardında arazi anlaşmazlığı var. 1990’lı yıllarda yaygınlaştırılan koruculuk sistemi bu köye de uğramış.

Devlet silah verirse...
Bilgelilerin bir kısmı korucu yazılarak devletten silah alırken, korucu olmayanlar da köyü terk etmek zorunda kalmış. Sadece Bilgeliler değil, çevredeki bazı köyler de toprağını bırakıp gitmiş. 1995 yılında köy basılıp sekiz kişi öldürülünce, göç edenler de geri dönüp silah almış. Her ne kadar “PKK yaptı” dense de o dönem örgütün bu işi yaptığına dair bulguya rastlanmamış. Aslında bu olayla birlikte 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliama giden yolun fitili de ateşlenmiş oluyor. Göç ettikleri yerlere uyum sağlayamayıp yıllar sonra Bilge’ye tekrar dönenler, baba toprağında da yabancı gibi karşılanıyor önce. Ardından her ne kadar akraba da olsalar yaşanan irili ufaklı tartışma ve kavgalar geliyor...

Tapu kadastro başlayınca...
ANKA’ya bilgi veren bir yetkili, katliamın arka planında düğün, gelin ve evlilik gibi töre faktöründen çok, köye dönüş projesi çerçevesinde, 20 yıl sonra köye gelen büyük toprak sahiplerinin arazilerinin köy korucuları tarafından kullanılması olduğunu söylüyor. Yetkilinin görüşleri şöyle: “Bundan 20 yıl önce terör nedeniyle köyü boşaltılan ve üzerlerinde büyük topraklar bulunanlar, köye dönüş projesi çerçevesinde buraya geldiler. Ancak, bu süre içinde köyde kadastro başladı ve köyde büyük arazileri bulunan aile, dönüşünde topraklarını alamadı. 20 yıl boyunca bu toprakları köyde koruculukta yapan Çelebi ailesi kullandı, kadastro ile bu arazileri üzerine aldılar. Asıl sorun köydeki kadastro çalışması ve toprakların kullanımından kaynaklandı. Köyde mirasçı kalmasın diye o aileye yönelik bu katliam gerçekleşti.”
Bu arada katliamı gerçekleştirdikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 10 kişi tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Bilge köyünde korucubaşı olarak görev yapan Abdülkadir Çelebi, korucu olan oğulları M.Ş.Ç, M.S.Ç, S.Ç, M.Ç, Ö.Ç, A.H.Ç, M.Ç. ile iki kişi, TCK’nın 81 ve 82’nci maddeleri uyarınca “Tasarlayarak adam öldürmek ve silah bulundurmak” suçlamasıyla tutuklandı.
Öte yandan Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili beş savcıyı görevlendi-rirken, saldırının örgütlü suçlar kapsamına alınabileceği belirtiliyor.

Bilge’den ağıtlar yükseliyor
Katliam kurbanlarının toplu olarak yan yana gömüldüğü Bilge’deki mezarlıktan dün gün ışığıyla birlikte ağıtlar yükseldi. Mezarlığın ilk ziyaretçileri köydeki kadın ve çocuklar oldu. Sabahı erken saatlerinden itibaren mezarlığın yolunun tutanlar gözyaşlarına hakim olamadılar. Köylü kadınlar yıllardır bir arada yaşadıkları, üzüntü ve sevinçlerini birlikte paylaştıkları yakınlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaktıkları ağıtlarla dile getirdi.

Çocuklar öksüz yetim kaldı
Bilge köyünde meydana gelen saldırı 35 çocuğu öksüz, 35 çocuğu da yetim bıraktı. Üç dev taziye çadırının kurulduğu köyde dün gazetecilerin dikkatini en çok çocuklar çekti. 11 yaşındaki Canan Çelebi saldırıda anne ve babasını kaybettiğini anlatarak, “Annem ve babamı kaybettik. Biz ortada kaldık. Teyzem bizi yanına alacağını söyledi. Durumumuzun ne olacağını bilmiyoruz. Kardeşlerimle birlikte mezarın başından ayrılmak istemiyoruz’’ dedi. Canan’ın sözleri duyanları duygulandırdığı görüldü. Mardin Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü de köydeki çocuklara her türlü desteği sunmak için çalışma başlattı.

12 aile köyü terk etti
Bilgi köyünde 44 kişinin ölümü, üç kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının ardından olayı gerçekleştirdikleri gerekçesiyle tutuklanan A.K.Ç, M.S.Ç, S.Ç, M.Ç, Ö.Ç, A.H.Ç, M.Ç. ve M.Ş.Ç’nin yakınlarının oluşturduğu 12 aile, dün köyden göç etti. Göç edenlerden Ahmet Çelebi, can güvenlikleri olmadığı için köyden ayrılmayı kararlaştırdıklarını belirterek, “Suçsuz olduğumuz halde bizi suçluyorlar. Jandarma olmasa bizi öldürecekler. Can güvenliğimiz kalmadı. Göç etmek zorundayız. Bizi kabul edecek yakınlarımızın yanına gidiyoruz’’ dedi. Köyde dün göç öncesi ölen muhtar Hacı Halim’in evinde taziyeleri kabul eden bir grup kadın, tutuklu kişilerin evlerine saldırdı ancak jandarma buna müdahale etti.

Sultan Şeyhmus’un evladı
Bu bizim töremiz değil, hiçbir törede kadına çocuğa silah sıkılmaz diye söze başladı 60 yaşındaki adam. Gazete ve televizyonların Bilge köyündeki katliamı töre üzerinden vermesine tepki göstererek olaya doğru yerden yaklaştığına inandığı Taraf’a telefon ederek düşüncelerini paylaşıyor.
Taraf’ın doğru yolda olduğunu bu katliamın asla töreden kaynaklanmadığını sakin ses tonuyla anlatmaya başladı önce. Sultan Şeyhmus’un evlatları olarak bilinen içinde Bilge köyünün de olduğu beş köyün olduğunu ve bu köylerden birinde doğup yaşadığını söyledikten sonra olayla ilgili çarpıcı gerçekleri de sıraladı. 60 yılını geçirdiği Sultan Şeyhmus’un evlatlarının yaşadığı beş köyde köylüler arasında husumet olduğunda barış sancağının yola çıktığını söyledi. O sancak köyden köye dolaşıp husumeti bitirirdi. Barışın sembolü olan sancak bir köye geldiğinde herkes susar, kavgalılar barışırdı diye devam etti söze. Yüzyıllar boyu böyle yaşayan, araya husumet girince barış sancağının altına sığınan köylülerin huzur içinde yaşaması 1990 yıllarının başına kadar devam etti.
Koruculuk sistemi geldi bölgeye diye sözüne devam eden 60 yılın tanığı, Sultan Şeyhmus’un evlatlarının oluşturduğu beş köyden sadece Bilge (Zangırt) köyünün tümüyle korucu olduğunu söyledi. Bilge köyü tümüyle korucu olduktan sonra diğer köylere zulüm başladı.
90’lı yılları korkunç yıllar olarak niteleyen yaşlı adam, “Çok sayıda köylü bu olaylar yüzünden evini barkını terk etti. Evlerini arazilerini can korkusuyla bırakıp gidenlerin mallarına el konuldu gasp edildi.
Arkalarına JİTEM’i de alan korucular bu dönemde diğer köylülere kan kusturdular. Bu yıllarda büyük bir rant elde etti korucular. Son yıllarda artık diğer köylere yönelik rant ve baskı kalmadı. Yaptıklarıyla önce diğer köyleri bitirdiler. Sonra da kendi kendilerini. Bu katliamın sorumlusu köylüleri koruculuk adı altında silahlandırıp canavarlaştıran zihniyettir.”

Töre değil rant katliamı
Bölgeye giderek olayın tanıkları ve yetkililerle görüşen siyasetçiler, burada yaşanan saldırının sadece kız alıp-verme, kan davası, töre veya koruculuk sistemi ile açıklanamayacağı konusunda hemfikir. Töre cinayetlerinde bu kadar vahşi bir tablo olamayacağını söyleyen siyasetçiler, bunun arkasında daha karanlık bir olay olduğu görüşünde de birleşiyorlar. CHP’li Yılmaz Ateş’e göre, katliamda ‘hem kadın var, hem korucu var, en önemlisi rant kavgası var’ ve jandarmanın güvenlik önlemi almaması da üzerinde durulması gereken bir nokta.

‘Arazi katliamı denilebilir’
CHP adına katliamı inceleyen Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, köyde ve Mardin’de yaptıkları incelemelerle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “PKK eylemi süsü verilmek istenen bu katliamla ilgili töre yaklaşımı sadece ambalaj olur. Korucular güvenlik sisteminin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Biz bir köy düğününe gittiğimizde bizi jandarma karşılıyor. Güvenlik önlemi alıyor. Husumet olan ve hassas bir bölgede bulunan bir köyde bir tek güvenlik tedbiri ve jandarma yok. Tespitlerimize göre 15 yıl öncede insanların öldürüldüğü bir olay yaşanmış. Öldürenler köyü terk etmiş, arazilerine de el konulmuş. Araziyi kullananlar rantı bugüne kadar paylaşmamışlar. Şimdi pay isteyenlerle bir çatışma var. Bir rant katliamı denilebilir.”

‘Ne kız meselesi ne de intikam’
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mesut Değer, köylüler ve yetkililerle görüştüklerini belirtirken, olayda karanlık noktalar olduğunu söyledi. Değer, katliamı yapan kişilerin vurdukları insanların ölüp ölmediğini kontrol ettiklerine dikkat çekerek, “Bu saldırıyı yapanlardan dördü köy korucusu” dedi.
Değer, kan davası veya töre cinayetinde olayla ilgili kişinin öldürüldüğünü belirterek, “Burada ise kadına, hamile kadına, bir yaşındaki çocuğa ateş ediliyor. Bu husumetin altında başka bir şey var. Bunu ortaya çıkarmak gerekir. Kız meselesi, şıhın emir vermesi veya para nedeniyle bu kadar vahşi bir tablo olmaz. Mardin valiliği bir an önce oluş şekli, husumetin nedeniyle ilgili kamuoyunu tatmin edici açıklama yapmak zorunda” diye konuştu.

Kutbettin Arzu (Diyarbakır): Bizim töremizde asla böyle bir katliam yok. Törede kadın, çocuk öldürmek yok. İki aşiret kavga ederken, Kur’an okununca silahlar susar. Yine bir kavga anında kadın başındaki yazmasını açtığında kavga biter. O yüzden burada kesinlikle bir töre işareti görünmüyor. Olayın asıl nedeni bölgede 25 yıldır yaşanan facianın yarattığı travmadır.

‘Böyle vahşi bir olay hatırlamıyorum’

Gönül Şahkulubey (Mardin): Töre cinayeti şeklinde bir tanımlama yapmak doğru değil. Bu toplu bir cinnet hali. Bu toplu cinnet hali bölgeye özel bir durum olduğunu düşünmüyorum. Zira bu tür olaylar ABD, Avrupa’da da dünyanın başka bölgelerinde de oluyor. Toplu cinayetler, intiharlar vb... Ben doğma büyüme Mardinliyim. Bölgede ve Mardin’de böylesine vahşice bir olay, cinayet, katliam hatırlamıyorum. O nedenle bunun adını töre cinayeti olarak koymak doğru değil.

‘Netleşmeyen noktalar var’

Süleyman Çelebi (Mardin): Benim şahsi görüşüm,bu olayın nedeni töre de koruculuk da değil. Aile içi bir husumetten kaynaklanıyor. Adli süreç başladı. Benim görüşüm birkaç güne kadar gerçek neden ortaya çıkacaktır.”
Mardin’de katliamın gerçekleştiği köyde incelemelerde bulunduktan sonra Ankara’ya dönen İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Katliamda korucuların parmağı var. Silahlar da korucuların silahları” açıklamasında bulundu. Beşir Atalay, intikam saldırılarına karşı köyde önlem aldıklarını da söyledi.

Kışanak: Komutan bekledi, nöbetçi korucu gitti
DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, olayda ölen eski muhtarın oğluyla konuştuğunu belirterek, şunları söyledi: “Olay saat sekiz buçuk gibi olmuş. 10-15 dakika sonra silah sesleri durmuş, olaydan sağ kurtulan kişi ‘Ben amcamı aradım’ dedi. Amcası korucu ve o saatte karakolda nöbetçiymiş. Korucular, ‘gitmemiz gerekir’ diyorlar. Karakol komutanı ve yetkililer ‘Siz gidin, biz gelemeyiz’ diyor. Bunu söyleyen o korucu ve öldürülen muhtarın kardeşi. Nöbette olanlar silahlarını almış ve köye gelmişler. Karakolun bu olaydan haberi dokuza on kala ya da çeyrek kala olmuş. Ancak karakol olay yerine saat 11.30’a doğru gelmiş. Bu bir işbirliği değilse en azından bir ihtimaldir. Köye beş dakika mesafesi olan karakol. O köyde yaşanan sıkıntı, husumet, kavga, rant ve kavga paylaşımı haberi olan bir karakol, bu olaydan haberdar oluyor ve iki buçuk saat gelmiyor. Mardin’de hastanenin başhekimi diyor ki, ‘Olaydan sağ kurtulanlar kendi çabalarıyla hastaneye geldi ve biz ondan sonra ambulans gönderdik. Karakol kendisi gitmiyor. İnsan en azından hastaneye haber verir. Ambulansları orada tutar. iki buçuk saat köye ambulans da gitmiyor. ‘Bu katliamı yapanların kendileri gelip teslim oldu mu, yakaladınız mı, evlerinden mi aldınız?’ diye sordum. Bu soruya da yanıt vermiyorlar. O korucular, bu işi yaptıktan sonra gidip evlerine oturdular. Sonra onları gidip evlerinden almışlar.”

Kentel: Koruculukla bağlantılı

Ferhat Kentel (Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi): Töreyle açıklamak yetmez. Töre işin bir tarafına ışık tutar belki ama bu türlü cinayet ve toplu katliam durumlarında tek bir açıklamanın yeterli olmadığını düşünüyorum. Belki sınırlı algılarımızla böyle bir şey yaparız, ama teorik olarak böyle bir şey mümkün değil. Güneydoğu’nun şiddet koşullarında ortaya çıkmış, hareket halinde olan başka bir kültürün içinden çıkan bir şey bu. Koruculukla çok bağlantılı. Devlet mücadele ettiği bir kesime karşı başka bir kesimi hareketlendirdiği zaman ortaya çıkan sonuç bu. Bir takım insanlara silahla her hakkı verdiğinizde elde silah tutma hakkı başka umulmadık yerlerde de karşılığını bulabilir. Tabii ki gerçekten katiller korucu olan insanlar ise diyorum bunu. Bir yandan da var olan feodal, sert bir kültürün üzerine ulus devletin üretmiş olduğu politikalar. Yukarıdan aşağıya şiddetle, parmak sallayarak, tehditlerle yürüyen kimliklere bakış, komşulara, akrabalara karşı şiddete dönüşebiliyor sanırım.

Medyadaki “Törerizm”
Mardin’de 44 kişinin öldürüldüğü olayla ilgili olayı aktaran gazetelerin önemli bölümü olayı açıklarken töreye ağırlı bir rol verdi. “Töre değil, devlet silahıyla vahşet” başlığı atan Birgün gibi gazeteler olsa da olayı “kız meselesi”ne “töre”ye bağlayan gazetelerin sayısı çoktu.

Yeni Şafak: Manşet haberinin başlığını “törerizm” olarak atan Yeni Şafak, “Mardin’de töre adı altında organize bir katliam geçekleştirildi” dedi.
Vatan: Sürmanşetteki haberinde “Korkunç katliamın ardından töre çıktı. Eski husumet töreyle birleşince korkunç katliam gerçekleşti” ifadeleri kullanıldı.

Milliyet: Manşet haberin spotunda “Mardin’de bir evde ‘töre’ adı altında çocuk kadın 44 kişinin katledilmesi, hem Türkiye’yi hem de Türkiye’nin bu karanlık yüzüyle yanışan dünyayı şoka uğrattı” cümlesi kullanıldı. İç sayfanın spotunda da “Ortada olan Türkiye’nin töre ve kan davası gerçeği” dendi.

Haber Türk: Gazetede karikatürist Mehmet Çağçağ’ın Vanminüt köşesinde “törerizm” ifadesi kullandı. Genel Yayın yönetmeni Fatih Altaylı’da köşe yazısının başlığında aynı ifadeyi kullandı. Bir yandan “Törede böyle bir katliam yoktur” diyen Altaylı, “terörizmle mücadele edilmesi için organize edilen birileri törerizm yapmaktadır” dedi.

Akşam: Sürmanşetteki haberin üst başlığında “21’inci yüzyılda katliam ve töreyle dünya gündemindeyiz” dendi. İç sayfada ise “kanlı törenin perde arkası” başlığı kullanıldı.

Bulaç: Böyle infaz görülmedi
Mardin’deki katliamın bölge için bir ilk olduğunu bilirten gazeteci Ali Bulaç, “Bu gelenek, töre ve namus cinayetleriyle açıklanamaz” dedi.
Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, NTV’deki Yazı İşleri programında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Kendisi de Mardinli olan Bulaç şunları söyledi: Bilge köyü, Mardin’e 10-15 kilometre uzaklıkta bir köy. Oraya ‘Sultan Şehmus’ adını verirler. 13’üncü yüzyıldan beri orada yatır var. Kutsal bir bölge olarak bilinir. Değil cinayet işlemek, hırsızlık yapmak bile büyük bir suçtur. Şöyle derler; ‘Ya çocuklar, ya da deliler ancak suç işlerler.’
Burası ayrıca bir mesire yeridir. Diğer bölgelerden de gelirler. Kurban keser, ibadet yapar ve piknik düzenlerler. ‘40 Çeşme’ dediğimiz yerde, böyle bir olayın vuku bulmasında bir garebet var. İlk defa böyle bir olay oluyor. Kız meselesi, husumet, arazi meselesi ve kan davası diyorlar. Savcılık, bunu tespit edecek. Ancak öngörülen ceza da bir gariplik var. Namaz kılanları toplu olarak imha etmeye yönelik bir ceza sistemi, bölgenin geneliğinde yok. Böyle infaz öngörülmez.
Yerel kaynaklardan öğrendiğime göre; 1995’te bu aileden sekiz kişi öldürülmüş. Cinayet maske takarak işlemişler. Daha sonra sekiz kişinin PKK tarafından öldürüldüğünü yaymışlar. Sekiz kişiyi öldürenler daha sonra toplu halde korucu olmuşlar. Öbür taraf da koruculuğa geçmiş. Bu olayda da maskeliler var, uzun namlulu silahlar var. PKK yapmış görüntüsünü vermek istiyorlar.”


SEYDUNA
Yarbay
Yarbay
Mesajlar:2624
Kayıt:10 Şub 2007 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Koç
Takım:Fenerbahçe

Re: DEVLET TÖRESİ

Mesaj gönderen SEYDUNA » 07 May 2009 13:01

ALIN SİZE ERGENEKON ALIN SİZE DEVLET ALIN SİZE MİLLET

KİMSE ANLAYAMADI NE İSTEDİĞİMİZİ 60 YAŞINDAKİ AMCANIN DEDİĞİ GİBİ CAHİL ADAMIN ELİNE SİLAH VERİRSEN BÖYLE YAPAR
nazar boncuğum
Binbaşı
Binbaşı
Mesajlar:1283
Kayıt:19 Mar 2009 05:49
Ruh Hali:Kızgın

Re: DEVLET TÖRESİ

Mesaj gönderen nazar boncuğum » 07 May 2009 16:34

ne olursa olsun. yazık bu canlara be bir sürü çocuk yetim kaldı doğmamış bebeklere kıydılar nasıl vijdan :sinirr :sinirr :sinirr
Cevapla

“Gündem & Haberler” sayfasına dön