Cafer Panahi, İran Rejiminin Perdesini Yırtıyor!

Gündemdeki olaylar,tartışmalar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Cafer Panahi, İran Rejiminin Perdesini Yırtıyor!

Mesaj gönderen Siyabend » 15 Şub 2013 10:41

İran’da baskı ve yasakların gölgesinde sinema, müzik ve sanatın diğer dallarıyla ilgilenmek oldukça zor. Ya rejimin güdümünde olacaksın ya da, birçok şeyi göze alacaksın. Cafar Pahani de, ikinci şıkkı seçmiş. Yaptığı filmlerin rejimin kalıplarına uymayan Panahi muhalif kimliğiyle ön plana çıkıyor.

Resim

Cafar Panahi 6 yıl ev hapsi ve 20 yıl da film çekmeme cezası almış İranlı bir yönetmen. Kuşkusuz İran rejiminin gazabına uğrayan sadece Cafar Panahi, değil. Kürt yönetmen Bahman Gobadhi, rejimin baskılarından dolayı İran, dışında yaşamak zorunda bırakıldı. Yine burada ismini sayamayacağımız onlarca yönetmen ve sinemacı, kısacası rejim muhalifi bu kaderi paylaşıyor.

Cafar Panahi, ev hapsinde olmasına ve 20 yıl film çekmeme cezasına rağmen, hala film çekiyor. Ev hapsinde iki film çekti Panahi. Her iki filminde de kendi ev hapsini işliyor.

Geçen yıl çektiği “In Film Nist” 65. Uluslararası Cannes Film Festivali’nde gösterildi. Son çektiği “Perde” ise bu yıl yapılan 63. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde yarışma filmleri arasında yer alıyor.

Yurtdışına çıkma yasağı olan Panahi, Berlin Film Festivali’ne gelemedi. Ancak filmi büyük ilgi gördü. Kendisinin de rol aldığı film, omuz kamerasıyla bir villanın içinde çekilmiş. Filmin yönetmenliği ise Kamboziya Partovi yapıyor. Filmde Panahi’nin oynadığı sahneleri Partovi çekmiş. Cafar Panahi’nin “Perde” filmi, Yılmaz Güney’in “Yol” filmi ile de aynı kaderi paylaştı diyebiliriz. O da ülkeden gizlice çıkartılarak, Berlinale’ye getirildi.

İRAN’A SERT ELEŞTİRİLER

Panahi, filmin başından sonuna kadar İran rejimini sert bir dille eleştiriyor. İmgeler, verdiği mesajlarda, yumruk şiddetinde eleştiriler var. İran sinema tarzının da, dışına çıkıldığı film, bir yazar ve köpeğinin etrafında dönüyor. Film, evin içinden demir parmaklıkların arkasından dışarının görüntüsünü dakikalarca göstererek başlıyor. Sonra villaya ellerinde bavul ve çantalarla ak saçlı bir adam geliyor. Oldukça tedirgin, korkulu yüz ifadesiyle davranan adamın çantasında aynı psikolojiye sahip olan ve sonradan ismini Boy olduğunu öğrendiğimiz köpek çıkıyor. Adam, deniz kenarında ıssız bir yerde olan villanın önce perdelerini kapatıyor, sonra da camları siyah bir bezle kaplıyor.

İRAN’DA SADECE İNSANLAR DEĞİL, KÖPEKLER DE KORKUYOR

Boy’un televizyona baktığı bir sırada, katledilmiş yüzlerce köpek cesetleri görüntülerinin kullanıldığı haberde; “İslami kurallara göre köpekler artık rahat dolaşamayacaklar” deniyor. Bu haber üzerine Boy ve sahibi yazar tedirgin oluyor.

Sonradan yazar olduğunu anladığımız beyaz saçlı adam ile Boy’un yaşantısına polislerden kaçan bir genç kadın ile erkek dâhil oluyor. Korku, tedirginlik, ürkekliğin hâkim olduğu sahnelerle ilerleyen filmde, Cafar Panahi’yi görüyoruz. Ve Panahi’nin ev içindeki hareketlerinden, filmin bir hayal ürünü olduğunu anlıyoruz. Çünkü kimse kimseyle karşılamıyor.

Hepsi Panahi’nin iç dünyasını yansıtıyor. Onun ev hapsi, sinema yasağı sonucu sürüklendiği depresyonu, korku psikolojisini yansıtıyor. Bir anlamda Cafar Panahi, filmde sosyal yaşamdan dışlanmışlığını farklı bir karakter ve sürrealist imgelerle anlatmış. Filmin afişi de İran’daki sinema yasağına bir gönderme yapıyor.

ANF


Cevapla

“Gündem & Haberler” sayfasına dön