Ksenofanes ve Elea Okulu

Filozoflerın hayat hikayeleri ve düşünceleri
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Ksenofanes ve Elea Okulu

Mesaj gönderen Siyabend » 29 Oca 2008 15:38

(M. Ö. 575-490) Pisagor, Anaksimandros ve Anaksimenes'in görüşlerini Anadolu'dan Yunanistan'a ve güney İtalya'ya taşıyanlardan biridir. Pisagor'un yurdu olan Sisam adasından ayrılarak Güney İtalya'ya yerleşmesine, Anadolu'nun İranlılar tarafından işgal edilmesi sebep olmuştur.

Pisagor gibi yurdunu terkedenler arasında, çağdaşı olan filozoflardan Ksenofanes de vardır. Ksenofanes Batı Anadolu kıyılarında doğmuş ve genç yaşında yurdundan ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Bize kadar ulaşan yazılarından anlaşıldığına göre; o da Anaksimandros ve Anaksimenes gibi filozofların yapıtlarını biliyordu.

Ksenofanes aynı Pisagor gibi, bir bilgin olmaktan çok bir yenilikçidir. Yaşamı konusunda bildiklerimiz ise: Güney İtalya'da çok gezmiş ve gittiği yerlerde öğretici ve eğitici nitelikteki şiirlerini okuyarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Yaşamının sonlarına doğru, günümüze ancak yıkıntıları kalmış olan "Elea." kentine yerleşmiştir. Bu Elea kenti sonradan ünlü bir felsefe okulunun merkezi olmuştur.

Herşeyden önce bir din yenilikçisi olarak tanıdığımız Ksenofanes, özellikle, kökleri Homer ve Hesiod'a kadar inen, halkın Tanrı kavramı ile savaşır. Halk dini, Tanrıları insanlaştırıyordu. Bir yazısında Ksenofanes, Homer'den şikayet eder. Çünkü Homer Tanrılara insanların çirkin ve kötü davranışlarını yüklemiştir. Homer'in şiirlerindeki Tanrılar biri ötekini aldatır, entrikalar çevirir, hırsızlık yapar, özetle insanlardaki tüm kötülüklere sahiptir. Buna karşı Ksenofanes Tanrı kavramına ahlâki bir temel kazandırmak ister.

Ona göre; bir yandan Tanrılara saygı duymak, öte yandan onlar için bu tür çirkin masallar uydurmak, biri öteki ile uyuşmaz. Ayrıca Ksenofanes, Tanrıyı insan biçiminde tasarlamaya da karşıdır. Onun verdiği örnek ile bu durumu açıklarsak: Zenciler Tanrıların siyah renkli, kıvırcık saçlı, kalın dudaklı olduğunu düşünür.

Güney Trakyalılar ise Tanrılarını mavi gözlü, sarı saçlı olarak tasavvur eder. Şayet öküzler de resim yapmasını bilebilselerdi Tanrılarını herhalde öküz şeklinde çizeceklerdi. O halde herkes Tanrıyı kendi biçiminde tasarlayacaktır. Gerçekte ise Tanrı ne insan ve ne de hayvan biçiminde olamaz. Tanrı birdir, her şeyi görür, her şeyi işitir, hareket etmez, sabittir, değişmez, ölümsüzdür, soyut gücüyle evrendeki tüm davranışları ve değişmeleri düzenler. Bu düşünceleri ile Ksenofanes daha sonraları Eflâtun ve Aristo'da gördüğümüz Tanrı kavramının hazırlayıcısı olmuştur.

Görüldüğü gibi Ksenofanes monoteist (tek Tanrı) hır görüşe sahiptir. Ancak ondaki monoteizm Hıristiyanlık ve Müslümanlıktan farklıdır. Çünkü onun Tanrı kavramı, aynı zamanda panteisttir (Tanrı ile evreni özleştirmek). Yani Hıristiyanlıktaki ya da Müslümanlıktaki gibi, Tanrı bir yaratıcı olmayıp evren ile aynıdır, özdeştir, evrene eşittir.

Tanrıya bir biçim vermek gerekseydi, her halde evren biçiminde, yani küre gibi düşünmek gerekirdi. Hareketini kendinden yaratan bu evren, Tanrının kendisidir. Demek ki, Ksenofanes bir yandan Tanrı kavramına ahlâkî bir öz kazandırırken, halkın kaba görüşlerinden arındırır, öte yandan Tanrı ile evreni aynı ve özdeş sayar.

Ksenofanes'in fizik anlayışında, ondaki bu panteist dini görüş etkili olmuştur. Ksenofanes'ten bize ulaşan yazılardan onun Anaksimandros ve Anaksimenes'teki doğa kavramını bildiğini görüyoruz. Bu yazılarında, evrendeki en önemli unsurun hava olduğu, ruhun insan bedenini kavrayan canlı bir soluk olduğu, güneşin ise yanan bir bulut olduğu vurgulanır. Bu anlayış Anaksimenes'i anımsatır.

Ksenofanes Anaksimandros gibi dünyanın başlangıçta tamamen sularla kaplı olduğunu ileri sürer. Buna kanıt olarak da, dağlarda gezinirken rastlanan balık fosillerini gösterir. Başlangıçta bir bütün olan bu evren sonradan zıtlıklara ayrılmıştır. Bu zıtlıklar bize kendisini unsurlar halinde tanıtır.

Ksenofanes'in yaşamının sonlarına doğru yerleştiği Elea kentinde sonradan kurulmuş olan bir felsefe okulu Yunan felsefesi tarihinde ilk gerçek felsefi tartışmayı başlatmıştır. Bu tartışmayı başlatan Efes'li Heraklit'tir. Heraklit; okulun kurucusu Parmenides'ten yaşlı, onun çağdaşı Ksenofanes'ten gençtir.


Cevapla

“Filozoflar” sayfasına dön