‘Bir Anlık Özgürlük’ Ya Da Ahmedinejad Faşizmi!..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
‘Bir Anlık Özgürlük’ Ya Da Ahmedinejad Faşizmi!..

Mesaj gönderen Siyabend » 17 Oca 2009 11:38

'Türk hükümeti tehlikeli hastalığı olan ve yurt dışında birinci derece akrabası olan Kuzey Irak'tan gelen İranlı mültecilere çıkış izni verecek. 11/07/2006’, ‘Şahab Halılı adı bir mülteci Kastamonu'da kalp krizi geçirip öldü. 08/07/2006’, ‘Kasım MAM HÜSEİNİ adı bir mülteci Kayseri'de kaza yapıp öldü. 02/07/2006’, ‘Konya'da yaşayan İranlı yaklaşık 160 mülteci, başka bir ülkeye gitmek için izin istiyor.’ ‘İranlı mültecilerden Ankara`da oturma eylemi’ ‘İranlı Mülteciler Gözaltına Alındı --Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği önünde eylem yapan bir grup İranlı mülteci’, ‘İranlı mülteciler büyük sıkıntılar yaşıyor’, ‘İranlı mülteciler, Ahmedinecad’ın açıklamalarına güven duymuyor...’

Yukarıdaki haber başlıklarını haber ajanslarında, gazetelerin haber sayfalarında göz ucuyla okuyup geçiyoruz. Televizyon bültenlerde de böyle temalara çoğu zaman ilgi gösterilmiyor. Yaşananlar insan hakları kuruluşlarının raporlarına ise sadece maddeler halinde düşüyor. Peki bu haber cümleleri içerisinde ve insan hakları raporlarına yansıyan bilgilerin detayında neler var biliyor musunuz? O detaylarda insan var. İnsanların yaşadıkları acılar var. Nerden mi biliyoruz o acıları? İran asıllı Avusturyalı film yönetmeni Arash T. Riahi'nin "Ein Augenbilick Freiheit" isimli yeni filminden.

SIRAYA DİZİLMİŞ İNSANLAR VE NİŞAN ALAN ASKERLER

Sinema perdesinde kurşun kadar ağır ve buz kesmiş bir günün görüntüsü... Sıraya dizilmiş birkaç insana sıraya dizilmiş bir manga asker silahları ile nişan alıyor. Havanın soğukluğu, göğün griliği, insanların yüzlerindeki masumiyet, ‘dikkat, nişan al ve ateş!’ emri ile yerini ölüme bırakıyor... Bu sahneyi yakın geçmişteki diktatör devletlerden nostaljik bir nefret karesi olarak anımsasak da sahnenin devamındaki gelişmeler; yaşananların geçmişte değil günümüzde, belki de şu anda yaşanılan bir durum olduğunu anlatıyor.

Film, doğunun en soğuk mevsiminde, sıcak yuvalarını terk etmek zorunda kalan insanların umut yolculuğu ile başlıyor. Bir otobüsün içinde iki çocuğu ailesine kavuşturmak isteyen iki genç, görünümünden ve davranışlarından İran rejimine muhalif olduğu anlaşılan yaşlı bir adam, karısı ve çocuğu ile kaçak yollardan Avrupa'ya ulaşmak isteyen bir baba illegal yollar üzerinden Türkiye'ye ulaşıyorlar. Çok zorlu yolculuğun her adımı ölüm ile burun buruna geçiyor. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar, erkekler ülkelerinden ayrılmak zorunda olmanın burukluğu ile yollara düşüyor. İran sınırını geçme aşamasında, bir kisinin ölümü ve donma tehlikesi geçiren çocuklar izleyene ilk dokunaklı dakikaları yaşatıyor. Sınırı aşmak ne o yolculuğa çıkan insanları ne de filmi izleyenleri rahatlatıyor. Belki de asıl trajedi burada başlıyor.

HEPSİNİN ORTAK ACISI, UMUTSUZLUK…

İran'ı geçen mülteciler bu kez Türkiye'de. İran rejiminin acımazlığını aratmayan uygulamalar, İran gizli servisi ile ortak operasyonlar ‘umut yolculuğu’na çıkan insanları toplu bir dramın içine çekiyor. Birleşmiş Milletler temsilciliği önünde günlerce soğukta bekleyenler, parasızlıktan-açlıktan parklardaki kuğuları çalıp karnını doyuranlar, intihar edenler, yolculuğunu başarı ile sonuçlandıranlar ve sonuca yakınken yaşamından olanlar, geri dönenler, geri dönüp idam edilenler... Hemen hepsinin ortak acısı, umutsuzluk ve umut arasında gidip geliyor.

Mülteciliğin daha başında başka ülkede olmanın acımasızlığı kendini her şekilde gösteriyor filmde. İran rejiminin acımasızlığı, Türkiye devletinin bu rejim ile ortaklığı, Birleşmiş Milletlerin işlevsizliği sadece insanların yaşamlarını sona erdirmiyor, yaşamayı başaranların da hayatlarında büyük bir travma olarak kalıyor.

‘YA ÖL YA DA REJİME BİAT ET’

Arash T. Riahi’nin ‘Ein Augenblick Freiheit’ filmi bunu çok güzel öykülendirmiş. İran'da rejime muhalif olanlara sunulan seçenek ‘ya öl ya da rejime biat et’ sözü; Türkiye'de "ya sev ya terk et!" sözüne dönüşüyor. Arash T. Riahi ‘Ein Augenblick Freiheit’ filminde bunu çok güzel özetliyor ve hiç abartıya kaçmadan oyuncuların da başarılı performansı ile izleyiciye anlatıyor. Bu öyküde yönetmenin en büyük başarısı İran'dan kaçıp Türkiye'nin bir kentinde buluşan insanların Türk polisinin acımasızlığını, sokaktaki Kürtlere karşı Türk ırkçılığını, dolandırıcılığı, güzel insanlar üzerinden yardımseverlik gibi kavramlarla da hikayeyi harmanlayabilmesi olmuştur. Karakterlerine abartıya kaçmadan "iyilik-kötülük", "umut-umutsuzluk" "direnmek ve teslimiyet", "dostluk-düşmanlık" "dürüstlük-yalancılık" kavramlarını-değerlerini dil, kültür, mekan ayırımı yapmaksızın filminde anlatıyor.

BİR HESAPLAŞMA

Kısacası Arash T. Riahi’nin ‘Ein Augenblick Freiheit’ filmi gazete-tv haberlerinde bir cümle ile verilen gerçeklerin her birinin ne kadar büyük acılar içinde yaşandığını gösteriyor. Sadece göstermekle kalmıyor, insanı vicdanı ile hesaplaşmaya itiyor. Çünkü sadece ABD'nin tehditleri ve nükleer silah yapımının engellenmesi için sürekli gündemde olan Fars ülkesinin içinde neler yaşandığı ile pek kimse ilgilenmez.

Oysa İran İslam Cumhuriyeti rejimi altında muhalif düşüncelerle yaşayanların karşılaştıkları güçlükler, yaşadıkları dram, rejim tarafından gördükleri baskılar çok daha büyük acımasızlıklar içeriyor. İran'da İslam rejiminin baskıcı özelliklerini kabul etmeyen İranlı aydınların yaşadıkları işkenceler, tutuklamalar, yargısız infazlar, idamlar hiç de azımsanacak derecede değil. Önceleri sadece rejim karşıtı olarak tanımlanan idamlar gündemdeyken bugün etnik kimliklerine özgürlük isteyen topluluklar da İran'da büyük baskı altındadır. İran'da Kürtlere karşı uygulanan baskı son dönemlerde o kadar çok artmış ki neredeyse idam cezaları, tutuklamalar sistematik hal almıştır.

Kadınların yaşadıkları ise tam anlamıyla trajedidir. Çocukların gelecekleri, kutsal kitaplardaki duaların yorumlanması ile kurulur. Kısacası 21. yüzyılda insanın sahip olabileceği en asgari demokrasiden, özgürlüklerden yoksun bir toplumdur. İran'ın bu özelliği ABD'nin müdahaleci politikalarını tamamen doğru kılmıyor. Ama İran'da en küçük muhalefetin -siyasal ya da toplumsal içerikte de olsa- kırbaç işkencesi ve idamla sonuçlandığını artık biliyoruz. Kapalı bir toplum olma özelliği ile İran'da yaşananlar hakkında İran kamuoyu da dünya kamuoyu da çok az bilgi sahibi. Son dönemlerde İran sineması ya da İran'ı sinema filmlerine konu edinen çalışmalar sayesinde dünya kamuoyu İran'da olup-bitenler hakkında eskisinden daha fazla bilgi sahibi olabiliyor.

ÖDÜLLÜ BİR FİLM

İran İslam rejimine muhalif bir ailenin mücadelesini dokunaklı bir çizgi film olarak anlatan Persepollis, İran Kürtlerinin doğa koşullarının acımasızlığı ve devletin baskı politikaları altındaki yaşamlarını sinema filmlerine konu edinen Bahman Ghobadi'den sonra Arash T. Riahi'nin ‘Ein Augenblick Freiheit’ filmi İran'da görünmeyeni, gösterilmeyeni görünür kılıyor.

1982 yılından itibaren ailesiyle birlikte Avusturya’da sürgünde yaşayan Riahi'nin filmi, İran sineması tarihinde "yeni dalga" sinemasına yakın duruyor. Arash T. Riahi’nin ‘Ein Augenblick Freiheit’ filmi Nasurullah Kerimi'nin estetik kurallara uygun, içerik olarak insani ve yapıcı; konusu dramatik olarak çekici ve gerçekçi, düşünsel ve felsefi olarak ekonomik-sosyal-siyasal ve etik değerleri bir arada yansıtan bir film. Sade anlatımıyla da görenin beğeneceği bir yapıt.

İran kökenli Avusturyalı yönetmen Arash T. Riahi’nin ‘Ein Augenblick Freiheit’ filmi ‘Viennale’nin büyük ödülünün yanında uluslararası alanda birçok film festivalinde ödüller kazandı. İzleyenler tarafından büyük beğeni ile karşılanan Arash T. Riahi’nin ‘Ein Augenblick Freiheit’ filmi görülmeye değer bir film. Kaçırmayın!...

Yönetmen.: Arash T. Riahi

Senaryo: Arash T. Riahi

Kamera: Michael Riebl

Muzik: Karuan

Oyuncular: Navíd Akhavan, Pourya Mahyari, Elika Bozorgi, Sina Saba, Behi Djanati Atai, Kian Khalili, Kamran Rad, Said Oveissi, Fares Fares



ANF NEWS AGENCY


Cevapla

“Sinema-Tv-Dizi” sayfasına dön