Unutulmayanların Başbuğ'u

Paylaşmak istediğiniz her şey
Cevapla
SEYDUNA
Yarbay
Yarbay
Mesajlar:2624
Kayıt:10 Şub 2007 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Koç
Takım:Fenerbahçe
Unutulmayanların Başbuğ'u

Mesaj gönderen SEYDUNA » 03 Eyl 2008 16:38

Resim
İlker Başbuğ, Muş, Kulp ve Lice'de katliamlara imza atan Bolu Komando Tugayı komutanı Yavuz Ertürk'le çekilmiş fotoğraflarına geçmişinin 'onurlu sayfaları'nda yer verdi

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yayınladığı fotoğraflarla yeni dönemde yapacaklarının adeta mesajını verdi. Kürtlere karşı topyekžn imha konseptinin süreceğini ilan eden Başbuğ'un, Bölge'de çok sayıda köy yakma, faili meçhul ve işkence olayıyla ismi gündemden düşmeyen Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı emekli Tümgeneral Yavuz Ertürk'le çekilmiş fotoğraflarına yer verildi.

Başbuğ, 1993-95 yılları arasında Bölge'de Tümgeneral rütbesiyle Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı yaptı. 11 Ekim 1993'te Kulp Alaca köyünde 11 köylü kaçırılarak öldürüldü, köylülerin kemikleri 2004'te bulundu. 22 Ekim 1993'te Lice yakıldı, onlarca kişi katledildi. 7 Kasım 1993'te Muş Kızılağaç'a bağlı Eralan köyünden 3 köylü kurşuna dizildi. Bütün bu olaylar Ertürk'ün komutanlığını yaptığı Bolu Tugayı tarafından gerçekleştirildi.

Bolu Tugayı'nın Başbuğ'u

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yayınladığı fotoğraflarla yeni dönemde yapacaklarının adeta mesajını verdi. İnternet sitesindeki 'Özgeçmiş' bölümünde, Yaşar Büyükanıt'tan görevi devraldığında Kürtlere karşı topyekžn imha konseptinin süreceğini ilan eden Başbuğ'un, Bölge'de çok sayıda köy yakma, faili meçhul ve işkence olayıyla ismi gündemden düşmeyen Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı emekli Tümgeneral Yavuz Ertürk'le çekilmiş fotoğraflarına yer verildi. Başbuğ'un daha önce de Kundakçı'yla fotoğrafı yayınlanmış ve Lice Katliamı'nın talimatını birlikte verdikleri kaydedilmişti.

Başbuğ, savaşın en şiddetli döneminin yaşandığı 1990'larda Bölge'de görev yaptı. 1995'te Güney Kürdistan'a düzenlenen Çelik-1 Operasyonu'nun planlayıcısı olan Başbuğ, Korgeneral Hasan Kundakçı ile birlikte 1993'te Lice katliamının gerçekleştirildiği operasyonu yönetti. Aynı operasyon sırasında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da kuşkulu bir biçimde Kanas'la vurularak öldürülmüştü. Başbuğ'un Tümgeneral rütbesiyle Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı görevini yürüttüğü 1993-1995 yılları arasında Bölge'de gerçekleştirilen askeri operasyonların yanı sıra sivillere karşı da kontr-gerilla saldırıları tırmandı. Kulp katliamı da aynı dönem yaşanmıştı. Kulp'a bağlı Alaca köyü Kepır mezrasında 11 Ekim 1993'te 11 köylü Bolu Komanda Tugayı'na bağlı askerlerce kaçırılmış ve bir daha kendilerinden haber alınamamıştı. Yıllar sonra köylülere ait toplu mezar ortaya çıktı. Kapatılan Özgür Gündem Gazetesi'nin haberi üzerine konu 2005'te İstanbul Milletvekili Emin Şirin tarafından yazılı bir soru önergesiyle Meclis gündemine taşınmıştı. Milli Savunma Bakanlığı adına soru önergesini yanıtlayan ise Genelkurmay 2'inci Başkanı sıfatıyla Org. İlker Başbuğ'du. Başbuğ, 11 köylünün öldürülmesi olayının 'AİHM'den tazminat almaya yönelik profesyonelce bir organizasyon olduğu'nu iddia ederken, 'Soruşturmaya konu iddialarla, TSK'nın güzide birlik ve komutanları ile soruşturmayı yürüten savcının suçlandığı ve hedef haline getirildiği görülmektedir' ifadelerini kullanmıştı.

Bolu Tugayı'nın Başbuğ'u

1993 yılının en büyük vahşetlerinden biri olan Lice katliamının altında da Başbuğ'un imzası olduğu kaydediliyor. Başbuğ ile ilgili basında çıkan haberler, dikkat çekici bir katliamın da ipuçlarını vermişti. Adı yüzün üzerinde kişinin öldürüldüğü, binlerce evin yerle bir edildiği Lice olaylarıyla anılan Başbuğ'un, olaylar sırasında, Tümgeneral rütbesinde olduğu ve 'ateş emri veren' komutanlar arasında bulunduğu belirtilmişti. Haftalık yayın yapan Tempo Dergisi'nin geçen haftaki sayısında yer alan habere göre, İlker Başbuğ'un adı 22 Ekim 1993'teki Lice olaylarında geçiyor. Derginin '14 saat teröristlerle çatıştı' diye verdiği Lice olayları sırasında, ilçe, 5 gün boyunca bomba ve ateş altında tutuldu, köylülere ait tam 3 bin 700 ev hedef alındı, evler boşaltılarak ateşe verildi, ilçede yaşayan 380 köylü öldürüldü. Türkiye'de köy ve mezra dışında ilk defa bir ilçe boşaltıldı. Licelilerin açtığı davalar ise sonuçsuz kaldı. Türkiye'de bu saldırı ile ilgili hiçbir muhatap bulamayan katliam mağdurları, bunun üzerine AİHM'e başvurdu. AİHM heyeti, Lice'de yaptığı incelemede, Licelilerin mal ve mülklerinin devlet tarafından kasten yakılıp yıkıldığını tespit etti ve Türkiye'yi tazminata mahkum etti. AİHM'in mahkumiyet nedenleri arasında, köylülere yapılan işkence de yer alıyordu. Tempo'nun haberine göre, Lice olayına Başbuğ da katılmıştı. Habere göre, operasyonu yapan Hasan Kundakçı'nın yanında Başbuğ da yer aldı. Dergide, Kundakçı ve Başbuğ'un fotoğraflarına da yer verildi.
Resim
Başbuğ'un 'güzide' birlikleri

Başbuğ'un Kulp katliamıyla ilgili olarak 'güzide birlik ve komutanlar' diye savundukları Bolu Dağ Komando Tugayı ve Tugay'ın o dönemki komutanı emekli Tümgeneral Yavuz Ertürk'tü. Bolu Tugayı Lice olayından da sorumlu tutuluyor. Yavuz Ertürk, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 37 yıl çalıştıktan sonra 2002 yılında Tümgeneral sıfatıyla emekliye ayrılmıştı. Lice-Kulp-Muş üçgeninde onlarca Kürdün ölümünden sorumlu olmasına ve Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde 3 milyon YTL'ye mahkum ettirmesine rağmen MHP'den milletvekili aday olan Ertürk, sırasıyla Yeni Çağ Gazetesi, Kanal 7 ve Kanal D'de yorumlar yaparak, ne kadar ırkçı olduğunu göstermişti.

Karıştığı olaylar

Ertürk, Kulp Alaca köyünde 11 Ekim'de gözaltına alınan, 2004'te de kemikleri bulunan 11 köylünün ölümünden sorumlu tutulmuştu. Türkiye'yi bu davadan dolayı mahkum eden AİHM'in yanı sıra olayla ilgili rapo hazırlayan TBMM İnsan Hakları Komisyonu da Ertürk'e işaret etmişti. Raporda, 'Olayın Bolu'dan gelen General Yavuz Ertürk komutasındaki birliğin operasyonu sırasında gerçekleştiği anlaşılmıştır' denilmişti.

6 Mayıs 1994'te de Kulp'un Deveboyu mezrasına yapılan baskında gözaltına alınan Selim, Hasan ve Cezayir Orhan adlı kişiler, Bolu Komando Tugayı'na bağlı askerler tarafından kaybedildi. 18 Haziran 2002'de karara bağlanan dosyayla ilgili Ekim 1999'da AİHM'e bilgi veren Türkiye, 'O bölgede operasyonu gerçekleştiren sorumlu komutan General Yavuz Ertürk'tür' beyanında bulundu. Türkiye bu dosyadan da mahkum oldu. Ayrıca 18 Mayıs 1994'te Lice'nin Türeli köyü Dehla Zerê mezrasına yapılan baskında Servet ve İkram İpek gözaltına alınıp kaybedildi. AİHM'in 17 Şubat 2004'te bu olayla ilgili alınan kararın gerekçe bölümünde birçok yerde söz konusu operasyonun Ertürk komutasındaki Bolu Komando Tugayı tarafından gerçekleştirildiği vurgulandı. AİHM, yine Türkiye'yi mahkum etti.
Resim
Tanık teşhis etti

Ertürk'ün unutulmayan olaylarından biri de 7 Kasım 1993'te Muş'un Kızılağaç Beldesi'ne bağlı Eralan (Kurd Alan) köyünden 3 köylünün kurşuna dizilmesi olayı. Bolu Tugay Komutanlığı'na bağlı askerler tarafından Fadıl Baran, Yusuf Söylemez ve Vahdettin Yalçı, götürüldükleri Murat Nehri kenarında Yavuz Ertürk'ün emriyle kurşuna dizildiler. Olaydan 'ölü numarası' yaparak kurtulan Vahdettin Yalçın, 31 Aralık 2004'te Ülkede Özgür Gündem Gazetesi'ne konuştu. Yalçın, Ertürk'ün fotoğrafını görür görmez, kendilerini tarama emrini verenin kendisi olduğunu teşhis etmişti. Ertürk'ün köyde kedileri, horozları ve inekleri de kurşuna dizdiğini belirten Aslan, Ertürk için, 'Yüzünde eski bir yara izi vardı. O yüzü hayatım boyunca unutamam' demişti. ALTERNATİF


Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön