Kürtaj: Özgürlük mü Cinayet mi?

Paylaşmak istediğiniz her şey
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Kürtaj: Özgürlük mü Cinayet mi?

Mesaj gönderen Siyabend » 03 Eyl 2008 21:37

Modern toplumların en çok tartışılan konulardan biridir kürtaj. Hatta hiçbir konu belki de toplumlar arasında bu kadar çok ayrılık yaşatmamıştır. Kimileri kürtajı tamamen bir cinayet olarak nitelendirir, kimileri içinse bir özgürlüktür. Kimileri kadının anneliğe mahkum edilemeyeceğini, kimileri anneliğin kadının tek başına reddedemeyeceği bir parçası olduğunu savunur.

HİPOKRAT DA YASAKLAMIŞTI

Kürtaj tartışması modern tıbbın gelişmesiyle en çok yürütülen etik tartışmalardan biri haline gelmiş olsa da kürtajın uygulanması antik çağlara kadar dayanıyor. Yapılan araştırmalara göre antik çağlarda hekimler bazı bitkiler, keskin aletler, karna uygulanan baskı ve diğer yöntemlerle kürtaj yapıyordu.

Tıbbın babası olarak nitelendirilen Hipokrat ise ünlü yemin metninde antik Yunandaki hekimlere keskin aletlerle kürtaj yapmayı yasaklamıştı.

M.Ö. 2. yüzyılda yaşamış bir Yunanlı hekim olan Soranus, Jinekoloji adlı eserinde hamileliklerine son vermek isteyen kadınlara ağır taşıma, çok zıplama ve at sürme gibi tavsiyelerde bulunmuştu. Soranus ayrıca bebeğin düşürülmesi için bazı bitkisel banyolar da önermiş ve bu bitkilerin en popülerleri olan yaban fesleğeni ve solucan otunun ağır yan etkilerine karşı da uyarılarda bulunmuştu.

Ortaçağ ve Yakınçağ’da kürtaj ağır dini yasaklara rağmen sürdü. Tıbbın gelişmesi ve hekimlerin müdahale imkanları artınca kürtaj giderek çok yaygın uygulanan bir operasyon haline geldi. ABD ve İngiltere’de konan resmi yasak bu uygulamayı engelleyemedi.

20. yüzyılda kürtajı ilk serbest bırakan ülke Sovyetler Birliği oldu. 1919’da bu ülkede kürtaj kadının istemesi durumunda uygulanmaya başladı. Sovyetleri İzlanda ve İsveç takip etti.

ABD’DE ÜNLÜ ROE-WADE DAVASI

Günümüzde kürtaj konusunun en çok tartışıldığı ülke ABD. Bu ülkede yıllarca tartışılan kürtajın serbest bırakılması veya yasaklanması konusuna son noktayı 1973 yılında Yüksek Mahkeme'de görülen Roe-Wade davası koymuştu. Hukuk fakültelerinde ders olarak okutulmaya başlanan bu kararında mahkeme, eyalet yönetimlerinin kürtajı yasaklayan kanunlar koymasının Anayasa'ya aykırı olduğuna hükmetmişti. Onlarca yıldır tartışılan bir konu hakkında verilen kesin ve bağlayıcı karar, bir anlamda politika yapan herkesin detaylarıyla bilmeleri gereken bir konu haline geldi.

Dava, hamileliğine son vermek isteyen Teksaslı bekar bir kadının talebiyle başlamıştı. Yüksek Mahkeme'ye taşınan ve ismi gizli tutulması gereken tüm dosyalarda olduğu gibi bu dava da 'Jane Roe' takma adını kullanan Norma McCorvey'in avukatları, müvekkillerinin istenmeyen hamileliği için kürtaj hakkını savundular. Davanın 1972 seçimlerinin sonuna uzaması, Başkan Nixon'un yakın dostu olan mahkeme başkanının tutumuna bağlandı. Yani kararın uzaması bir seçim taktiği idi. Tahmin edildiği gibi 72 seçimlerinin en tartışılan konusu da kürtajdı.

Yaklaşık 3 yıl süren davada eyaleti temsil eden taraf kürtajın yasak olduğunu ve yasağın sürmesi gerektiğini iddia etti. Davayı açarken hamileliğinin sebebini açıklamayan, ancak mahkeme sırasında bunun tecavüz sonucu gerçekleştiğini ifade eden McCorvey'in tutumu belki de tarihin seyrini değiştirdi. Mahkeme 22 Ocak 1973'te 2 redde karşılık 7 kabul oyu ile eyaletlerin kürtajı yasaklama hakkını iptal etti.

Dava sırasında Roe'ya karşı çıkanlar, insan hayatının kutsallığına verilen öneme işaret ederek, Anayasa'nın tarihsel ve metin olarak kürtajı yasakladığını savundular. Roe'yu destekleyenlerin tezi ise kadınların eşitliği, bedenleri üzerindeki tasarrufları ve kişisel özgürlüklerinin engellenemeyeceği idi. İlk grup "pro-life" yani hayat taraftarları, ikinci grup ise "pro-choice" yani kadınların bedenleri üzerinde seçme hakkı bulunanlar olarak adlandırıldı. Dava sırasında yakasına bu iki çıkartmadan birisini yapıştırmayan Amerikalı kalmadı adeta. Tartışmalar sırasında geleneksel olarak kürtajı reddeden Katolikler pro-life olarak öne çıktı. Ardından birçok dindar Protestan çevre de bu grubu destekledi. Pro-choice cephesi basında ve üniversite çevreleri ile büyük şehirlerde taraftar buldu.

DÖLLENME NE ZAMAN İNSANI ORTAYA ÇIKARIR?

Kürtaj tartışmasının anahtar noktası döllenmenin gerçekleştiği anda ortaya çıkan ceninin özel bir varlık olup olmadığıdır.

Kürtajın tamamen yasaklanmasını isteyen çevreler doğmamış çocuğun döllenme anından itibaren tam bir insan olduğunu, tüm kürtajların canlı bir insanın yaşamına son verdiğini ve doğmamış çocuğun modern tıbbın gözetimi altında ayrı bir hasta olduğunu kabul ettiğini savunur. Bu görüş şu savla açıklanır: "Embriyo, tam, farklı, tek, canlı bir insandır. Bunu kanıtlayan veriler 1973 yılından beri DNA parmak izinin çıkartılmasına yönelik çalışmalardan elde ediliyor. DNA bir insanın teşhis edilmesinde kullanılabilir. Bir embriyonun tam takım bir DNA'ya sahip olduğunu gösteren teknikler, her insanın döllenme sırasında tamamen özel bir varlık haline geldiğinin delilidir."

Karşı görüşler ise döllenmiş yumurtanın insanı oluşturmak için gerekli olan DNA'ya sahip olmakla birlikte, bunun tek başına döllenmiş yumurtaya insan statüsü kazandırmadığını ifade ediyor.

BİYOLOJİ KÜRTAJ SINIRINI BELİRLEYEMEZ

Kaliforniya'daki Stanford Biyomedikal Etik Merkezi'nden David Magnus, yaşam veya insan olma halinin başladığı noktanın, biyoloji tarafından belirlenemeyeceğini söylüyor. Magnus, Kürtaj Komisyonu'nun "İnsan, tek hücreli aşamadan insan olarak gelişmek için programlanmıştır" yönündeki iddiasını kabul etmiyor. Magnus'a göre bu iddia "epigenetik" konusundaki son gelişmeleri gözardı ediyor. Çünkü epigenetik, bazı gen ifadelerinin yaşamın herhangi bir aşamasında yeniden programlanabileceğini söylüyor.

Magnus, görüşlerini savunurken, döllenme sırasında tek varlık olan tek yumurta ikizlerini örnek gösteriyor. Bu kişiler aynı DNA'ya sahip olmakla birlikte farklı kişilikler ve davranış şekilleri geliştiriyor. Magnus'un bu iddiası, döllenme sırasında oluşan "ruh"un ileride ikiye bölünüp bölünmediği gibi bilimsel olmayan bir soruyu da gündeme getiriyor.

"Yaşamın başlangıç noktasını bir çizgi ile belirtmek istediğiniz zaman, biyoloji bu çizginin döllenme anından başlamaması gerektiğini söylüyor" diye konuşan Magnus, "Eğer biyoloji bize bir şey söylüyorsa, bu da döllenmiş yumurtanın çok da saygın bir yeri olmadığıdır. Çünkü döllenmiş yumurtaların çoğu düşük gibi doğal yollarla dışarı atılıyor" diyor.

ÜLKELERDE KÜRTAJ KANUNLARI

Günümüzde dünyada Şili, El Salvador ve Nikaragua’da kürtaj tamamen yasak. Batılı ülkelerin hemen hemen tümünde kürtaj kadının isteği üzerine gerçekleştirilebiliyor. Almanya’da da teknik olarak kürtaj yasak olmasına rağmen bu yasak uygulanmıyor. Brezilya ve Paraguay’da ise sadece tecavüz durumunda kürtaja izin veriliyor.

Dünyadaki belli başlı ülkelerde kürtaj yasağına ilişkin düzenlemeler şöyle:

İNGİLTERE: İngiltere’de 24 aya kadar kürtaja izin veriliyor. Ancak bu kanun Kuzey İrlanda için geçerli değil. Kuzey İrlanda’da kürtaja birçok sınırlama getirilmiş durumda.

ÇİN: Dünyanın en kalabalık nüfusunu barındıran ülkesi olan Çin’de aileler 1’den fazla çocuk sahibi olmamaya zorlanıyor. Pekin yönetimi halkı kürtajı bir doğum kontrol yöntemi olarak görmesi konusunda teşvik ediyor.

HİNDİSTAN: Hindistan’da ise hamileliğin sadece ilk 12 haftasında kürtaja izin veriyor. 12. haftayı geçtikten sonra ülkede iki doktorun kürtajın gerekli olduğuna dair izin vermesi gerekiyor.

AVUSTRALYA: Bu ülkede 6 eyalette kürtaj yasak. Ancak kadınlar 1960’larda çıkan yasalara dayanarak belli eyaletlerde kürtaj yaptırabiliyor.

AVRUPA: Fransa’da yasal kürtaj için limit 10 hafta. Yunanistan, Danimarka, Norveç ve Portekiz de kürtaj için yasal limiti 10 hafta olarak belirlemiş. Almanya, Belçika ve Avusturya’da bu limit 12 hafta. İngiltere, İspanya, İsviçre ve Hollanda 24 haftalığa kadar kürtaja izin veriyor. Malta, İrlanda ve Polonya’da ise halen kürtaja ilişkin sınırlayıcı düzenlemeler var.

RUSYA: Dünyada kürtajı ilk serbest bırakan ülke olan Rusya’da 1919’da kaldırılan yasak, 1936’de yeniden yürürlüğe sokulmuştu. 1955’ten bu yana ise ülkede 12 haftaya kadar kürtaj serbest. 28 aya kadar ise sağlık sorunları nedeniyle çocuk aldırılabiliyor.

MÜSLÜMAN ÜLKELER: Müslüman ülkelerde kürtaj genel olarak annenin sağlığını tehdit ettiği zaman serbest. Bu ülkeler arasında sadece Türkiye kürtaja anne isteğine bağlı olarak izin vermiş durumda.

İSRAİL: Bu ülkede kürtaj bekar kadınlar için serbest. Bunun dışında 17 yaşından genç ve 40 yaşından yaşlı kadınlar da kürtaj yaptırabiliyor.


ANF NEWS AGENCY


Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön