Yüze Göre Teşhis

Gnomon-Yorum
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Yüze Göre Teşhis

Mesaj gönderen Siyabend » 04 May 2008 23:16

İnsan yüzü gerçekten kalbin aynasıdır. Mimiklerin derin zenginliği, kan dolaşımı sürecinin gözle görülebilmesi, sinir uçlarının yakın olması, kısacası temel duyu organlarının bu bölgede toplanmış olması, yüze bakarak vücuttaki tüm gelişmelere ilişkin fikir söylememize olanak sağlar, insan vücudundaki her türlü fiziksel ve psikolojik patolojik gelişmeler bilinçaltı aracılığıyla yüzdeki mimiklerin değişmesine neden oluyor.

Deneyimli doktorlar, yüz ifadesine göre insanın sağlık durumu, onun bağışıklık sistemi potansiyeli ve nihayet, karakter yapısı ve psikolojisi hakkında bilgi edinebiliyorlar. Rusya'nın ünlü iç hastalıkları uzmanı G.A. Zaharin, hastanın dış görünüşüne bakarak neredeyse yüzde yüz teşhis koyabiliyordu.

Bir zamanlar N.I. Pirogov, hatta "Hasta insanın Yüzü" haritasını çıkarmıştı. O, her bir hastalığın insan yüzünde belli bir iz bıraktığını iddia ediyordu. Fakat, insanın yüz ifadesine göre teşhis koyma yöntemi Uzakdoğu ülkelerinde (özellikle Çin ve Kore) yaygın şekilde kullanılmıştır. Tibet tıp yöntemlerini bilen hiçbir deneyimli doktor hastanın yüzünü dikkatle incelemeden teşhis koymaz. "Yüz okuma" sanatında kendi sistemini geliştirmiş birkaç ekol bulunuyor. Şöyle ki laponlar, yüzü genelde 3 bölgeye ayırıyorlar:

*Üst (alın bölgesi)
Bu bölge vücudun ve ruhun genel durumunu yansıtıyor.

*Orta (kaşlardan burnun ucuna Kadar)
Bu bölgeye bakarak insanın psikolojik durumunu görmek mümkündür.

*Aşağı (üst dudaktan çenenin altına kadar)
Bu bölge insanın karakter yapısını yansıtıyor.

Deneyimli bir yüz okuma uzmanı yüz derisine, onun rengine, nemliliğine, damar ağının yerleşimine, kırışıkların yerleşimine ve derinliğine bakarak çok şey söyleyebilir. Bunların yanı sıra, "hayat çizgileri" olarak adlandırılan beş uzvun (kaşlar, gözler, burun, ağız ve kulaklar) durumu da dikkate alınır.

Bu uzuvların orantılı olması (biçim, renk, temizlik vs.) iyi bir belirtidir. Bu uzuvların önemlilik derecesine dayanılarak, bazı alternatif tıp teşhis yöntemleri geleneksel yöntemlerle bir arada kullanılmaktadır. Bu yöntemler arasında göz irisine göre teşhis yöntemi, kulak kepçesine göre teşhis yöntemi, göz küresinin kılcal damar ağına göre teşhis yöntemi sayılabilir.

Beş "hayat çizgisinin" ve yüzün üç bölgesinin incelenmesi, yüz okuma sanatının temeli olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte insanın karakter yapısı ve psikolojik durumu hakkında genel bir izlenim oluşturulabilmesi için yüz kemiklerinin özelliklerini, çene biçimini ve genel yüz yapısını dikkate almak gerekir. Son olarak, bu verilerin hastanın yaşı da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir.

Hastalığımız Yüzümüzde Yazılmıştır

Bazı insanlar doğuştan yüze bakarak İnsanın "içinden geçenleri" okuma yeteneğine sahiptirler. Biz, bazen sokaktaki falcıların hızlı ve doğru şekilde ruh halimizi, hatta geçirdiğimiz hastalıkları bilmesini hayretle karşılıyoruz. Falcının ipuçları ise aslında, bizim yüzümüzdür.

Ruh halinin belirlenmesini belli ölçüde anlayabiliriz. Çember, oval, kare, üçgen ve yamuk şekilli yüze sahip olan insanların karakter yapılarını belirlemek o kadar da zor değil. Bu yöntem eski zamanlardan beri bilinmektedir. Peki, nasıl oluyor da yüz çizgilerine göre hastalıklara teşhis koymak mümkün oluyor?

İşin püf noktası her bir hastalığın da hastanın yüzünde kendine özgü silinmez izler bırakmasıdır, örneğin, günümüzde yaygın olan kalp ve damar hastalıklarını ele alalım. Yüz çizgilerine göre enfarktüsü önceden haber vermek mümkündür. Bu hastalığın teşhisinin konulmasında en güvenilir belirti, çene ile alt dudak arasındaki bölgenin uyuşukluğa varacak kadar hissiyatı kaybetmesidir.

Biraz daha yukarı göz attığımızda, üst dudakla burun arasında kırışıklığın olması kalp kapaklarının yetmezliğinden haber verir. Kalp yetmezliğinin başlangıç belirtileri dudakların zaman zaman morarması şeklinde ortaya çıkıyor. Böyle bir belirtinin görülmesi doktora başvurmak için ciddi bir nedendir. Kalp ve kan dolaşımı organları üzerindeki aşırı baskının en önemli belirtisi her iki tarafta burun ve üst dudak arasında derin ve uzun kırışıkların olmasıdır.

Burun köprüsünün ince olması kalp nevrozunun bir belirtisidir. Kılcal damarları belirgin tümsekli kırmızı burun, arteryal kan basıncının yüksek olduğunu gösterir. Düşük kan basıncı ise genelde, burnun kımızımsı mor renk alması şeklinde kendini belirtir.

Kalp hastalıklarının belirtisi kırmızımsı mor renk almış burun kanatları, kan dolaşımı bozukluğunun belirtisi ise kulak kepçelerinin balmumu rengini almasıdır. Şakaklar da teşhis açısından önemli bir bölgedir. Bu bölgede deri altında uzun arteryal damarın belirgin olması ve yüzün zaman zaman kızarması arteryal kan basıncının hızlı ve keskin bir şekilde yükseldiğinin göstergesidir. Bu insanlarda hipertoni krizi olasılığı yüksektir.

Kalp sorunlarının diğer bir belirtisi de yanaklardır. Sol yanağın çökük olması kalp yetmezliği şüphesi doğurur. Genç yaşlarda kan dolaşımı bozukluğunun belirtisi saçların zamanından önce beyazlaşmasıdır. Boynun kısa olması kişinin kalp hastalıklarına yakalanma olasılığının yüksek olduğu gösterir.

Boynu kısa olan insanlarda kalp sorunları dışında beyin damarlarının erken sertleşmesi riski de yüksektir. Sağlık sorunları konusunda yüzde bulunan bazı "kozmetik" bozukluklar da ipucu verebilir, örneğin, gözlerin altının torbalaşması ve genelde yüzün şişkin olması böbrek ve kalkanbezi sorunlarının mevcut olduğunu gösterir.

Gözler altında mor lekelerin aniden ortaya çıkması ve uzun süre kalması birçok hastalığın varlığından haber verir. Herkesin bildiği sivilceler ise hastalığın yüzümüzdeki "haritası"dır. Onların yüzdeki yerlerine göre gerek cinsel hastalık, gerekse sindirim, sinir ve endokrin sistemi bozukluğu ve diğer bozukluk teşhisi koymak mümkündür.

Bunların yanı sıra, deneyimli bir doktor hastanın sağlık durumunu derisine (rengine, kuruluk derecesine vs.) bakarak değerlendirebilir.

Fotoğraflara Göre Teşhis Koyma

Bu gün fizyognomik veriler bir çok alanlarda olduğu gibi tıp alanında da uygulamaya konmuştur. Avrupa'lı uzmanların geliştirildiği genetik sendromları tanıyabilen yeni program bu alandaki uygulamaları daha da kolaylaştırmıştır. Uzmanlara göre bilgisayar, hastanın yüz çizgilerini inceleyerek, deneyimsiz doktorlara teşhis yapmada yardımcı olabilir. Hastanın resmini kullanarak bilgisayar aracılığıyla Cornelia de Lange, Fragile X ve Wİlliams-Beuren sendromu gibi nadir görülen hastalıklar belirlenebilmektedir.

Yeni program yüzü, 48 noktadan oluşmuş şema şeklinde sunmaktadır. Bilgisayar programı, bu noktaların konumlarım ve aralarındaki mesafeleri kıyaslayarak, veritabanından ilgili bilgileri tarayarak, hastalık patolojisini tanımlıyor.

İlk teknolojiler olayların %60'ında doğru teşhis koymuşlardır. Program üzerinde bazı düzeltmeler yapıldıktan sonra gözler, burun, ağız ve çene üzerinde daha çok inceleme yaparak, olumlu sonucu %76'ya ulaştırmışlar. Önceleri bu alanda uygulanmış metodlar daha az verimli olmuş, yüz parametrelerinin bir bütün olarak ele alınıp incelenmesine o kadar dikkat göstermemişlerdir.

Cornelia de Lange sendromundan eziyet çeken hastalarda benzer belirtiler bulunmaktadır. Bunlar zayıf gelişme, kısa boy, başta aşın kalın saçlar, kollarda biçimsizlik ve kalp yetmezliği gibi belirtilerdir. Bu hastalarda ayrıca, burun üzerinde kavuşan ince kaşlar, uzun kirpikler, kısa ve kalkık uçlu burun gibi belirtiler de bulunmaktadır. Bu hastalık iç organlarda yetmezlik ve önemli ölçüde entelekt zedelenmesi gibi kötü sonuçlar doğuruyor.

Fragile X sendromu, çeşitli düzeylerde zihinsel özürlülüğe yolaçabilen kalıtsal bîr sağlık sorunudur. Hastalık, kadınlardan çok erkekleri etkilemektedir. Bu zihinsel sorunlar, hafif öğrenme güçlüklerinden, ağır zihinsel özürlülük ve davranış bozukluklarına kadar değişiklikler gösterebilir.

Williams-Beuren sendromu hastası, "cin yüzü" olarak adlandırılan çok belirgin bir yüze sahiptir. Bu yüzün özellikleri şöyledir: Kabarık alın, göz kapakları üzerinde kalın katlar, aşağıya doğru sarkmış yanaklar, şaşı gözler, kısa burun, bir o kadar dışarı eğilmiş burun delikleri, etli dudaklar, küçük çene, büyük, fakat düzgün bir şekilde yerleşmiş kulak kepçeleri. Bunun dışında, yüksek damaklar, kuru deri, aşırı hareketli eklemler ve diğer belirtiler oluyor.

Fragile X sendromu zamanı, genelde erkek çocuklarda aşırı büyük alın, yüzün asimetrik çizgileri, büyük çene, uzun ve ileriye çıkmış kulaklar gibi belirtiler görülmektedir. Bu hastalığa yakalanmış çocuklarda zihinsel gelişim birkaç defa düşük oluyor. Bu belirtiler çocukluk döneminde değil, büyüdükten sonra görülmeye başlar. Yeni metodu kullanarak bu hastalıkların belirtilerini öğrenerek daha erken yaşlarda teşhis koymak mümkün olacaktır.

Almanya'nın Essen kentinde üniversitenin Genetik Bilimler Enstitüsü'nün doktoru Dagmar, çeşitli hastalıklara sahip olan 55 kişinin fotoğrafı üzerinde Wieczorek bu programı kullanmıştır. Hastaların büyük çoğunluğuna doğru teşhis konulmuş, başarı oranı %76 olmuştur.


Cevapla

“Fizyognomi” sayfasına dön