Dil değişmez, karışmaz, bulaşmaz diyenlerden değilim. Desen de fark etmez zaten. Her yıl kendiliğinden onlarca kelime giriyor hayatımıza. Gençler yaratıyor, yazarlar yaratıyor, senaristler yaratıyor, şarkı sözü yazarları yaratıyor... İngilizce’den Almanca’dan metroseksüeldi, überseksüeldi ha bire bir şeyler giriyor, üstelik bazılarına yanlış manalar da yükleniyor...
Hepsinden çok hoşlandığımı söyleyemem. Dükkan isimlerinin, marka isimlerinin ezici çoğunluğun yabancı dilde olmasını ve dükkancıların “ama öteki türlü bizi adamdan saymıyorlar” şeklinde kendilerini savunmalarını sinir bozucu buluyorum. Sırf bu yüzden Mavi’den, Kahve Dünyası’ndan “destek” maksatlı alışverişlerim olmuştur. Lara, Maya, Melisa, Selin gibi hesapça uluslar arası tınıları olan isimlere de gıcık oluyorum. Ama yine de... Evet yine de bir espri, bir tat, bir doku katabildiği için uydurulmuş bu yeni kelimelere ve dilimize giren yabancı söz öbeklerine tümüyle karşı olamıyorum. Donuk, tatsız, esprisiz katur kutur bir seksenler Türkçesindense 2000’ler Türkçesini daha eğlenceli buluyorum. “Çikın Translation” gibi dalga geçecek şeyler çıkıyor.
***
Fakat “Ermenileri, Rumları ve Yahudileri iyi ki attık bu topraklardan yoksa ulus falan olamazdık” derken araya İngilizce bir tamlama (“nation building”) sokuşturmak nasıl bir şeydir anlamakta güçlük çekiyorum. (bkz: Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün dinleyicilerinin tamamının Türk olduğu bir toplantıda sarf ettiği cümle)
Hakikaten güçlük çekiyorum zira BİR: Nation Building öyle çok özel bir tamlama değil. “Ulus inşası” karşılığını eksiksiz bir şekilde ifade ediyor.
İKİ: Savunulan ulusçuluk. Ve çok açık ki ırk bazlı bir ulusçuluk. Tek bayrak, tek DİL, tek din, tek etnisite. Farklı olanın, farklı konuşanın, farklı inananın ahengi ve bütünlüğü bozacağına inanılan bir ulusçuluk.
Bu tarz ulusçuluk onayladığım bir şey değil, dönemin koşulları bunu hakikaten gerektiriyor muydu emin değilim. Zira kaybın bir çok açıdan çok daha büyük olduğuna inananlardanım.
Ama bunu şimdi tartışacak değilim. Burada ironik olan şey şu: Biz bu insanları “VATANDAŞ TÜRKÇE KONUŞ” diye diye gönderdik. Tarihe meraklı olmayanlar (ve gözlerinde bağ olanlar) bilemeyebilirler ancak ülkemizde çok uzun süre böyle bir kampanya yürütüldü. “Vatandaş Türkçe Konuş” afişleri basıldı, insanlar bu afişlerle mitingler yaptı, sokakta birileri birilerine bu lafı “tehdit” ve “baskı” amaçlı söyledi, afişleri yırtanlar veya yırttığı iddia edilenler tutuklandı, Türkçe konuşmadıkları için dövüldüler. Maksat gayri Müslimlerin Rumca, Ermenice ve Ladino denilen Yahudi İspanyolcasını kendi aralarında bile konuşmasını engellemekti. Daha doğrusu bu dilleri konuşanlara kendilerini yabancı, misafir ve de “gidici” hissettirmekti. Nitekim kampanya başka unsurlarla da birleşince çok “başarılı” oldu. Gittiler.
2008’e geldiğimizde ne görüyoruz? Bir bakan bu “tahliye”yi savunurken İngilizce’ye ihtiyaç duyuyor! Herhalde bu sokuşturmayla daha havalı, daha bilimsel, daha “derin” görüneceğini düşünüyor.
Ne diyelim. Ne mutlu “I am Törkiş” diyene.
Mutlu TÖNBEKİCİ
Ne Mutlu “I Am Törkiş” Diyene
-
beyaz
- Yarbay

- Mesajlar:3084
- Kayıt:18 Nis 2008 19:07
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Kadın
- Burç:Boğa
- Takım:Fenerbahçe
Re: Ne Mutlu “I Am Törkiş” Diyene
en güzeli Atatürkün dilinden,gerçek türkçemiz ile NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!...
- Siyabend
- Belawela Muhtarı

- Mesajlar:19658
- Kayıt:15 Eki 2006 12:05
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Kova
- Takım:Galatasaray
Re: Ne Mutlu “I Am Törkiş” Diyene
Beni örnek alıp yazıyı okumadan mı yorum yazdın :ell
-
beyaz
- Yarbay

- Mesajlar:3084
- Kayıt:18 Nis 2008 19:07
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Kadın
- Burç:Boğa
- Takım:Fenerbahçe
Re: Ne Mutlu “I Am Törkiş” Diyene
bunu söylemek ve yazmak çok hoşuma gidiyo o yüzden yazdım :disss
