Cumhuriyetin Başka Kadınları

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Cumhuriyetin Başka Kadınları

Mesaj gönderen Siyabend » 22 Tem 2009 12:02

Mardin Midyat’ta Turabdin diye bir bölge vardır. Bundan on bir yıl önce, güzel bir sonbaharda oralarda epeyi bir vakit geçirmiştim.

Çok güzel köyler var orda. Süryani köyleri. Ben gittiğimde çoğu boştu. Süryanilerin terk ettiği köylere tek tük korucular ve aileleri yerleşmişti. Şimdi değişti diyorlar. Bilmiyorum. Gideceğim gene.

Şimdi hangisiydi hatırlamıyorum, boşalmış köylerden birinde dolaşırken bir evin avlusunda çamaşır yıkayan çok genç ve çok güzel bir kadınla karşılaştım. Esmer teni içinde zümrüt gibi parlayan yeşil gözleri vardı. Tek kelime Türkçe bilmiyordu. Ben de o zamanlar tek kelime Kürtçe bilmiyordum. Benden korktu önce. Çamaşırdan kalkıp hafifçe geri çekildi. Arkamda kimse var mı diye dikkatle baktı. Olmadığını görünce biraz rahatladı.

Cebimde şeker vardı. Verdim, almadı. Kenara koydum. Çocuk gibi gülümsedi. O genç yaşında dişlerinin yarısı yoktu. Gerisi de çürüktü.

Bakıştık bir süre. Susamamıştım ama bir şey yapmış olmak için elimle su içme işareti yaptım. Hafif mahcup, ok gibi fırladı yerinden. Yamuk yumuk bir tası bir kovaya daldırıp uzattı.

Su çok temiz değildi. Tas zaten az evvel çamaşırda kullandığı tastı. Ama istemiştim artık. İçtim.

Sonra neden bilmiyorum beni evinin içine çağırdı. Girdim. Evin içinde pek bir şey yoktu. Yerde toprak üzerine atılmış, o da sadece duvar kenarlarında, muşamba vardı. Yastık, minder yoktu.

Muhtemelen memleketin en yoksul eviydi. Tek zenginlik köşede plastik bir taburenin üzerinde duran, düğmeleri kopmuş ahşap taklidi kahverengi kasalı siyah beyaz televizyondu. Ve nereden bulmuşlarsa plastik bir gül. Plastik gül, ahşap taklidi kasalı televizyon ve yerdeki iki parça muşamba. Ve dışarıdaki sarı leğen. Bütün eşyaları tamı tamına buydu.

Aynı ülkenin insanlarıydık. Nüfus cüzdanlarımızda aynı şeyler yazıyordu. Seçim zamanı aynı meclis için oy veriyorduk. Kocalarımız, kardeşlerimiz aynı ülke için askerlik yapıyordu. Ama o kadın benim için bir Avustralya aborijini kadar yabancıydı. Ben de onun için kimbilir kimin kadar. Birbirimizin her şeyine yabancı ve yabiniydik.

Ne zaman kibirli bir “cumhuriyet kadını” lafını duysam bu kadınlar gelir gözümün önüne.

İçimden hangi cumhuriyetin derim. Bu sefer dışımdan dedim...

*****

HALİS AĞA YAZILAMAZ ÇÜNKÜ...

Kimse 71 yaşındaki Halis Toprak’ın 17 yaşındaki kızla evlenmesini yazmadı.

Arkadaşımın teorisi şu:

1- Kadın yazarlar yazamadı çünkü bir gün kendi kızları da zengin ve yaşlı bir adama varabilir...

2- Erkek yazarlar yazamadı çünkü kendileri de bir gün genç kız alabilirler...

3- Genç kadın yazarlar yazamadı çünkü kendileri de bir gün yaşlı zengin bir adamla beraber olabilirler...

Arkadaşımı fazla kötü niyetli bulsam ve tamı tamına fikrine katılmasam da üzerinde düşünmedim değil.

İşin aslını henüz bilmiyoruz. Kızın babasının VATAN’a yaptığı açıklamalardan ben bir şey anlamadım.

Fakat Hüseyin Üzmez vakasında hop oturup hop kalkıldı. Nefret edildi tiksinildi, tükürüklere ve yumurtalara boğuldu.

14 ile 17 arasında sadece 3 yaş fark var. Önemli bir 3 yaş ama hadiseyi hafifletecek kadar değil.

Yasal olunca, belediye ve baba izin verince oluyor mu? O zaman hadise erkek açısından “gülünç”, kız açısından “acıklı” olmuyor mu?

Mutlu Tönbekici - Vatan


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön