Gitmek Bulaşıcı Bir Hastalıktır!

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
Newroz
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:1097
Kayıt:06 Ara 2006 16:10
Ruh Hali:Huzurlu
Cinsiyet:Kadın
Gitmek Bulaşıcı Bir Hastalıktır!

Mesaj gönderen Newroz » 29 Mar 2010 09:47

-Sabahı getirene dek kalamaz mısın uykumda?
-Gitmek zorunda olanlar cümle kurma yetisini de kaybediyor sanırım.
-Sus ama biraz daha kal…
-Terk etmek ibadettir bazı Tanrıların nazarında!
Kulağımda nihilist bir kemanın hıçkırıklar içinde ağlayışının yankılandığı o sus pus
gecede,koynumda bir satır boşluk bırakmıştım senin için.
Gayet de makuldü bence mevkii olarak.
Dedim ki; nasılsa gelir de kırık dökük dahi olsa manidar bir cümlesini iliştirir
yanıma,hiç değilse üç nokta koyar.
O da mı olmadı?
Yahu biliyorum kesinlikle esirgemez bir soru işaretini benden.
Fakat yanıldım işte; keza tepkisini yeterince ortaya koyamayan soğukkanlı bir
ünlemden başka hiçbir hatıranı bulamamıştım odamda,hani o sensizliğe ilk
uyanışımda…

Bu aşk,dağın fare doğurmasıydı bir bakıma ve orada hemen ameliyat
masasında evladımızın adı “Veba” olsun diye diretmiştin sen.
Gülmüştün de üstelik dudaklarının tüm vahametiyle.
-ki o zamanlar öyle işveyle güldüğünde,çadırı epey ihtiyarlamış koca bir sirk
kurulurdu benim göğsüme.
Öyle tatlı bir telaş ki sorma!
İçimde asırlardır ehemmiyetle konuşlanmış olan o korkunç hüzün yerini makul
bir neşeye devrederdi.
Devir-teslim törenine kimsesizliğimin önde gelenleri de bizzat katılırdı.
Ben her şeye seyirci kalırdım!

Veba,aslında karamsar bir o kadar da hastalıklı bir isimdi evet.
Lakin ben kabul etmeliydim neticede,sözün özünde aşkımızın kimyasına aykırı
bir şey yoktu çünkü.
Veryansın ettiğim bir kibrit çöpü gibi.
Üretiminde tütünden çok efkâr kullanılmış bir sigarayı karanlığın yüzüne karşı yakmak gibi.
Babalıkla ilgili deyimlerde sürekli alay konusu edilen dürtülerim gibi.
Evlatlıktan reddettiğim bebek imgeler gibi.
Şairliğimin toprak altında üşüyen yanıydın.
Tüm bunlara rağmen seni yani yüreğimin yetimliğine rağmen seni,fevkalade
seviyordum.
Ne gariptir ki senin tanımınla aşk,bir insanı rağmen’leriyle sevmekti.
“ Hiçbir şehir kabullenmeyecekse bizi,bir şehir kurmalı sıfırdan…
Kiremit damlı binaların arasında tek göz evimiz olmalı.
Köprüler de icabında yıkılmalı! ”
diyordun.
Susup senin bu prototip düşlerinin büyük çığlıklara dönüşmesini izliyorduk.
O sıralar gidebileceğin,aklımın ucundan geçmezdi.
Aklımın uçsuz bucaksız oluşu bu deyimin burada kullanılmasına engel değildi.
En nihayetinde gittin, ‘gitmek’ bulaşıcı bir hastalıkmış gibi ya da aşkımıza ad
verdiğimiz o hastaneden kaptığım enfeksiyon gibi benim de damarlarıma
büsbütün yayılmıştı.
Öleceğime kesin gözüyle bakılıyordu.
Doktorların da maaşları oldukça düşüktü hay aksi,yani hayat kurtarmak için
yetmiyordu.
Ama yapamadım,bu ecele de afili bir çalım atarak Tanrıyla olan mukavelemi
bozdum.
Kimsesizliğim bile haczedildi sonra,ortada kaldım!

Şimdilerde geçimsiz hallerimi muhlis bir huzurevine yatırdım.
Ve sana asla reddedemeyeceğin birlikte yaşayacağımız bir ölüm şeklini teklif
ediyorum.
İyi niyetimi teyit edersen,iğfal ya da iğdiş edilmiş tüm hislerini huzura
kavuşturmayı öneriyorum.
Bana geri dön diye sana bütün özgürlüğümü sunuyorum;

-


Özgür Gümüşsoy


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön