Erdoğan'ın Strasbourg çıkışı unutulmaz

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
.:LaHuTi:.
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:1226
Kayıt:11 Haz 2008 15:08
Ruh Hali:Yorgun
Cinsiyet:Kadın
Burç:Başak
Takım:Fenerbahçe
Erdoğan'ın Strasbourg çıkışı unutulmaz

Mesaj gönderen .:LaHuTi:. » 26 Nis 2011 18:59

Siyaset adamlarının öyle konuşmaları vardır ki, tarihî önemdedir, üzerinden yıllar geçse de unutulmaz, hep hatırlanır.

İşte onlardan biri... Başbakan Erdoğan'ın 'one minute' çıkışına Starbourg'da bir yenisi eklendi.

Erdoğan'ın Avrupalı parlamenterlerin sorularına verdiği cevaplar sadece Türkiye'de değil dünyada yankılandı. Erdoğan salvolara bir gün öncesinden başladı. Fransız lider Sarkozy'ye memleketinde yüklendi. Türk vatandaşlarıyla buluşmasında Libya'dan söz ederken, "Biz ganimetin önünde bekleyen harami değiliz." dedi. Adını söylemedi ama bu sözün adresi belliydi.

Başbakan, dik ve köşeli tutumunu, başkanlığını Türk milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'nun yaptığı Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde sürdürdü. Dinî azınlıklarla ilgili bir soruyu cevaplarken "Türkiye'yi takip etmiyorsunuz, duyduklarınızla hareket ediyorsunuz." dedi.

'Soruyu soran Fransız mı?' dedi. 'Evet' cevabı alınca "Türkiye'ye de Fransız!" diye karşılık verdi. Atasözlerinin bir başka dile birebir tercümesi mümkün değil, tercüman bu sözün ne anlama geldiğini anlattı.

Erdoğan'ı bu kadar rahat konuşturan sadece kendine güveni değil, AK Parti hükümetinin reformları... 'Dinî azınlıklar' konusunda son dönemde önemli adımlar attı. Kronik hale gelen 'vakıf' problemini çözdü.

Etnik ayrımcılık konusunda söyledikleri herkese 'ağzına sağlık' dedirtti: "Biz Türk, Kürt, Roman herkesi kucakladık. Ama bakın Fransa'da Romanlar ülkeden kovuluyor. Türkiye'yi yargılayanlar önce kendilerine baksınlar, sonra bizi yargılasınlar."

Erdoğan peş peşe seçim barajı, gazetecilerin tutuklanması, yargı kararları ve Ermenistan sorunu gibi sorulara muhatap oldu. Her birisine bugüne kadar defalarca cevap verdi.

"Yüzde 10 barajını biz koymadık, düşürülmesi gerekirse halkımızla müzakere ederiz, size soracak değiliz." dedi. Avrupa ülkelerindeki yüzde 7-8'lik seçim barajlarını hatırlattı. Avrupa'nın yüzde 10 barajını yüksek bulduğu sır değil. Daha önce de gündeme getirdi. Demokrasinin olmazsa olmaz kriteri değil. Koalisyonlardan çok çeken Türkiye'nin 'yönetimde istikrar ile temsilde adalet'e bulduğu formül bu.

"Gazeteciler, mesleki faaliyetlerinden değil, darbecilerle ilişkilerden yargılanıyor." dedi. Kitap toplatılmasıyla ilgili sorulara da sert çıktı: "Kitabı ben toplatmadım. Bomba da, malzemesini kullanmak da suç... İşinize gelince bağımsız yargı, Türkiye'ye gelince bağımlı yargı istiyorsunuz."

Ermeni milletvekilinin sorusuna verdiği cevap da yerindeydi: "Azerbaycan halkının hakkını Ermenistan'a yedirecek değiliz. Ermenistan yönetimi diasporaya karşı ciddi bir ürkeklik içinde..." Türkiye'nin Ermeni sorunundaki tarafı belli; Azerbaycan'ın yanı.

Türk siyaset adamları gerek Strasbourg'da gerekse başka uluslararası zeminlerde bugüne kadar çok can sıkıcı sorulara muhatap oldu. Kıbrıs soruldu, Ermenistan soruldu, insan hakları ihlalleri soruldu.

Çok kere savunma psikolojisiyle cevaplar verildi. Biraz mahcup, biraz pasif üslup kullanıldı. Sonuçtan kimse de tatmin olmadı. Erdoğan 'savunma psikolojisinden' sıyrılarak 'karşı atağa' geçti, soranın niyetini de sorguladı.

Kendinden emin ve özgüveni tamdı. Bu tutum Erdoğan'ın üzerinde iğreti durmadı, siyasi kişiliğiyle örtüştü çünkü. Davos'taki 'one minute' çıkışında olduğu gibi sesini yükseltmedi. Sözünü yükseltmek yetti.

Erdoğan'ın Strasbourg'daki çıkışı en çok sokaktaki insanın duygularını okşadı. Ancak muhalefet liderlerinden eleştiri geldi. Seçim sürecine girildi. Takdir beklenmemeli. Fakat böylesine bir yaklaşım yadırganır.

MHP lideri Bahçeli, Erdoğan'ı 'hırçın' konuşmakla itham etti, "Bu, kendisi ve Türkiye'nin kayıp yaşamasına neden olmuştur." dedi. Hırçın değildi, Bahçeli, herhalde o sorular karşısında yumuşak davranmasını istemezdi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu da Başbakan'ın o sorulara muhatap olmasının demokrasi açısından yaralayıcı olduğunu söyledi. Uluslararası zeminlerde Türkiye'yi itham eden sorular hiç eksik olmadı ki... Keşke soruları değil de cevapları değerlendirseydi.

Kim ne derse desin Başbakan Erdoğan'ın Strasbourg çıkışı yıllarca unutulmayacak...

Mustafa Ünal 15-04-11


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön