Dünyada en zor işler, faziletli insanlar tarafından başarılır. Yüksek faziletlerden biri de nefse hâkim olmaktır.
Şecaat: Kalbde olan bir kuvvet, iradede olan bir sebattır. Bu fazilete sahip olanlar, tehlikeler karşısında asla yılmaz ve ölümü hiçe sayarlar. Hayat kavgasında muvaffak olmanın asıl sebebi şecaattır.
Tevazu; Kendisinden küçük olanları hakir görmemek ve akranları arasında kendine büyük süsü vermemek, herkesle görüşüp konuşmaktır. Vakar ise; mevki ve haysiyetinin icabını korumak, hafif-meşrep olmamaktır. Bir insan mütevazi olmakla başkalarının sevgisini, vakarlı olmakla da hürmet ve saygılarını kendisine çeker.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Mütevazi olan bir kişi kuyunun dibinde olsa Allahu Teâlâ bir rüzgar gönderip onu çıkarır"
"Müslim kardeşine karşı alçak gönüllü olanı yükseltir; azamet ve kibir göstereni de zelil kılar"
"Tevazuun kadrini bilenlere karşı mütevazi', bilmeyenlere de kibirli olun (vakarınızı muhafaza edin) kibirliye karşı kibir, sadakadır" buyurmuştur.
İnsanlığın şeref ve haysiyetini ve kendisindeki yüksekliği layıkıyla anlayarak onun ulviyyetini muhafaza etmeye izzet-i nefis denir. İzzeti nefis sahibi olanlarda kibir ve dalkavuk benzeri çirkinlikler olmaz.
Hilm: Son derece hiddetli ve öfkeli olduğu bir zamanda -gücü yetmekle beraber- kendisini zaptederek öfkesini yenmek ve intikam fikrinden vazgeçmektir. Öfkeli olduğu zamanlarda nefsine sahip olarak öfkesini yenebilmek, kendisini hiddet ve öfkenin alevine kaptırmamak en büyük fazilettir.
Edeb her hususta haddini bilip sınırı aşmamaktır. Edeb, İslâm ahlakındandır.
Haya, utanmaktır. Kendisinin uyarılacağı bir şeyden, yasaklanmış bir şeyi yapmaktan utanıp, sıkılmak büyük bir fazilettir.
İslâmiyet'in ruhu doğruluktur. İnancında, ibadetinde, her işinde ve sözünde doğru olmak İslâm'ın emridir.
Açığa çıkmayıp gizli kalması gereken şeyleri (ister kendi şahsına, isterse başkasına ait bulunan bir sırrı) içinde saklamak büyük bir fazilettir.
Hz.Ali (r.a.) "Sır, yani içinde sakladığın şey, senin esirindir. Onu dışarı çıkardığın vakit sen ona esir olursun" buyurmuştur.
Nefsin meşru olmayan arzularına meyil etmemeye "iffet" denir. Bu seciyeye sahip olanlar hayatta en büyük düşmanlardan biri olan ve bizi esareti altında bulunduracak bir mahiyette bulunan şehvânî arzularına esir olmaz, nefislerine hâkim olurlar.
Emanet ve Hıyanet: Emanet, saklamak üzere bırakılan bir haktır. Bu ister 'a ait olsun, ister kullara ait bir hak olsun, maddi manevi hepsini içine alır. Muhafaza etmek üzere bize verilmiş bir para, ırz ve namus, şahsî veya sosyal sır bir emanettir. Emaneti muhafaza etmek ve onları yerine iletmek bir vazifedir. Onlara riayet etmemek hıyanettir. 'ın emirleri ve teklifleri de bize birer emanettir onları da güzelce eda etmek lazımdır. Üzerimize aldığımız herhangi bir vazife de emanettir.
Bir insan için en büyük meziyet "emin" bir şahsiyet olmaktır. Her yönüyle güvenilir bir insan olmak ve çocuklarımızı da bu yolda terbiye etmek, şahsımız için en büyük vazifedir.
Sabır, şerre veya aklın kabullendiği birşeye karşı nefsi tutmaktır.
Cömertlik, insanı, muhtaç olanlara veya herhangi hayırlı bir işe para ile yardım etmeye sevkeder.
Maddi ve manevi servetini boş yere telef eden, sosyal durumuna ve mevkiine uygun olmayan, gelirini giderini bilmeyen, lüzumsuz masraflara girenlere "müsrif" denir.
Cimri olanlar, yalnız biriktirmek isterler. Onlara göre para, lüzumunda sarfetmek için değil, biriktirmek için kazanılır. Kur'an-ı Kerim, israfın da cimriliğin de en kötü ve insana yakışmayan bir huy olduğunu söylemiştir. Her ne olursa olsun cömert olmalı, zengin kalbli olmalı, muhtaçlara ve hayırlı işlere kendi haline göre, yardım etmeye alışmalıdır.
Peygamberimiz ALLAH'a yalvarırken "Ya Rab! Ahlakın en güzellerine varmak için bana yol göster. Zira en güzel ahlâkı bildirecek ve gösterecek ancak Sensin! Ya Rab! Fena ahlâkı benden uzak tut. Çünkü ahlâkın kötüsünü benden uzaklaştıracak ancak Sensin", "bir müslüman, ahlâkını güzelleştire güzelleştire Cennete gireceğini, kötü ahlâk sahiplerinin de nihayet Cehennemi boylayacaklarını, ahlâkı güzel olan bir adam uyurken de ALLAH'ın rahmetine nail olacağını" buyurmuştur.
Peygamberimiz "Kıyamet gününde insan en evvel sıhhatini koruyup korumadığından sorulacak" buyurmuşlardır. Yine bir hadis-i şeriflerinde "beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini biliniz:
Ölüm gelmezden evvel hayatın,
hastalıktan evvel sıhhatin,
meşguliyetten evvel boş vakitlerin,
ihtiyarlıktan evvel gençliğin,
fakirlik gelmezden evvel zenginliğin".
Peygamberimiz: "ALLAH'dan afiyet isteyiniz. Çünkü hiçbirimize kuvvetli bir imandan sonra afiyet kadar büyük bir nimet verilmemiştir" buyuruyor. Peygamberimiz yemekten evvel ve yemekten sonra ellerin yıkanmasını, genel temizliğin sık sık yapılmasını emretmektedir. "Temizlik imandan bir parçadır" buyuran Peygamberimiz daima sağlığa önem vermiştir.
Sıhhatimizi korumak, bir hastalık zamanında tedavisine bakmak da üzerimize borçtur. Peygamberimiz: "Ey ALLAH 'ın kulları, tedavi olunuz, zira Cenab-ı Hak hiçbir hastalık vermemiştir ki, onun ilacını da yaratmış olmasın. At ve ok yarışları yapınız, zaman zaman kalblerinizi rahatlandırınız" buyurarak sağlığa verdiği önemi ortaya koymuştur.
ruh ve guzel huylar
-
- Binbaşı
- Mesajlar:1215
- Kayıt:24 Tem 2008 21:39
- Ruh Hali:Huzurlu
- Cinsiyet:Kadın
- Burç:Oğlak
- Takım:Fenerbahçe
En son DELAL tarafından 01 Mar 2009 14:13 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
-
- Binbaşı
- Mesajlar:1958
- Kayıt:20 Eyl 2007 11:35
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Aslan
- Takım:Galatasaray
Re: ruh ve guzel huylar
paylaşımın için spaz sende olmasan...
-
- Binbaşı
- Mesajlar:1215
- Kayıt:24 Tem 2008 21:39
- Ruh Hali:Huzurlu
- Cinsiyet:Kadın
- Burç:Oğlak
- Takım:Fenerbahçe
Re: ruh ve guzel huylar
ben teşekkürederim abim ellerin dert görmesin