Velev Ki Federasyonu Savunuyor Olsun

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Velev Ki Federasyonu Savunuyor Olsun

Mesaj gönderen Siyabend » 02 Kas 2008 12:06

İşte yine her zamanki gibi oldu. DTP'nin Meclis'e tartışmaya sunduğu "Demokratik Özerklik Projesi" ne karşı, hem MHP, hem BBP aynı ağızla, "ihanet belgesi" diye saldırıya geçtiler.

CHP'nin tutumu da farklı değil. Milliyetçi yazarlarımız köşelerinden bangır bangır bağırıyor, bu ne küstahlık, diye... Tepki o kadar şiddetliydi ki, DTP hemen bir açıklama yaparak federasyonu savunmadığını, "Demokratik Özerklik Projesi"nin de federatif bir yapı önermediğini söylemek zorunda kaldı. Tamam, öyle söylüyorlarsa öyledir diyelim. Ama ben - velev ki'li cümlelerin insanın başına ne büyük belalar açtığını bile bile- velev ki federasyonu savunuyor olsunlar, ne olur, diyorum...

Siz bir yandan DTP'lilere "terörden medet ummayın, işte Meclis'tesiniz, siyaset yapın" deyip duracaksınız, ama siyaset yapmaya kalktıkları anda da ağzınızdan köpükler saçarak saldırıya geçeceksiniz:

"Bu ihanetir." Ah, evet, anlıyorum...

Siyaset yapabilirler ama sizin istediğiniz siyaseti yapabilirler! Bol bol barıştan bahsedebilir, "iyiye ve güzele doğru" mesajlar verebilirler; yolsuzluk dosyaları peşinde koşabilir, hemşehrilerine iş bulabilir, fırsat bulduklarında rant da dağıtabilirler. Tabii bir de belediyelerde çöp toplayabilir, yolları tamir edebilirler. Ama öyle özerklikmiş, eyalet sistemiymiş, resmi dilmiş gibi şeylerle uğraşmazlar, kimlik siyaseti yapamazlar.

Yaratılan şu federasyon umacısı da artık kabak tadı verdi gerçekten. Bir kere, üniter yapı deyip durduğunuz şey Allah kelamı değildir. Ezelden ebede sürüp giden bir sistem hiç değildir. Alt tarafı devletin idari yapısına ilişkin bir biçimdir. Tarihin belli bir döneminde ortaya çıkmış, belki de elli yıl sonra esamisi okunmayacak bir sistemdir. Bugün dünya nüfusunun yarıya yakını federatif sistemlerle yönetiliyor.

Mis gibi de yaşayıp gidiyorlar. Ne bizden daha az seviyorlar vatanlarını, ne bizden daha zayıf, ne bizden daha istikrarsız ne de bizden daha yoksullar. İkincisi bunda "şok" olacak bir şey yok çünkü, federatif yapı ya da eyalet sistemi ilk kez dile getirilmiyor bu topraklarda.

Özal, daha 1990'larda eyalet sisteminin tartışmaya açılmasını istemişti. Federatif sistem tercihi Şerafettin Elçi'nin partisinin programının belkemiğini teşkil ediyordu. Ve bazı belgelere göre Atatürk de cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtler için muhtariyeti savunmuştu. (Herhangi bir fikrin doğruluğunu Atatürk'ü referans göstererek ispatlamaya çalışmaktan da nefret ederim ama neyse...)

Ben kendi payıma, her zaman devlet gücünün mümkün olduğu kadar sınırlanmasından yana biri olarak, federatif sistemleri üniter sistemlerden daha olumlu bulurum. Yaşanan birçok deneyim, federatif yapıların etnik, dinsel ya da kültürel çeşitliliğin olduğu yerlerde farklılıklarla birlikte bir arada yaşayabilmek için daha elverişli bir formül olduğunu gösteriyor bize. Üniter devlet güçlü merkeziyetçi yapısıyla, toplumu tektipleştirme gayretleriyle farklı olanı boğarken, federatif sistem daha gevşek yapılarıyla çeşitliliğe daha çok imkan veriyor; farklılıklara hayat hakkı, farklı olana kendini ortaya koyma imkanı, yönetime katılma hakkı tanıyor.

Bu açıdan da - iddia edilenin tam tersine- genellikle bölünmeye değil, gönüllü birliğe hizmet ediyor. Bu şuna benziyor: Birbirinden çok farklı bir grup insanı aynı eve doldurup, ellerine de katı mı katı bir ev yönetmeliği tutuşturup, bütçelerini ortaklaştırıp, "burada birlikte yiyip içecek, aynı gardroptan giyinecek, birlikte yaşayacaksınız" derseniz iki günde saç saça baş başa olurlar.

Ama aynı insanları bir apartmanın farklı dairelerine yerleştirseniz, paralarının belli bir bölümünü ortak giderler için ayırmalarını, ortak işler için ortak bir yönetim kurmalarını, onun dışında da kendi evlerinde kendi kurallarıyla yaşamalarını sağlarsanız, muhtemelen iyi komşu olurlar. Tabii bütün bu söylediklerim soyut planda ve ilkesel temelde böyle.

Meseleyi soyut plandan bugünün Türkiye'sinde federatif bir yapıya geçip geçmeme noktasına taşıdığımızda bilinmeyen pek çok şey ve tartışmaya muhtaç çok yön olduğu kesin. Zaten, DTP tarafından Meclis'e sunulan proje de - eğer böyle acayip bir infialle karşılanmasaydı- böyle bir tartışmanın başlamasına hizmet edecekti.

Ayrıca da bu sayede bu tezin Kürtler arasında ne kadar taraftar bulduğunu, toplumsal bir talebe cevap veren bir tez mi; yoksa kimi Kürt kanaat önderlerinin kendi kafalarında var olan ama Kürt kitleler arasında karşılığı bulunmayan afaki bir talep mi olduğunu da öğrenmiş olacaktık.

Gülay GÖKTÜRK


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön