Mutlu yıllar Hanzala...

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
.:LaHuTi:.
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:1226
Kayıt:11 Haz 2008 15:08
Ruh Hali:Yorgun
Cinsiyet:Kadın
Burç:Başak
Takım:Fenerbahçe
Mutlu yıllar Hanzala...

Mesaj gönderen .:LaHuTi:. » 03 Oca 2009 15:06

Hanzala’yı tanır mısınız?

1969 doğumlu 10 yaşında Filistinli çıplak ayaklı, yırtık kıyafeti bir çocuk o.

1973’ten beri de yüzünü gören olmadı.

Filistin özgürlüğüne kavuşuncaya kadar da yüzünü bize dönmeyecek.

Hanzala’nın babası Naci Ali, 1938 yılında Hz. İsa’nın köyüne yakın bir köyde doğdu.

15 Mayıs 1948’ de İsrail’in kurulmasıyla da 10 yaşındayken köyünden kovuldu.

Bütün ömrü mülteci kamplarında, ABD korkusuyla yüzlerine bakmayan totaliter Arap rejimlerindeki Filistin gettolarında, ondan bundan merhamet, adalet dileyerek geçti.

Çok çalıştı, Lübnan’daki ölüm tarlalarından kurtuldu, sonunda Londra’daki Arap gazetelerinde işleri çıkan ünlü bir çizer oldu.

Babası Hanzala’yı dünyanın 1968 ile sarsıldığı günlerde dünyaya getirdi.

Bu haylaz çocuğun çizgileri aşan büyük direnişi kısa zamanda onu Ortadoğu’nun yerli “che” figürü yaptı. 1973’te ABD Dışişleri Bakanı Kissinger meşhur çözüm planını açıkladıktan sonra da bu adaletsiz dünyaya kızıp, sırtını döndü.

Hanzala hep 10 yaşında.

Çünkü onun için de hayat tıpkı babası Naci Ali gibi 1948’de durdu.

Filistinliler o güne “Nakbah” diyor. Yani felaket.

Bir gün evlerinde otururlarken tanımadıkları insanlar kapılarını çaldı “2000 yıl önce buralar bizimdi, geri geldik, zaten bakın kutsal kitabımıza göre bu topraklar bizim üzerimize tapulu” dedi ve 2000 yıldır oturdukları topraklarından onları kovdu.

Çorumlu köylülerin binlerce yıl sonra kapısını çalan Hititler tarafından evlerinden kovulması gibiydi.

İstanbul’da evinde otururken bin yıl sonra geri gelen Bizanslılar tarafından sürgüne gönderilmek gibiydi.

Sahiden absürttü, felaketti.

Ama dünya, Yahudilerin başına gelen başka bir büyük felakete sessiz kalmanın mahcubiyetiyle, Yahudilerin neden olduğu bu büyük felakete sesini çıkaramadı, hâlâ da çıkaramıyor.

Filistin sorunu Türkiye’de ise iç politikanın bir parçası oldu hep. Toplum duyarlıydı, ama “Şeriatçı, ilkel, geri Ortadoğu’nun ortasında kalmış terörle başı dertte olan modern, laik iki yalnız devlet: Türkiye ve İsrail” zokasını yutan da çoktu.

İsrailli devlet adamları da Türklerin bu zaafını keşfetti. Ne zaman yine bir suç işleyip, Türkiye’nin suç ortaklığına ihtiyaç duydularsa, halkla ilişkiler için Türkleri bu hassas yerlerinden acımasızca vurdular.

“Atatürk 100 yıl önce dünyanın nereye doğru gittiğini görmeyi başardı ve laikliğin önemini kavrayarak laiklik ilan etti. İsrail’in şu an söylediklerini o 100 yıl önce söyledi. Onun yaptıklarını biz şimdi yapıyoruz” diyen bir Şimon Perez’i duyan Hürriyet sevindirik olmaz, bu sözleri hangi puntoyla, kaç sütuna manşet yapacağını şaşırmaz mı?

İsrail Lübnan’ı yerle bir etmeden birkaç ay önce ender yurtdışı seyahatlerinden birini İsrail’e yapan Ahmet Necdet Sezer’in yüzüne buna benzer sözler söylendiğinde onun da dizlerinin bağı çözülüp “HAMAS’ın Türkiye ziyareti AKP’nin bizimle ilgisi yok” gibi açıklamalar yapmamış mıydı?

Peki, birkaç yaz önce İsrail bu kez Lübnan’da katliam yaparken Vatan gazetesinin attığı “İsrail’e öfke ve kıskançlık” manşetini nasıl unutabiliriz? Aynı günler PKK eylemleri de artınca “İsrail’in acımasızlığı nedeniyle hedef olduğu öfke, yerini yavaş yavaş takdir ve imrenme duygusuna bırakmaya başladı” diye ağzı sulananları, “terörle mücadele” için en acımasız taktikleri İsrail’den alanları unutmak mümkün mü?

Ya Filistin’i savunacağım derken Yahudi düşmanlığının dibine vuranları? Her taşın altında Yahudileri, Siyonistleri arayanları hatta akıl almaz komplo teorileriyle bulup çıkaranları, bazen Hitler’e bile göz kırpanları?

İşte 10 yaşındaki Hanzala 35 yıldır bu adaletsiz ve kötü dünyaya ve bu kötü insanlara poposunu gösteriyor.

Sadece onu evinden kovan İsrail’e değil, onu sokaklarda bırakan totaliter Arap rejimlerine, İsrail’e ses çıkaramayan Batılı demokrasilere, hatta yolsuzluklara batmış FKÖ’ye bile.

Herhalde böylece herkesi kızdırmış olacak ki Hanzala yine 10 yaşındayken, 1987’de babası Naci Ali, Londra’da Filistin Kurtuluş Örgütü üyesi bir genç tarafından öldürüldü. Ama FKÖ cinayeti üstlenmedi ve MOSSAD’ı suçladı. Soruşturmanın derinleştirilmesine İsrail yardımcı olmayınca İngiliz hükümeti Londra’daki MOSSAD ofisini kapattı. Ama cinayet fail-i meçhul kaldı.

Babası öldürüldü ama Hanzala yaşıyor ve hâlâ da 10 yaşında. Yıllar geçiyor büyümüyor Hanzala. Onu evlatlık alan Filistinli yeni annesi tarafından yaşatılıyor.

Babasının ölümünün ardından iyice kızdı bu dünyaya. Öfkesinden yanlış bir şey yapmamak için de ellerini arkaya bağladı. Ancak bir gün barış gelir, Filistin devleti kurulursa yeniden görebileceğiz yüzünü. 2009’da Hanzala yüzünü bize döner mi, bilinmez. Ama bu aralar ağzında İbranice bir çocuk şarkısı var. Yeni yıla girerken siz de Hanzala’ya eşlik edin...

Sonra Ölüm Meleği geldi
Babamın aldığı
Kuzuyu yiyen
Kediyi boğan
Köpeği döven
Sopayı yakan
Ateşi söndüren
Suyu içen
Öküzü kesen
Kasabın aldı canını

Zalimin mazlum ile,
Celladın kurban ile
Dönüp durduğu
Bu dehşet çemberi

Bunca delilik ne kadar daha sürecek böyle?
Bu yıl, benim değişen.
Eskiden uysal bir kuzuydum,
Sonra bir kaplan oldum
Ve vahşi bir kurt.
Güvercindim önceden, bir ceylandım.
Bugünse bilmiyorum ne olduğumu.

Babamız almıştı onu bize
Sadece iki paraya
Kuzucuk! Ah kuzucuk!

Ve her şey yeniden başlıyor işte.



Yıldıray Oğur

Taraf

01.01.2009


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön