Sabiha Hanım ne güzel bombalarınız var

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
SEYDUNA
Yarbay
Yarbay
Mesajlar:2624
Kayıt:10 Şub 2007 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Koç
Takım:Fenerbahçe
Sabiha Hanım ne güzel bombalarınız var

Mesaj gönderen SEYDUNA » 30 Ağu 2008 12:38

Amerikalı pilot Paul Tibbets, uçağını Hiroşima’ya doğru uçururken tarihin gelmiş geçmiş en büyük celladı olacağının farkında mıydı acaba? Benimki de amma da soru; elbette farkındaydı, koskoca bir komutandı ana sınıfı öğrencisi değildi ki.



Tibbets, Hiroşima saatiyle gece 2.45’de, Enola Gay adlı uçağı ile Tinian adasından havalandı. Günün tarihi, 6 Ağustos 1945’di. Uçak, sabahın 8.15’inde şehir semalarına varmıştı bile. İşte tam bu saatte, bizim pilot, o meşhur atom bombasını 9600 metreden aşağıya bırakıverdi ve sonra da hızla çekip gitti. Little Boy adı verilen bomba, hesaplandığı gibi yerden 580 metre yükseklikte patladı. Bir kaç saniye içinde kenti bir alev fırtınası sardı. Bu fırtına önüne gelen herkesi ve her şeyi kavurdu: Okuluna gitmeye hazırlanan bir ilkokul öğrencisini, işbaşı yapan bir temizlik işçisini, yatakta sevişen iki sevgiliyi, ibadethanedeki yaşlı bir erkeği, hastanede ameliyata hazırlanan genç kızı, müşterisinin evinden yeni ayrılan bir hayat kadınını ve daha kimleri… Hâlâ kesin bir rakam yok ama o gün toplam 70 bin insanın yaşamını yitirdiği söyleniyor. Radyasyonun etkileri zamanla artınca ölümler 200 bini buldu.



Pilot Paul Tibbets, bu tarihi katliamdan yıllar yıllar sonra bile, “Allah kahretsin, ben ne yaptım, nasıl kıydım onca insana” demedi. Hatta her defasında hiç pişmanlık duymadığını vurguladı ve “bugün yine aynı görev verilse yine yapardım” dedi. Çünkü ona göre bu iş vatanın selameti için yapılmıştı.



Geride kalan 6 ağustos günü, Hiroşima’ya atılan bombanın 63. yıl dönümüydü. Bu nedenle New York’ta da çeşitli etkinlik düzenlendi. Etkinliklerin amacı, insanlara barışın önemini göstermek, savaşın nasıl bir felaket olduğunu anlatmaya çalışmaktı. Ben bu etkinliklerin hiç birine katılamadım, ancak geçen akşam eve gelince YouTube’dan Hiroşima’yla ilgili pek çok video izledim.



O videoları izlerken aklıma ister istemez Sabiha Gökçen düştü. Atatürk’ün manevi kızı ya da öteki adıyla dişi “Türk Kuşu” Sabiha Gökçen. O’da 1937’lerde tek motorlu tayyaresiyle Dersim semalarında uçmuş ve “haydut” dediği TC vatandaşı Kürtler’in üzerine tepeden bombalar yağdırmıştı.



Bir süre sonra izlediğim vidolardan yorulmuştum, elimdeki bilgisayarı sehpanın üzerine bıraktıktan sonra, recliner koltuğumun üzerinde öylece uykuya dalmışım.



GİZLİ TEŞKİLAT • Rüyamda, Buğday tarlalarının arasından akıp giden bir yolun düzlüğündeyim. Etrafta in cin top oynuyor. Aaa tek motorlu bi tayyare uzaktan bana doğru yaklaşıyor. Tayyareye de bakın siz, alçalıyor galiba, yok düşüyor, hayır göğsünü saçlarıma sürüp tekrar havalanıyor. Belli ki bu kötü kalpli tayyare canımı almaya çalışıyor, Hitchcock’un Gizli Teşkilat filmindeki tayyarenin aynısı bu, bense o filmdeki oyuncu Cary Grant gibiyim, yolun üzerinde zikzak çizerek, bu at sineği gibi peşimden koşturan tayyarenin elinden kurtulmaya çalışıyorum. Tayyare vızıldayarak bir sağımdan uçuyor, bir solumdan uçuyor, bir bakıyorum tepemden geçiyor, Tir tir titriyorum. Besmele çekeyim diyorum (besmele deyince yanlış anlamayın, sadece “devrimciler ölmez” diyecektim) ama sesim çıkmıyor. En sonunda güçlü bir el ensemden tutup beni tayyarenin arkasındaki koltuğa atmasın mı.



Meğer bu güçlü el, tayyareyi kullanan Sabiha Gökçen’e aitmiş. Ben şoktayım. Sabiha Hanım başlıyor, “Hıdırcım, sol gözümü pembe renkli, iri yarı, lezbiyen bir arı ısırdı. Bu nedenle sadece sağ gözümü kullanabiliyorum. Bana yardım etmen lazım; uçağın sol yanından aşağıya bakıp gördüklerini rapor edeceksin. Böylece Dersim’deki haydutları tek tek temizleyeceğiz; her şey vatanın selameti için.” Bense içimden, “Hıdırcım, hayır, bu kadın kendinde değil, yol yakınken kaç kurtul” diyorum. Oradaki bir paraşütü üzerime geçirdiğim gibi hop aşağı atlıyorum.



15 ağustos, öğleden sonra, Uhni köyüne düşüyorum. Yıl 1937. Ortalık çok karışık. 16 ağustos günü, çatışmalardan ve askerlerin saldırılarından etkilenip yerini yurdunu terk etmeye çalışan 500 kişilik çoluklu çocuklu bir köylü grubuna katılıyorum. Bu grup yanlarına koyun sürülerini ve çadırlarını da almış. O an Sabiha Hanım’ın uçak filosu yaklaşıyor. Atılan bombalar herkesi yere yıkıyor. Hâlâ ayakta kalanların üzerine ise yine uçaklardan, makineli tüfekle ateş ediliyor. Benim iki kolum birden kopuyor, yanıyorum sanki, Sarp yamaçlardan koşarak uçakları yakalamaya çalışıyorum. Delirmiş olmalıyım. Gökyüzü mavi, yeryüzü kırmızı. Haykırıyorum: “Sabiha Hanım ne güzel bombalarınız var, ne güzel bombalarınız var, ne güzel bombalarınız var.”



Derken bu tozlu dumanlı kan kırmızısı rüyadan nihayet uyanıyorum. Hızır sana şükürler olsun.



Bir rüyamı düşünüyorum bir de bugünün gerçeklerini düşünüyorum. Kürtler hâlâ bombalanıyor. Söz gelimi Ahmedinecad’ın gaz cumhuriyeti İran’a ait uçaklar, kendi sınırları içinde bulunan Kürt eyaletleri üzerine bomba yağdırıyor, sınırı geçiyor Irak’taki Kürtler’i bombalıyorlar. Bu bombalar köylerde yaşayan yoksul Kürt sivillerin yaşamını altüst ediyor.



Dünyada bombalar sadece Kürtler’in üzerine düşmüyor, Iraklılar’ın üzerine bombaların nasıl yağdığını hepimiz naklen izlemiştik. Yakın zaman önce İsrail, Lübnan’a yağdırdı, 2. Dünya Savaşı’nda Almanlar’ın başına yağdı, Vietnam savaşında Vietnamlılar’ın tepesine yağdı.



Özellikle içinde bulunduğumuz yüzyılda bir ülkenin işini bitirmek istiyorsanız önce havadan stratejik şehirlerin üzerine bombalar yağdırır, hayati felç eder, sonra da o kente kara harekâtı düzenlersiniz.



İLK HAVA SALDIRISI OSMANLI ORDUSU’NA YAPILDI • Askerî uçağın havadan bir saldırı cihazı olarak kullanılması 1. Dünya Savaşı’na kadar gidiyor. Tarihte ilk hava saldırısının 1911 yılında İtalyanlar tarafından yapıldığı iddia ediliyor. Üstelik bu saldırı Trablusgarp savaşı sırasında yapılmış, dört bombacık 1 kasım tarihinde Libya’daki Osmanlı birliklerinin üzerine bırakılmış.



ATEŞ UÇURTMALARI • Aslında hava harekâtlarının geçmişi, biraz daha çeşitlendirirsek görürüz ki çok daha öncelere uzanıyor; örneğin uçurtmalar, uçaklardan önce askerî amaçla kullanılan ilk hava araçlarıydı. Ama bunlar bombalamak için değil, düşman mevzilerini gözetlemek ya da düşmanı şaşırtmak için kullanılıyordu. Kim Yu-Sin adlı Koreli general 637 yılında isyancıları bastırmak için uçurtmalarla havaya ateş topları kaldırtmıştı. Yine 1592-98 deki Japon işgali sırasında bir başka Koreli kumandan, 300’e yakın uçurtmayı birlikler arasındaki haberleşmeyi sağlamak ve direktiflerini bildirmek



Köroğlu’nun deyişini günümüze uyarlarsak diyebiliriz ki “Uçak icad olundu mertlik bozuldu”.







***



KÜLDEN EVLER • “Yan Dersim Yan” başlıklı yazımın ardından, yazar Cemal Taş, Külden Evler adlı kitabını incelik göstererek adresime gönderdi. Cemal Taş’ın bu muhteşem çalışmasında Dersim’deki köy yakmalarla ilgili belgeler, tanıklıklar ve gazete haberleri bir araya getirilmiş.



Kitapta dönemin Köln Belediye Meclis üyesi olan Şengül Şenol’un da tanıklığına yer verilmiş, şöyle anlatıyor yaşadıklarını Şenol: “O günleri hatırlamak için hafıza zorlanıyor. Hatırladıklarını bile unutmak istiyor. Çünkü acı veren her şeyi hafıza unutmak istiyor. 94’ün sonbaharında ne olmuştu? Dersim’de o dönem süren çatışmalarda kimin aklına “iyi bir fikir” diye gelmişse, birçok köy güneyden kuzeye ateşe verilmişti. Dersim köylerinin yüzde sekseni böyle yok olmuştu. İnsanlar kendi topraklarında mülteci durumuna düşmüş, Ovacık ve Hozat barakalarında yıllarca hayat tüketmişlerdi. Sağlıksız koşullar nedeniyle ölenler oldu. En çok da çocuk ve yaşlıların sağlıkları bozuldu. Hâlâ oralarda hayatını devam ettirmeye çalışan insanlar var. Diğer ilçelerde de durum farklı değildi. On yıl önce nüfusu 170 bin olan Dersim, bugün nüfusunun yarısını kaybetmiş durumda.”



Bir belge çalışması olmasına rağmen, insanın yüreğini dağlayan bu kitabı herkese öneriyorum. Eğer kitapçılarda bulamazsanız yayınevi ile telefon yoluyla irtibata geçip bilgi alabilirsiniz.
Resim


jana jiyan
Başçavuş
Başçavuş
Mesajlar:118
Kayıt:10 Eyl 2007 15:13
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Takım:Beşiktaş

Re: Sabiha Hanım ne güzel bombalarınız var

Mesaj gönderen jana jiyan » 30 Ağu 2008 15:19

güzel bir paylaşım olmuş seyduna eline sağlık
SEYDUNA
Yarbay
Yarbay
Mesajlar:2624
Kayıt:10 Şub 2007 23:46
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Koç
Takım:Fenerbahçe

Re: Sabiha Hanım ne güzel bombalarınız var

Mesaj gönderen SEYDUNA » 31 Ağu 2008 13:32

öyle olmuş aslında bu yazıya 24 ağustosta ben izmire gelirkene elimde bulunan posta gazetesini tarafla zorla değiştirmemle elime geçti bana posta gazetesibni verdiler bende illa taraf olsun dedim neyse ben tarafı aldım elime urfaya kadar okudum bana göre o günün en güzel köşe yazısı bu geldi gerçekten okunmaya değer bir yazı
aslında uzak olduğumuz bir konu değil gerçek ve gizlenen bir ayıp
bu mevzuyu bugüne kadar hiç bir yayın organında bulamadım yani rastlamadım
öğrenmem iyi oldu
Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön