Genelkurmay arşivine göre Kubilay'ın katilleri esrarkeş

Düşüncelerinizi Özgür Bırakın
Piremerd
Üstteğmen
Üstteğmen
Mesajlar:413
Kayıt:07 Kas 2006 13:36
Genelkurmay arşivine göre Kubilay'ın katilleri esrarkeş

Mesaj gönderen Piremerd » 24 Ara 2006 11:42

'İrticaî kalkışma' şeklinde sunulan Menemen Olayı ile ilgili önemli belgelere ulaşıldı. Genelkurmay ve Emniyet arşivi, Kubilay'ı katledenlerin esrarkeş olduğunu ortaya koyuyor. Genelkurmay, ayrıca dönemin yerel idarecilerini, haberdar olmasına rağ-men olaylara seyirci kalmakla suçluyor.
Resim

Tarihe 'Menemen Olayı' olarak geçen Asteğmen Kubilay'ın katledilmesinin üzerinden 76 yıl geçti. Ancak 'irticaî kalkışma' olarak sunulan hadiseyle ilgili şüpheler zihinlerden hiç çıkmadı. Gerek Mehdiliğini ilan edip topladığı bir avuç müridini esrar içirerek kendisine bağlayan Derviş Mehmet'in kimliği, gerekse resmî makamların olay sırasındaki ihmalleri, resmî teze karşı çıkan araştırmacıların "komplo" iddiasına yol açtı. Bu tartışma her 23 Aralık'ta yeniden gündeme gelirken, Zaman olayın perde arkasıyla ilgili önemli bir belgeye ulaştı.

Resim

O dönemde Büyük Erkan-ı Harbiye Riyaseti olarak adlandırılan Genelkurmay Başkanlığı'na ait 26 Aralık 1930 tarihli bir belge, hükümet yetkililerinin ihmallerine dikkat çekiyor. Genelkurmay tarafından Menemen'e gönderilen 1. Kolordu Komutanı Vekili Muğlalı Mustafa Paşa (Mustafa Muğlalı) hadiseden üç gün sonra Ankara'ya ilettiği raporda Derviş Mehmet'in şüpheli hareketlerinin yetkili mercilerce bilindiğine işaret ediyor. Buna rağmen gerekli takibatın yapılmadığı; uzaktan seyirci kalınarak adeta "olay çıkmasına göz yumulduğu" ima ediliyor. Emniyet arşivlerindeki bir belgede ise Derviş Mehmet'in etrafındaki insanları esrara alıştırıp, istediğini yaptırdığı belirtiliyor. Dokuz maddeden oluşan dört sayfalık Genelkurmay raporunda da kendisini 'Mehdi' ilan eden Derviş Mehmet'in Manisa'da bir esrarkeş kahvesini mekan edindiği ve çevresindeki insanlarla uzun süre şüphe uyandıracak fiiller içinde bulunduğu kaydediliyor. Derviş Mehmet'in bu şüpheli halinin bilinmesine rağmen ortadan kaybolduğuna dikkat çekilen raporda, "Kayboluşları Manisa hükümetine bildirilmesine rağmen, Menemen'e gelene kadar 15 gün boyunca gezdikleri civar köylerde ahaliye telkinatta bulunmalarına rağmen bundan haberdar olunmaması ve hükümet konağı önüne gelene kadar Menemen hükümetinin bundan hiçbir suretle malumat almaması" eleştiriliyor.
Genelkurmay raporunda Menemen kaymakamı ve ilçe jandarma komutanı hakkında da ağır suçlamalar var. Kaymakamın hükümet konağına çok sonradan geldiği ve olan bitene uzaktan seyirci kaldığı kaydedilirken, jandarma kumandanı için, "Hükümet konağı içerisine dört neferiyle birlikte girerek kadın gibi saklandı." ifadeleri kullanılıyor.

"Büyük Erkan-ı Harbiye Riyaseti'nin 26/12/1930 tarihli ve 6747 No'lu tezkeresinin suretidir" üst başlığı bulunan dokuz maddelik raporun 6. maddesinden bazı satırbaşları şöyle: "Şu mes'elede çok şayan-ı dikkat ve mühim gördüğüm noktalar Manisa'da ilk önayak olarak ortaya atılan bu şerirlerin Manisa'da iken bir esrarkeş kahvesinde daimi surette içtima ederek orasını tekke haline getirdikleri ve son zamanlarda hepsinin sakal bırakmak suretiyle bütün bütün calib-i şüphe vaziyet aldıkları ve bu hal Manisa zabıtasınca da malum olduğu halde Manisa'dan birdenbire gaybiyetleri ve hatta bu gaybiyetlerin aileleri tarafından hükümete malumat verilmesi üzerine Manisa hükümetinin bunlar için hiçbir teşebbüste bulunmaması ve civar kazaların nazar-ı dikkatleri celbedilmemesi gerek Manisa'da gerekse haricinde teşkilatların olup olmadığı hakkında tahkikat ve tetkikat yapılmayarak işin tesadüfe bırakılması Manisa'dan ayrıldıktan sonra Paşaköy, Yağcılar, Bozalan, Çukurköy ve civarlarında on beş gün dolaşarak ahaliye birtakım telkinatta bulunmalarından hiç kimsenin haberdar olmaması 23/12/1930 günü sabah namazına doğru musellahan ve birlikte sabah namazını kılarak ve camiden ellerine bir de bayrak alarak yine ahali ile camiden çıkışlarından ve sabahleyin hükümet konağı önüne kadar gelişlerinden Menemen hükümetinin hiçbir suretle malumat almaması..." Aynı maddenin sonunda kaymakamlık ve jandarma komutanının tavrı da şu sözlerle eleştiriliyor: "Menemen kaymakamı beyin, hükümet konağı cihet-i askeriye tarafından işgal edildikten sonra ancak hükümete gelmesi ve bu zamana kadar adeta seyirci vaziyetinde kalması ve bir silah arkadaşı koyun gibi karşısında boğazlanırken Menemen jandarma kumandanının dört neferi ile hükümet konağı içerisine girerek kadın gibi saklanması..."

Raporun 7. maddesinde ise Kubilay'ın askerlerinin neden cephanesiz olduğu sorgulanıyor: "Sevk u idare hatalarına alaydan telefonla kuvvet talep eden jandarma kumandanı şu kuvvetin ne için ne maksatla ve ne gibi bir vaziyet karşısında talep edildiği hakkında alayı tenvir etmemiştir. Jandarma kumandanının noksan olarak verdiği bu malumat alayca gönderilen ilk bölüğün cephanesiz olarak yola çıkarılması kuvvetlerin vaziyeti hakim olmasına sebep olmuştur."

Emniyet raporu: Esrarlı sigarayla tasarrufunu artırıyormuş

Kubilay'ı öldüren Derviş Mehmet'in çevresindeki insanları esrarla etki altına aldığına ilişkin bir başka resmî bilgi de Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında yer alıyor. Dönemin İçişleri Bakanlığı'na 25 Aralık 1930'da "Vali Kazım" imzasıyla gönderilen 7 maddelik raporun 4. maddesinde şunlar yazılı: "Bunların hepsinde esrar ve esrarlı sigara olup, Derviş Mehmet bunları Manisa'da alıştırmış ve bununla da tasarrufunu artırıyormuş."



--------------------------------------------------------------------------------

23 Aralık 1930'da Menemen'de neler yaşandı?

Mustafa Fehmi Kubilay, Giritli Hüseyin ve Zeynep çiftinin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1906 doğumlu Kubilay'ın asıl mesleği öğretmenlikti. 23 Aralık 1930'da İzmir'in Menemen ilçesinde meydana gelen olay sırasında askerlik görevini yapıyordu. 'Mehdi" olduğunu iddia eden Giritli Mehmet (Derviş Mehmet) 7 Aralık'ta, 6 müridiyle Manisa'dan yola çıkarak, civardaki Paşa köyünde yaptıkları hazırlık ve propagandalardan sonra 23 Aralık sabahı, gün doğarken tekbirlerle Menemen'e girdi. Belediye meydanında çevresine topladığı yaklaşık yüz kişiyle hükümet karşıtı sloganlar atmaya başladı. Silahlı olan asiler bir müfrezenin başında olaya müdahale eden Asteğmen Kubilay'ı, hemen ardından da Hasan ve Şevki adındaki iki mahalle bekçisini öldürdü. Olay, arkadan yetişen askerî birlikler tarafından şiddetle bastırılırken, Derviş Mehmet ve iki müridi öldürüldü. 31 Aralık 1930'da toplanan bakanlar kurulu, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir merkez ilçelerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan edilmesine karar verdi. Sıkıyönetim komutanlığına 2. Ordu Kumandanı Fahrettin Paşa (Altay), Divan-ı Harp Reisliği'ne 1. Kolordu Komutan Vekili Muğlalı Mustafa Paşa atandı. Olay 1 Ocak 1931'de Denizli Milletvekili Mazhar Müfit (Kansu) ve arkadaşlarınca verilen soru önergesiyle TBMM gündemine getirildi. Soru önergesini Başbakan İsmet Paşa (İnönü) cevaplandırdı. Daha sonra sıkıyönetim ilanına ilişkin önerge tartışıldı ve oybirliğiyle kabul edildi.


Kaynak: Zaman Gazetesi


SEYYİT
Çavuş
Çavuş
Mesajlar:67
Kayıt:16 Eki 2006 08:43

Mesaj gönderen SEYYİT » 26 Ara 2006 10:42

yakın tarihte cerayan eden bir çok olayın tarih kitaplarında yansıtıldığı
gibi olmadığının en güzel kanıtlarından birisi.
bunları araştıran ve kamuoyunun aydınlanmasını sağlayanları kutluyorum.
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray

Mesaj gönderen Siyabend » 15 Oca 2007 17:17

Bu tür vakalarda gerçeklerin olduğu gibi açıklanması Türkiye gibi bir devletin yapısına uymuyor.Yani her şeyyin şeffaf olması bir nevi kayıp olarak görülüyor ve olayların üstü ne kadar örtülü ise devlet o kadar başarılıymış gibi gösteriliyor!
Bütün bunların temelinde milli menfaat olgusu etkilidir ama hep belli çevrelerin tanımıyla oluşturulan bu milli menfaat kavramında bir yanlışlık olabileceğini dile getirmek gibi bir misyon ortada yok.
Tamamen hissi duygularla davranılıp en ufak bir olayda bile kendimizce milli menfaat yaratıp bazen kanunları da görmezden gelip öyle davranıyoruz.
Halbuki biraz aceleci davranmayp mantıklı bir yol bulmak için bencilliği bir tarafa bırakıp fikir alışverişinde bulsak,sonuç istediğimizden de daha güzel olabilir.
Biz o mantıklı yolu bulmaya çalışmalıyız...
alp_urungu

Mesaj gönderen alp_urungu » 25 Oca 2007 16:06

torunu da bugün meclis başkanı
alp_urungu

Mesaj gönderen alp_urungu » 25 Oca 2007 16:19

BÜLENT ARINÇ BUGÜN TARİHİ BİR SÖZ SÖYLEDİ :"Adım farklı olsa heykelim dikilirdi"
BÜLENT ARINÇ'IN KİM OLDUĞUNU KISACA AÇIKLIYORUZ : TARİH : 23 ARALIK 1930 , YER: MENEMEN, İZMİR.
KUBİLAY'IN BAŞI, GİRİT'TEKİ KAMPLARDA İNGİLİZ VE YUNAN SUBAY-LARI TARAFINDAN EĞİTİLEN BEDRANİ TARİKATININ BAŞI OLAN HAÇLI KÖPEĞİ BİR MÜRTECİ OLAN DERVİŞ MEHMET TARAFINDAN KÖR BİR BIÇAKLA KESİLİYOR.
BU HAÇLI ŞEYH, MANİSA'YI YUNANA SATAN VE 9 EYLÜL 1922 SABAHI YUNANISTANA KAÇAN MANISA VALİSİ HÜSNÜ EFENDİNİN (Kİ SONRA HÜSNÜ YADİS İSMİNİ ALMIŞTIR) KUZENİ.
BU ŞAHISLARIN BÜLENT ARINÇ İLE İLİŞKİSİ Mİ NE? ÇOK KÜÇÜK BİR DETAY: DERVİŞ MEHMET, BÜLENT ARINÇ'IN ÖZ MÜ ÖZ DEDESİ .
DİLEYEN HAFTANIN KİTAPLARI BÖLÜMÜNDE BİRİNCİ SIRADAKİ KİTAP OLAN"HÜSNÜ YADİS HORTLADI" YI OKUSUN. BELGELERİ ORADA. NEDİM ÇAKMAK'IN 6000 SAYFALIK ARAŞTIRMASININ SONUCUDUR.
BU ÜLKE BÖYLE İLGİNÇ BİR ÜLKE. BİR TARAFTA CUMHURİYET ŞEHİTLERİ ANMA HAFTASINI YAPIYORUZ, BİR YANDAN ŞEHİTLERİMİZİ KATLEDEN ADAMLARIN TORUNLARINI EN YUKARIYA TAŞIYORUZ
BÜLENT ARINÇ TEK DEĞİLDİR. O KATLİAMI YAPAN VE SONRA ASILAN 187 HAİNİN TORUNLARININ TAMAMI BUGÜN EKONOMİ, İŞ DÜNYASI VE SİYASETİN EN ÜST MERTEBELERİNDE OTURUYORLAR.
SELAM SANA TÜRK EVLADI !AKLINI BAŞINA AL, SEÇTİKLERİNİN KİM OLDUĞUNU İYİ TANI . BU ÜLKEYİ PARAMPARÇA ETMEK İSTEYENLERİN KUTSAL İTTİFAKINI GÖR ARTIK !
ANTER
Üstteğmen
Üstteğmen
Mesajlar:283
Kayıt:18 Oca 2007 15:31

Mesaj gönderen ANTER » 25 Oca 2007 20:33

Kim olursa olsun bir insanın dedesi veya babası bir suç işlemişse,
o kişiye ya da o aileye sonsuza kadar ceza verilemez.
Böyle bir mantık olamaz!
Kimse melek değildir!
AKP içinde çokı farklı bir düşüncede olan biri varsa kesinlikle
o kişi Bülent Arınç'tır!
AKP'yi frenleyecek olgunluktadır.
Bu sebeple Cumhurbaşkanı olması muhtemeldir!
dr_emre21
Yüzbaşı
Yüzbaşı
Mesajlar:536
Kayıt:29 Eki 2006 19:20
Ruh Hali:Mutlu
Takım:Galatasaray

Mesaj gönderen dr_emre21 » 26 Oca 2007 01:46

bu mantıkla gidersek korkarımki başımıza seçecek kimseyi bulamayadabiliriz.başa biz geçelim diycem de dedemin neler yaptığını bilmiyorumki veya dedemin dedesinin...
selam sana türk evladı!başı boş kaldın şimdi gördünmü!!!
Aristo
Onbaşı
Onbaşı
Mesajlar:46
Kayıt:09 Ara 2006 19:41
Ruh Hali:Mutlu
Takım:Galatasaray

Mesaj gönderen Aristo » 26 Oca 2007 11:18

dr_emre21 yazdı:bu mantıkla gidersek korkarımki başımıza seçecek kimseyi bulamayadabiliriz.başa biz geçelim diycem de dedemin neler yaptığını bilmiyorumki veya dedemin dedesinin...
selam sana türk evladı!başı boş kaldın şimdi gördünmü!!!
++++
SEYYİT
Çavuş
Çavuş
Mesajlar:67
Kayıt:16 Eki 2006 08:43

Mesaj gönderen SEYYİT » 26 Oca 2007 17:30

Bülent arınç hakkındaki iddialar tamamen uydurmadır.
Dedesi hakındaki arkadaşın iddiası tamamen hayal ürünüdür..
Bülent ARINÇ bu milletin gönlünde taht kurmuş bir kişi...
miletin sevgisini kazanmış birine bu iftiralar tamamen haksız saldırılardır...
Çoğu çevrelerin karalamalarına rağmen BÜLENT ARINÇ herkesten daha vatan sever daha dürüst bir politikacı...
ve inşaallah yeni cumhur başkanı da kendisi olacak..
çünkü bu makamı çoktan hakkettiğini düşünüyorumm..
alp_urungu

Mesaj gönderen alp_urungu » 27 Oca 2007 13:27

niye yazar hakında dava açmıyor onu sorabilirmiyim başka bir şeyde hemen dava açıyorlarda bu konuda niye açmıyorlar


sizlerin beni anlayabilmeniz için benim gibi düşünmek ve o duyguyu içinizde hisetmelisiniz

alın size bir şey daha söylüyeyim tayip efe 1989 dokuzdan beri siyasettin içinde on sekiz ve yirmi yıl olacak bizler onu tartışıyoruz yetmiş milyonluk TÜRKİYE CUMHURİYETTİ İÇİNDE yokmu başka insan yok mu o makama layık kişiler peşin söyliyeyim milyonlarca ama birileri bize onu gösterip bizim altımızı oyuyorlar ben bıktım tayip efe yok cumhur başkanı olacaktı olmayacaktı bunlardan yeter yeter bin kere Yeter
hepbir ağızdan hepimiz ermeniyiz diye bağıranlara ve onun borazanlığını yapanlara şunu söylüyorum

BEN BİR TÜRKÜM DİNİM CİNSİM ULUDUR
Cevapla

“Özgür Düşünce & Felsefe” sayfasına dön