Vesveseli adam zanneder ki; kalbi bozulmuş, Rabbine edepsizlik ediyor. Ben iyi bir kul değilim der ve heyecanlanmaya hatta korkmaya başlar. Eyvah! Der. Ümitsizliğe düşer ve bu sıkıntılardan kurtulmak için tek çareyi huzurdan kaçmakta bulur. İbadeti terk eder. Vesvesenin mahiyetini bilmemesi ve şeytandan olduğunu fark edememesi onun boşluğa sürüklenmesine ve tedavisi olmayan müzmin hastalığa tutulan bir hasta gibi ümitsizliğe sürüklenmesine sebep olur.
*Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) buyudrular ki; Âdemoğlunda bir şeytanın lümmesi vardır, bir de meleğin lümmesi vardır. Şeytanın lümmesi şerre (küfür, günah ve zulme) teşvik etmek ve hakkı yalanlamaktır; meleğin lümmesi ise iyiliği ilham etmek ve hakkı tasdik etmektir. Bunu her kim vicdanında hissederse Allah’tan olduğunu bilsin ve Allah’a hamdetsin. Öbürünü hisseden de şeytandan Allah’a sığınsın.
Lügat mânâsı olarak şüphe, tereddüt ve kuruntu demek olan vesvese ıstılâhî olarak nefsin ve şeytanın kalbe koyduğu hayırsız, alçak hatıra ve dağdağaya denmektedir.
Eğer mahiyeti bilinirse insanı teyakkuza, uyanıklığa ve araştırmaya sevk eden vesvese hastalığından zarar görmemek için temelde bilmemiz gereken kaideleri sıralayıp daha sonra müşahhas misallere geçelim:
1 -“Vesvese musibete benzer, ehemmiyet verdikçe şişer. Ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür, küçük görsen küçülür.”
2 -Vesveseden korkmamalı. Korktukça ağırlaşır, hasta eder; korkulmazsa zarar vermez, hafif olur, gizli kalır.
3 -Vesveseyi dâvet eden cehalettir, uzaklaştıran ilimdir. Vesvesenin mahiyeti bilinse, tanınsa gider; mahiyeti bilinmezse yerleşir, müzminleşir.
4 -Vesvesenin zararı ondan zarar geldiğini zannetmektir.
5 -Nasıl ki, aynadaki yılan ısırmaz, necâset zarar vermez; aynen öyle de hayâl aynasından geçen nâhoş suretler de kalpten çıkan pak ve temiz mânâlara zarar veremez.
ŞEYTAN EVVELÂ ŞÜPHEYİ KALBE ATAR; “EYVAH!” DEDİRTİR
Bu beş temel kaideyi zikrettikten sonra şimdi vesvesenin çeşitlerini incelemeye başlayalım:
“Şeytan evvelâ şüpheyi kalbe atar. Eğer kalp kabul etmezse şüpheden şetme döner. Hayale karşı şetme benzer bazı pis hâtıraları ve münâfi-i edep çirkin halleri tasvir eder. Kalbe “Eyvah!” dedirtir. Ye’se düşürtür. Vesveseli adam zanneder ki, kalbi Rabbine karşı sûi edepte bulunuyor. Müdhiş bir halecan ve heyecan hisseder. Bundan kurtulmak için huzurdan kaçar ve gaflete dalmak ister.”
Şeytan önce şüpheyi kalbe atar ve kalbin kabul etmesini yaralanmasını ister. İmanın merkezi olan kalbin bu vesveseyi kabul etmesi şeytanın gâlip olması demektir. Ancak kalp şüpheyi kabul etmez de reddederse şüphe “Kötü söz, edebe muhalif hâl gibi manalara gelen şetme döner. Ve hayal aynasında bazı pis ve edebe muhalif halleri tasvir eder, dokur. Bu durumda vesveseli adam zanneder ki; kalbi bozulmuş, Rabbine edepsizlik ediyor. Ben iyi bir kul değilim der ve heyecanlanmaya hatta korkmaya başlar. Eyvah! Der. Ümitsizliğe düşer ve bu sıkıntılardan kurtulmak için tek çareyi huzurdan kaçmakta bulur. İbadeti terkeder. Vesvesenin mahiyetini bilmemesi ve şeytandan olduğunu fark edememesi onun boşluğa sürüklenmesine ve tedavisi olmayan müzmin hastalığa tutulan bir hasta gibi ümitsizliğe sürüklenmesine sebep olur. Peki insanı bu dehşetli sıkıntıya düşüren vesvesenin çaresi ve ilacı nedir? Şimdi de bunu izah edelim:
HAYÂL ETMEK HÜKÜM VERMEK DEMEK DEĞİLDİR
“Bak, ey biçare vesveseli adam! Telaş etme, çünkü senin hatırına gelen şetim değil, tahayyüldür. Tahayyülü küfür küfür olmadığı gibi, tahayyül-ü şetim dahi şetim değildir. Zira mantıkça tahayyül hüküm değildir. Şetim ise hükümdür.”
İlk olarak bilinmesi gereken kaide şu: Vesveseli şahıslar kesinlikle telaş etmemeli. Çünkü “ hayâl etmek hüküm vermek demek değildir .” İnsanın küfür hallerini hayâl etmesi onu küfre götürmez. Edebe muhalif bir hali veya sözü düşünmesi ve hayal etmesi de onu edepsiz yapmaz. Ne zamanki küfrü aklen ve kalben kabul etti yani hüküm verdi; işte o zaman küfre girer. Veyahut edepsizlik hüküm verilerek yani aklen ve kalben arzu edilerek yapılırsa edepsizlik olur. Oysa vesveseye sebebiyet veren hayaller hüküm değildir. Bunun için kul bu halden mesul olmaz. Korkması ve telaş etmesi için bir sebep yoktur.
KALP SIKINTI DUYUYOR; ÖYLE İSE O SÖZLER KALBİN SÖZLERİ DEĞİL
“Hem bununla beraber o sözler senin kalbinin sözleri değil. Çünkü senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir. Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytânîden geliyor. Vesvesenin zararı tevehhüm-ü zaradır. Yani onu zararlı tevehhüm edip kalben mutazarrır olmaktır. Çünkü hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm eder. Hem şeytanın işini kendi kalbine mâl eder; onun sözünü ondan zanneder. Zarar anlar ve zarara düşer. Zaten şeytanın da istediği budur.”
Kalbe gelen çirkin sözlerin ve edebe muhalif hatıraların kalpten gelmediğine en büyük delil kalbin bu tür çirkin söz ve hatıralardan sıkılması, daralması ve rahatsız olmasıdır. Bu durumda kalbin evhama düşmesi evham ve kuruntudan başka bir şey değildir.
Peki kalpten gelmeyen bu çirkin ve edebe muhalif söz ve hatıralar nereden gelmektedir? Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.)’in heber verdiği üzere şeytanın insan kalbinde vesveselerini telkin ettiği bir lümmesi vardır. Melek ilhamının olduğu lümmeye yakın olan lümme-i şeytaniyeden gelen çirkin sözler ve pis hatıralar kulu yanıltır. Ve vesveseli adam şeytanın sözlerini kendi kalbinin sözleri olduğunu zanneder. Abdullah bin Mesud (r.a.)’ın rivayet ettiği mesele ile ilgili hadis-i şerif şu şekildedir:
“ Âdemoğlunda bir şeytanın lümmesi vardır, bir de meleğin lümmesi vardır. Şeytanın lümmesi şerre (küfür, günah ve zulme) teşvik etmek ve hakkı yalanlamaktır; meleğin lümmesi ise iyiliği ilham etmek ve hakkı tasdik etmektir. Bunu her kim vicdanında hissederse Allah’tan olduğunu bilsin ve Allah’a hamdetsin. Öbürünü hisseden de şeytandan Allah’a sığınsın .”
İşte insan bu iki farklı lümmeden gelen telkinleri birbirine karıştırdığı takdirde şeytanın oyununa gelmiş olur. Ve şeytanın sözlerini kalbine mâl eder.
Vesveseden zarar görmemek için onun mahiyeti bilinmeli ve hadis-i şerifde belirtildiği üzere hemen Allah’a sığınılmalıdır. “ Ey Rabbim, ben şeytanların sarsmalarından sana sığınırım. Ve onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım .”
- Forum ana sayfa GENEL Hayat Bilgisi İslam ve İnsan
- Ara
-
- Zaman: 21 May 2024 19:58
- Tüm zamanlar UTC+03:00
Vesvese
Dinimiz hakkında hertürlü bilgi
Mesaj gönderen Newroz » 10 Kas 2009 15:23
- Share on Facebook
- Share on Twitter
- Share on Digg
- Share on Reddit
- Share on Delicious
- Share on VK
- Share on Tumblr
- Share on Google+
Cevapla
2 mesaj
•1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
“İslam ve İnsan” sayfasına dön
Geçiş yap
- GENEL
- ↳ Güncel Konular
- ↳ Özgür Düşünce & Felsefe
- ↳ Felsefi Görüşler
- ↳ Filozoflar
- ↳ Gündem & Haberler
- ↳ Serbest Kürsü
- ↳ Köşe Yazıları
- ↳ Röportajlar
- ↳ Bilim ve Teknoloji
- ↳ Maden ve Elementler
- ↳ Araştırma Sonuçları
- ↳ Uzay Araştırmaları
- ↳ İcatlar ve Keşifler
- ↳ Kuram ve Teoriler
- ↳ Evren ve Dünya
- ↳ Bilim Adamları
- ↳ Genetik
- ↳ Doğa
- ↳ Bilelim-Öğrenelim
- ↳ Garip Mevzular
- ↳ Kültür Sanat
- ↳ Edebiyat
- ↳ Şair ve Yazarlar
- ↳ Akımlar
- ↳ Hikayeler
- ↳ Kitaplık
- ↳ Şiir Bahçesi
- ↳ Manidar Sözler
- ↳ Sinema-Tv-Dizi
- ↳ Biyografi
- ↳ Şarkı Sözleri
- ↳ Hayat Bilgisi
- ↳ Beden Dili
- ↳ Fizyognomi
- ↳ Feng Shui
- ↳ Evde Feng Shui
- ↳ Pusula Ekolü
- ↳ Form Ekolü
- ↳ Tablolar
- ↳ Psikoloji
- ↳ Hafıza Geliştirme
- ↳ Kavramlar
- ↳ Modeller
- ↳ Psikolojik Sorunlar
- ↳ Renklerin Etkileri
- ↳ Teoriler
- ↳ Yaklaşımlar
- ↳ Ufoloji
- ↳ İsimler
- ↳ Erkek İsimleri
- ↳ Kız İsimleri
- ↳ Tarih
- ↳ Tarihte Bugün
- ↳ Ocak
- ↳ Şubat
- ↳ Mart
- ↳ Nisan
- ↳ Mayıs
- ↳ Haziran
- ↳ Temmuz
- ↳ Ağustos
- ↳ Eylül
- ↳ Ekim
- ↳ Kasım
- ↳ Aralık
- ↳ Tarihteki İlginç Olaylar
- ↳ Tarihe Geçen Kadınlar
- ↳ Tarihi Gizemler
- ↳ Tarihi Eserler
- ↳ Ülkeler Tarihi
- ↳ Suikastler Tarihi
- ↳ Dünya Tarihinde İlkler
- ↳ Video & Resim
- ↳ İslam ve İnsan
- ↳ Video
- ↳ Yaşam
- ↳ Anketler & Testler
- ↳ Fotoğraf Galerisi
- ↳ Hayvanlar Alemi
- ↳ Resim Galerisi
- ↳ Sağlıklı Yaşam
- ↳ Tıp Sözlüğü
- ↳ Yemek Odası
- ↳ Dünya Mutfakları
- ↳ Osmanlı Saray Mutfağı
- ↳ Amerikan Mutfağı
- ↳ Arjantin Mutfağı
- ↳ Venezuela Mutfağı
- ↳ Meksika Mutfağı
- ↳ Brezilya Mutfağı
- ↳ Afrika Mutfağı
- ↳ Tunus Mutfağı
- ↳ Mısır Mutfağı
- ↳ Fas Mutfağı
- ↳ Güney Afrika Mutfağı
- ↳ Cezayir Mutfağı
- ↳ Avrupa Mutfağı
- ↳ Fransız Mutfağı
- ↳ Yunan Mutfağı
- ↳ Rus Mutfağı
- ↳ Polonya Mutfağı
- ↳ İtalyan Mutfağı
- ↳ Avusturya Mutfağı
- ↳ İspanyol Mutfağı
- ↳ İsveç Mutfağı
- ↳ Hırvat Mutfağı
- ↳ Macar Mutfağı
- ↳ Asya Mutfağı
- ↳ Pakistan Mutfağı
- ↳ Hint Mutfağı
- ↳ Kuveyt Mutfağı
- ↳ Kore Mutfağı
- ↳ İsrail Mutfağı
- ↳ Filipin Mutfağı
- ↳ Afgan Mutfağı
- ↳ Endonezya Mutfağı
- ↳ Çin Mutfağı
- ↳ Tai (Tayland) Mutfağı
- ↳ Japon Mutfağı
- ↳ Türkmen Mutfağı
- ↳ Lübnan Mutfağı
- ↳ Kürt Mutfağı
- ↳ Spor Meydanı
- ↳ Aşk u Meşk
- ↳ Erkekler & Kadınlar
- ↳ Butik Oteller Rehberi
- ↳ Boutique & Small Hotels
- ↳ Spa Hotels
- ↳ Astroloji
- ↳ Burçlar Arası Uyum
- ↳ Türkiye Otelleri
- LIFE
- ↳ Kaynaşma Mekanı
- ↳ Forum Oyunları
- ↳ Tuğçe Baran Düşmanları
- ↳ Muhabbet & Tanışma Faslı
- ↳ Komedi Bölgesi
- ↳ Kaçıkların Mekanı
- ↳ Komik Resimler
- ↳ Flash Oyunlar
- ↳ Animasyonlar
- ↳ Karikatür
- ↳ Video
- ↳ Komik Videolar
- ↳ İlginç Videolar
- ↳ Spor Videoları
- ↳ Seyahat Videoları
- ↳ Medical Videos
- ↳ Gesundheit Videos
- ↳ Video Klip
- ↳ Arapça Video Klip
- ↳ Yabancı Video Klip
- ↳ Kürtçe Video Klip
- ↳ Türkçe Video Klip
- FORUM
- ↳ Yönetim