Tedip ve Tenkil Diyarından Hüzünlü Yıllara

Türkiye ve Dünya Tarihi
Cevapla
Piremerd
Üstteğmen
Üstteğmen
Mesajlar:413
Kayıt:07 Kas 2006 13:36
Tedip ve Tenkil Diyarından Hüzünlü Yıllara

Mesaj gönderen Piremerd » 08 Ara 2007 11:14

Resim

TARİHİN ŞİİRCESİ

"Yıl 1937. Yer Dersim. Namı diğer Tunceli.Kalan diyor,kimileri. Dersim adı….öteki adıdır yiğitliğin. Ve Dersim alev içinde. Seyit Rıza bir uluçınar. gülbakışı ile Dersim içinde. Oğul İbo bir ulak götürür.komşu obalara. Malatyadan,Mazraya.Munzuru geçerek,ordan şanlı hozata. Bir kahpe pusuya yenik düşmüştür yollar. Oysa ki Seyid Rıza İbo'nun hayırlı haberlerini kollar. Lakin Albay Şevket'in kurmayı kurultaylarda kan istemiş. İbo yollarda katledilmiş. Genel Müfettişlik denetiminde General Alpdoğan Komuta eder Dersim kayalarındaki aleve. Ve Seyid Rıza taş eriten sabrı ve hıncı ile boyun eğmez Alpdoğan'a ve Sabiha Gökçen diye anılan Kadın örtülü ödeneği sanki,evladiyesi kurmayın ki ermeni olduğu bilindi nice sonra aslının. Basıyor düğmeye havadan. Kurşunlar yağmur misali dökülüyor Dersim üstüne. İlk pilotuymuş ordunun Sabiha halka karşı bir tufan bu çoluk çocuk demiyor. Kırandan geçiriyor herkesi, ve Sin köyünde Resik Hüseyin, babasının oğlu ağır yaralıdır. Seyit Rıza Can evinden, vuruludur.Gözler kan çanağı gibi, peş peşe iki evlad iki cihan yitmiştir. Seyid Rıza silkinir yerinden yüceltilere sığınır sonsuz sabrı ve taş eriten hıncı ile..Bir isyan ateşi idi şimdi dağlara ışık saçan bir cümle Dersimlinin damarını ısıtan,kandır kaynamakta isyandır kocamakta.Umut uçurum kayalarda dirençle çiftleşip inatla çoğalmaktadır.. Ve bir hayın Seyid Rıza'nın yanıbaşında Rayber derler adına. Sofrasında yer Seyid Rıza'nın sonra da haber eyler düşmana. Ama Kureyşanlar, Demenanlar ve yusufanlar Seyid Rıza'ya bel verir Kamer Ağa ve Cebrail karar kılar direnmeye, Seyid Rıza, artık ölümsüzdür. Kan gelir yanağına,can gelir damağına gerisi bir ala dumandır. Mavzerde uçan kuşun hükmünden…Bir ulak salar kurmaylar Ankara'dan Dersim dağlarına Hani Elçiye zeval olmaz derler; gelen adam kalan düzünde Seyid Rıza Bey'i söyler Kimse tanımaz lakin yüceltilerden mağaralar işaret edilir. Bir Rıza vardı orada denilir. Varır zevalsiz elçi Seyid Rıza köşküne " Seyid Rıza Bey siz misiniz bayım. Size Ankara'dan başkomutan bir ulak göndermiştir, bana intikal düşer kerem buyrun der," uzatır mektubu Seyid Rıza'ya. Sorar Seyid Rıza tüm haşmeti ve merhameti ile : " Yok bu dağlarda öyle biri Lakin aradığınız Dersimli Rızo ise biline Dersim'de her ağaç kovuğunda,her taşın altında,bir Seyid Rızo vardır. Siz onları arıyorsanız buyrun onlardan biriyim ben," der, Şaşar elçi,hayran kalır bu yaşlı simaya ve sonra isyandan vazgeçmeyeceğini rapor eder Seyid Rıza'nın genel kurmaya. Dava bir onur davasıdır. Ayaklar altında kurtulana dek onur sürecek kavga. Bu inançtadır Seyid Rıza, Ve Şahan Ağa Munzur başını durmuş geçit vermez,tümene,tugaya,yanı başında Besé ile Rıza iyilik haberini alır Ali Şér efendinin bir de tarifi imkansız Zarife'nin,Danışmandır isyanda Alişér,Kahramandır isyanda Alişér, söz dinler söyleneni icra eyler. Ama yöntem biçer kimi zaman, yol gösterir Seyid Rıza'ya ki isyan alevi yücelsin özgürlük anı geçikmesin; Tarih bilir ya ışığıydı isyanın Alişér. Bu yüzden Albay Şevket bir dümen peşindedir. Vanıklıyı, Zeynel'i ve satılmış Rayber devrededir,Tujik dağına bir dost edasıyla varır ihanet çetesi, Alişér, su verir, aş verir onlara, onlarsa sarı liralara satılmıştır zamanında. Bu yüzden sonu düşünmeden bir ihanet tuzağındalar ve beklenmedik bir anda arkadan vururlar paslı hançerlerini isyanın şah damarına. Ali Şér ihanet çemberinde açık gözleri ile can vermekte,tarife gelmez Zarife ise bu yüzden silkinir yerinden devrilir Alişér'in cesedi üzerinden…İsyanın ışığı sönmüştür, Atmış bin cana gayri ölüm yolu görünmüştür, Dersim kayaları sızlamakta,çalı çırpı kan ağlamakta,Arkasından Şahan Ağa o isyan kahramanı da tıpkı Alişér gibi ihanete kurbandır. Üvey kardeşi Pırço'nun hançeri kanını akıtmıştır, uykudayken elbet yoksa gölgesinden bile korkardı Şahan'ın Seyid Rıza'da Faté,Delal ve Beséde bir ince ağır başlar, Panik han başlarında da vardır. Ve az sonra Salman ve karısı Hatice ki düşmanın elde kılıcıydılar onlarda kurban gider amansız katliamda. Aklı başına yeni gelmiştir. Şatoğlu Selman'ın söylenip durur İsmet'e,Fevzi'ye ve bir cümle .erkana. Lakin vakit geçtir, bunu anlayamamıştır önceden kafasını uçuracak ferman verilmiştir tez elden…. Vazgeçmeyi düşünmeden düşer yollara Seyid Rıza tek başına, yollar sakin olmalıydı böyle haber almıştı bilge Rıza. Beş eylül otuzyedi günü Laz onbaşı çıktı yoluna Rıza'nın,beyaz atı üzerinde bir sultan görkeminde tutsak alınır isyanın beyni…. Sonra Ağustos sıcağında hücresinde idam kararını yorumlar Seyid Rıza, sonrası kuşkusuz ölümdür. Ama korkmaz bir yiğittir isyan önderi, İpe gitmeden korkuyu yenmiştir. Şöyle der Rıza kör olası darağacında: " Yetmişbeşindeyim,darağacındayım Kürd(…) şehitlerine karışıyorum. Dersim yenildi.Ama Kürtler ve. (…) Yenilmeyecek onlar öcümü alacak Kürt Gençleri,kahrolsun zalimler,kahrolsun yalancılar ve kahpeler….." Söz gelip bir noktaya dayanmıştır, sekiz yıl halkım sükun etmiştir." ( Tarihin Şiircesi L. Epözdemir.Koral Yayınları)


Resim

İSYAN,TEDİP VE SÜRGÜN

1920 ve 1940 yılları arasındaki Kürt coğrafyasında ciddi hareketlenmeler gözlenmektedir. Buna karşılık olarak ta Genç Cumhuriyet önemli kararlar alarak bölgedeki haraketliliğin önünü almaya çalışmıştır. Takriri Sükun, Tunceli Kanunu, İstiklal Mahkemeleri,Şark İslahat Planı ve Genel Müfettişlikler in özel yasalarla kurularak bölgede TEDİP ve TENKİL operasyonlarının gerçekleştirildiği tarihsel belgelerle kanıtlanmaktadır. 1937 Dersim isyanı ve sonrasında ki sert ve acımasız tutum uzunca yıllar belleklerden silinemeyecektir.

Resim

MEĞER DERSİM " SÖMÜRGE" İMİŞ

1930 lu yıllarda Ağrı daki direniş hareketini bastırma konusunda bölgede bulunan Genelkurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak Erzincan ilinde dönemin Başbakanı İsmet İnönü'ye sunmuş olduğu öneri paketinde çok ilginç tespitler tedbir olarak önerilmektedir. Genelde Kürtlere özellikle Dersimlilere TEDİP ve TENKİL ön gören önerilerden Fevzi Çakmak şöyle diyor :" Dersim halkı cahildir. Şaki' lik ruhu bu halka hakimdir." Ve devamla

1. Erzincan ilindeki incelemelerim sırasında ekonomiyi önemli suretle zarar sokan ve bu il dahilindeki asayişsizliğin en önemli etkenlerinden olan Açkilik,Gürk,Dağbey ve Henzi köylerinin TEDİP ve TENKİL inde mecburiyet gördüm. 2. Erzincan merkez ilçesinde 10,000 Kürt vardır. Bunlar Alevilikten faydalanarak Türk köylerini Kürtleştirmeye ve Kürt dilini yaymaya çalışmaktadırlar. Örfen Türk lakin alevi olan bir çok Türk köyleri Aleviliğin Kürtlüğü ifade ettiği zihniyetiyle ana lisanlarını terk ederek Kürtçe konuşmaktadırlar. Türk olan alevi köylerinin Kürtçe konuşmalarına ve Türk dilinin bütün bölgeye yayılması için esaslı tedbirler almaya ihtiyaç vardır . 3. İl bölgesindeki bazı memurların Kürt ırkına mensup oldukları bilinmektedir. Örneğin; Erzincan sorgu haki Pülümürlü Şevki Efendi nin Kürtleri himaye ettiği ve geceleri Kürtleri evinde topladığı gerçekleşmiştir. Bu adamın her ne şekilde olursa olsun il bölgesi nakline ve bu gibi memurlar hakkında aynı işlemin uygulanmasına lüzum vardır. Arz ettiğim bu meselenin en mühimi 1. madde de adı geçen köyleri kesin suretle tedibi ve ırken Kürt olduğu bulunan memurların biraz önce yerlerinden alınmasıdır.( Genelkurmay Başkanlığı Dersim Raporları )

Meğer Dersim ve mücavir alanlar " sömürge" imiş de. Biz yıllar öncesinden deridir hala sömürge olup olmadığını tartışıp durmuşuz. Oysa Fevzi Çakmak yani Genel Kurmay Başkanı kendi ağzından " sömürge" değildir diyen tezleri çürüterek şöyle diyor :

a- Yerli memurların bütünüyle çıkarılması Dersime iyi memurların tayini, b- Yüksek idare memurlarına adeta kolori ( sömürge ) idarelerindeki selahiyetlerin verilmesi. c- propoganda ya ağırlık verilmesi Türklüğün telkini. d- Türkçe yerine Türk dilinin yerleşmesi için ili ve idari tedbirlerin alınması kız çocuklarının okutulması, e- Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Silahlı kuvvetin müdahalesi Dersimliye daha çok tesir yapar ve islahın esasını teşhir eder. f- Dersim evvela kolori ( sömürge) gibi dikkate alınmalı. Türklük camiası içerisinde Kürtlük eritilmeli ondan sonrada aşamalı öz Türk hukukuna tabi kılınmalıdır.( M.Kalman belge ve tanıklarıyla Dersim direnişleri)

Dersim'in ve Urartu Uygarlığının hüküm sürmüş olduğu bu Coğrafyanın 1920 den 1945 yılına kadar 25 yıl süre ile Dünya'nın öteki sömürgelerine benzer yöntemlerle yönetildiği bilinen bir gerçektir.uygulamalar ne yazık ki, bizi bu sonuca götürmektedir.

Resim

VE SÜRGÜN BAŞLIYOR…..

Bir Bilim adamı eğer gittiğiniz yerde geri dönüşünüzün imkansız olduğu duygusu sizde beliriyorsa,siz sürgünsünüz. Diyor. Sürgün hüzünlü bir öykünün ilk adımıdır.Dönüşü giderek imkansız olacak bir serüvenin ilk adımıdır.Siz artık yeni bir yurt edinmek zorundasınız. Sürgün geldiğiniz yerin kültürüne , manevi değerlerine ve etnik yapısına entegre olmak durumundasınız. Bu entegrasyon kaçınılmaz olarak asimilasyon u ve özümlemeyi beraberinde getirir. Daha sı kendi kimliğine yabancılaşmış bir nesilin doğması kaçınılmazdır.

27 Haziran 1927 yılında 1164 sayılı kanunla çoğunluk Kürt nüfusun yaşadığı 4 genel müfettişlik kurulmuştur.
1. Diyarbakır,Urfa,Mardin, Siirt,Van,Hakkari,Bitlis,Muş. / 2.Çanakkale,Edirne,Tekirdağ ve Kırklareli./
3 .Genel müfettişlik,Ağrı,Kars,Erzurum,Rize,Trabzon,Gümüşhane ve Çorum./ 4.Genel müfettişlik Tunceli,Bingöl,Elazığ ve Erzincandır.

İç İşleri Bakanlığı müfettişlerinden Hamdi Bey, daha 1926 yılında Dersinle ilgili şu önerilerde bulunmuştur.
1 - Silah toplamak için Askeri harekete devam edilmeli,silahlı halkı bunu zorlamak için, kara hareketiyle yetinilmeyip hava haraketiyle de bu gibiler sıkıştırılmalı. 2- Toprağı bulunmayan geçim için ağalara bağlanan halka arazi yeterince sermaye ve tohumluk dağıtılmalı . 3- Yöredeki madenler işletilmeli.. 4- Ulaşımı haberleşmeyi ve düzeni sağlayabilmek için yol yapımına öncelik verilmeli .. 5- Bütün bunlar yapıldıktan sonra bölgedeki Kürtleri Türkleştirmek için en az 25 yıl sürecek bir program izlenmeli. Dersim'e " Misyoner " ruhu ile çalışacak ülkücü memurlar atamalı. 6- Halka Türklük duygusu aşıladıktan sonra bunun güçlenip yaygınlaşması için okul açmaya hız verilmeli.

1926' da Hamdi Bey'in hazırlamış olduğu raporda 3 öneri dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki, Ağaların ve Şeyhlerin bölgeden uzaklaştırılması, ikincisi , Askeri harekette bölgenin özelliği gereği uçaklarında kullanılması ve üçüncüsü Kürt kökenlilere yeni bir kültürel kimlik yani Türk kimliğinin kazandırılması.

1937 yılına gelinceye dek başta Elazığ,Pülümür ve Dersim dolayları olmak üzere birçok yerel ayaklanma gerçekleşmiştir. Birçok kez aşiretler ayaklanmıştır. Ve o dönemde bu ayaklanmaları bastırmakta Elazığ Bölge Komutanı Orgeneral Muğlalı Mustafa Bey görev almıştır. Orgeneral Muğlalı daha sonralarıda Van'ın Özalp ilçesinde 33 Kürt köylüsünün kurşuna dizilmesinde talimatlarına rastlamak mümkündür. Bu gün bir çok mahalle ve caddeye bu zatı şerifin adı verilmiştir. Tıpkı ilk kadın pilot olan ve Dersimin havadan bonbardımanında başı çeken Ermeni asıllı Sabiha Gökçen 'in ( Mustafa Kemel'in manevi kızım dediği) uluslar arası statüye sahip olan ve geçenlerde milyar dolarla satılan İstanbul'un Asya yakasındaki bir havaalanına adının verilmesi gibi.

Resim

SÜRGÜN YOLLARI…

"Bizi bir kamyona doldurdular.Batıya sürgüne götürüyorlardı Kamyon mameki'den yola çıktığında babamın gözleri kutsal jele'ye kilitlenmişti. Dağlarımız ve kutsal jele görünmez olduğunda babam birden çığlıklar atıp kendini yerlere attı. Saçını sakalını yolmaya,bağırmaya,yüzünü tırmalamaya başladı. Tuhaf sesler çıkarıyordu. Öyle çok acı çekiyordu ki ."( Dersim dergisi )

1935 yılında Dersim bölgesinin toplam nüfusu 101 bin olduğu halde 1940 yılına gelindiğinde bu nüfus 94,000 e düşmüştür. Yani o yıllarda, nüfus artışı yerine nüfus azalması gözlemlenmiştir. 7,000 nüfusu kapsayan 300 den fazla ailenin sürgün edilmesi ile bu sonuca varılmıştır.

Bir sürgünzede olan Cemal SÜREYYA : Ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi. Bizi bir kamyona doldurdular.Tüfekli 2 erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu ." Diye bahsediyor sürgün serüveninden…

Dersimde 90 Aşiretten 347 önde gelen ailenin Ege illerine ve Trakya ya sürgünü gerçekleşmiştir. 72 aile Tekirdağ'a, 38 aile Edirne'ye, 56 aile Kırklareli 'ne,65 aile Balıkesir' e, 73 aile Manisa'ya ve 34 aile de İzmir'e mecburi iskan'a tabi tutulmuştur. Tekirdağ merkez kazasına topalm 16 aile sürgün edildi. Hayrabolu kazasına 14, Malkara kazasına 8, Saray ilçesine 19, Çorlu ilçesine de 15 aile sürülmüştür. Edirne ili Uzunköprü ilçesine 17, Keşan ilçesine 21 aile sürülmüştür. Kırklareli ili il merkezi 11 aile, Pınarhisar ilçesine 6 aile, Vize ilçesine 9 aile, Babaeski ilçesine 11 aile, Lüleburgaz ilçesine ise 18 aile mecburi iskana tabi tutulmuştur. Balıkesir ili merkezine 17 aile, susurluk ilçesine 9 aile,Balya ilçesine 12 aile, Bandırma ilçesine 17 aile, Bigadiç ilçesine ise 8 aile zorunlu ikamete tabi tutulmuştur. Ege bölgesinde iser Manisa merkezine 14,Akhisar ilçesine 18, Turgutlu ilçesine 6, Salihli ilçesine 13, Kula ilçesine 8, Alaşehir ilçesine ise 11 aile sürgüne gönderilmiştir. İzmir ili merkezine 13 aile, Ödemiş'e 8 aile, Bergama'ya 13 aile, Bayındır ilçesine 9 aile mecburi ikamete tabi tutulmuştur.

Bu bilgiler Jandarma Genel Komutanlığının arşivlerinden alınmıştır. Bu ve bu konulardaki daha detaylı bilgi Dersim adlı JUK yayınlarından çıkmış olan kitapta mevcuttur.

Latif EPÖZDEMİR

Kaynak: http://www.kurdshow.com/?sf=haber&haberid=9400&ktg=1607


Cevapla

“Tarih” sayfasına dön