Mahalle Maçları Gelenekleri

Uçuk kaçıkların buluşma noktası
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Mahalle Maçları Gelenekleri

Mesaj gönderen Siyabend » 16 Haz 2007 23:14

Mahalle maçlarında başka hiçbir resmi müsabakada rastlayamayacağınız kurallar ve terimler vardır. İşte bazıları:

ATAN ALIR SPOR:
Mahalle maçları genellikle caddelerde yahut bahçelerde yapıldığı için topun kaçma olasılığı olan çok yer vardır. Top bir yere kaçtığında topu kaçıran takımın karşısındaki takım hemen, "Atan alır" der. Top onların sahasında auta çıkmış olduğu halde karşı takım topu almak zorunda kalır.

ELİN AVANTAJI OLMAZ:
Takımlardan biri ataktadır. Defans oyuncusu topu elle keser fakat pozisyon devam eder ve gol olur. Golü yiyen takım "el var" diye mızıldar. Karşı takım, "Avantaj olmaz." der. Hemen akabinde kaleci "Ulan elin avantaji olmaz!" diye haykırır. Bir yere varılamaz. Kısır döngüdür.

ADAMIN GOL DİYO:
Gol atılır fakat yiyen takım saymaz. Hep bir ağızdan "Direk ulan." diye anırmaktadırlar. Fakat içlerinden biri, "Gol abi." der. Karşı takımdan bunu duyan biri direk atlar ve, "Ulan adamın gol diyo!!!" diye serzenişte bulunur. Gol sayılır, adam dövülür.

ABANMA YOK:
Genelde küçük çocuklar arasında yaygındır. Kaleciler abanma yok derler. Aralarından yaşça büyük olanı Laf karımısınız." dese de abanma olmaz.

GÖNÜL ALMA:
Büyüklerle küçüklerin ortak oynadığı maçta büyüklerden biri gaza gelip küçük bir çocuğa sert girince direk penaltı olur. Nerede olursa olsun. Küçük çocuk sevilen bir simadır ve faulü yapan abidir. Penaltı kullanilir, genelde gol olmaz, çünkü kalede bir ayı vardır ve penaltıyı atan küçük çocuktur.

KALECİ DEĞİŞTİRİN 2 PENALTI:
Herhangi bir penalti pozisyonunda kaleye hemen forvetin etkili silahlarindan biri geçmek ister çünkü o her mevkide iyidir. Buna karşılık karşı takıma teselli olarak ekstra bir penaltı verilir. 1+1=2

3 KERE SEKTİRME:
Kaleci degaj kullanırken eğer yanında bir rakip forvet varsa topu 3 kere sektirir ve, "Açılsana ulan üç kere sektirdim işte!" der, rakip açılır.

1'E 1 ATIŞ:
Çift penaltı sisteminde eğer birinci penaltı kaçarsa ikinci şans vardır, ama gol olursa ikinci şans kullanılamaz. Bunun mantığını hala çözebilmiş değilim.

SAĞLIK ÖNLEMLERİ:
Bazen top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelir, herkesin reaksiyonu aynıdır: "İşe işe!."

Uygun araziye çiş edildikten sonra maça devam edilir.

Mahalle maçlarında her zaman saçı ince telli ve uzun olan kişiler vardır. Bunlar geriden topu alip bütün güçleriyle ileri kosarken kafalarini ileri dogru atarlar. Amaç gol atmak ya da rakibi çalımlamak değil, saçların rüzgarda ahenkle dans etmesini sağlamaktır. Bu kişiler büyüyünce Fenerbahçeli Aykut gibi olurlar.

TOP KURTARMA OPERASYONU:
Top zırt pırt araba altına kaçar. Böyle durumlarda, sahadaki en çelimsiz ve en hop-zip kişi, en iri kişi tarafından topu almaya gönderilir. Arabanın altına kaçan toplar tam ortasında durur bazen, kimse yetişemez oraya. Bu sefer taş atma ve sopayla itekleme faslı başlar. Arabanın egzozuna vurulan birkaç darbeden sonra top yuvarlana yuvarlana çıkar bir taraftan; artık koşarak maça geri dönme zamanıdır.

AT BAKIIM ABININ KILLI GÖGSÜNE...
Ya ne iğrenç bişiydi bu. Sen takımını kurmuşsun, paşa paşa maçını yapıyosun. Muhtemelen yasça ve boyutça senden büyük olan eleman damlar, bu gereksiz cümleyi sarf ederek maca dahil olur, tadımızı tuzumuzu kaçırır.

GOL DİİL OĞLUM BEL ÜSTÜ:
Minyatür kale maçlarda elle tutulmasına engel olunmak için getirilmiş bir çözümdür ancak bel üstü gibi kişiden kişiye değişen ve ispatı zor bir kriter getirdigi için nice kavgaların çıkmasına, nice başların yarılmasına sebep olmuştur.

İyi güzel de bütün bu kavramlar kitabı olmadan, televizyon olmadan nasıl herkes tarafından bilinebiliyor? Ben diyorum ki gizli bir örgüt var, her mahalleye bir adam gönderiyo bilmem kimin amcaoğlu olarak bilmem kim de örgütten. Sonra mesela hem gol hem penaltı olunca ağızlara kolayca yerleşecek "giren gole penaltı olmaz" cümlesini söylüyor, pozisyon geçiyor, çocuk evine dönüyor ama ifade baki.

Oynayacak kişi sayısının tek olması ve kimsenin oyundan çıkarılarak kalbinin kırılmak istenmemesi durumu sozkonusu olur sıkça. Bu durumda futbol kariyeri en berbat durumda olan fasülyeden tabiri ile adlandırılarak birinci devre bir takımdan ikinci devre bi takımdan oynatılarak ufacık yüreklere ve beyinlere adaleti yerine getirmiş olma duygusu zerk edilir. Akşam herkes eve gidip yattığında da hep o günkü maçı, varsa attığı golleri, kaçırdıklarını, bir sonraki maçlarda yapmayı planladığı hareketleri hayalleşerek uykuya dalar. Bu planlanan ama becerilemeyen hareketlere girmiyorum. ben mahalle maçı kurallarının nasıl bilindiği sorusuna ise "kalıtsal" diyorum.

Bazen küçükler kendi aralarında oynarken eli torbalı bi iş dönüşü adamı maça dalıp topu küçüklerin ayağından alır ve aptal aptal şeyler yapmaya başlar. Eğer adam yetenekliyse bi iki numara yapıp çocukların aklını alır. En konunda topa hızlıca vurur. Çocuklar topu yakalayamaz ve top uzağa gider. Eli torbali iş dönüşü adamı yaptığı ufak hareketten mutlu bir halde evinin yolunu tutarken çocukların "hay ., top ta ..gitti, kim alcek laf topu?" dedikleri duyulur.

ELDEN GOL OLMAZ:
Paşa paşa oynuyoruzdur, adamın tekinin eline çarpar top, biz dikeriz topu, hemen bi mahalle maçi oyun kuralları uzmanı pörtler oradan bi yerden ve der ki, "Elden gol olmaz"! Ulan niye olmasın hasta misin sen? El kararı verilmişse, bunun sonucu frikiktir. Herkes de kabullenmiştir elden gol olmayacağını, hatta baraj bile kurulmazdı bazen. Ben de büyüyünce öğrendim elden direk kaleye çekilip gol atılabileceğini. Ögrendim de ne oldu, o canım frikikler geri mi geldi?

ÜÇ ADIM AÇILMAK:
"üç adım açılmak" denen olayı atlamak senelerini betonda top oynayarak, dizinde o çok derin olmayan ama sürekli yanan yaralarla dekore eden birçok mahalle topçusunu üzecektir. Top frikik noktasına dikilir ve rakip barajin üstüne doğru adeta 'onlar orda diilmişçesine yürünür'. Kocaman üç adım atılır ve baraj göğüsle itmek suretiyle uzaklaştırılır. Adımların büyüklüğünden şikayet edenler iki kere "o-ha" der.

TEKNİK VURMAK:
Penaltı vuruşlarında en bıçkın forvet oyuncusu sahne alacağından kalecinin gözü korkar. Hemen içi rahatlatılır: "korkma olm, teknik vurcam".

KALECİ DÜZENİ:
Mahalle maçlarinda rastlanan pek çok tatsız durumdan sadece biridir kalecisizlik. Herkes kendisini ispatlamak ve golleri yağmur edip yağdırmak istediğinden kimse kaleye geçmeyecektir. Adil düzen ilk "kalede son" diye bağıranı kayırmaktadır. Hemen arkasından gelen "son bir", "son iki".. gibi çigliklarin sonunda artık son kaç oldugunun bir önemi kalmayan ağır kanlı arkadaş kaleye geçer. Kaleci gerek iki golde bir, gerekse Dakka ayrıyla eldivenleri bir sonraki arkadaşına teslim edebilir. Nizam böyle emreder.

Arkadaşın biri iyi orta gol getirir diye bağırır o da iyi bi orta yapmaya çalışır ve ortasını yaptıktan sonra düşer. Arkadaşın dizi kanıyodur ama farkında değildir birisi oradan "olm dizin kanıyo" der ve olan olmuştur dizi kanayan çocuk ağlamaya başlar.


ZAGROS
Moderator
Moderator
Mesajlar:9466
Kayıt:28 Şub 2007 22:02
Ruh Hali:Huzurlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Koç
Takım:Fenerbahçe

Mesaj gönderen ZAGROS » 17 Haz 2007 12:08

:alkis :alkis :alkis güzel paylaşım
bunları okurken çoçukken oynadığım maçlar geldi aklıma
bunda yzılanların nerdeyse hepsini yaşamışım
ne günlerdi ama
JİLAN
Albay
Albay
Mesajlar:5928
Kayıt:26 Şub 2007 19:54
Ruh Hali:Kızgın
Takım:Fenerbahçe

Mesaj gönderen JİLAN » 17 Haz 2007 14:59

ayy ben hiç yaşamadım yaa :cry: :cry:
Cevapla

“Kaçıkların Mekanı” sayfasına dön