Devrim, Deniz Harp Okulu'na geri döndü

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
alizeee
Teğmen
Teğmen
Mesajlar:167
Kayıt:15 Eki 2006 21:08
Ruh Hali:Mutlu
Takım:Galatasaray
Devrim, Deniz Harp Okulu'na geri döndü

Mesaj gönderen alizeee » 15 Eki 2006 23:10

1969'da 69 deniz subayı bir bildiri yayımlamıştı. İçinde şu cümleler vardı:
"Mustafa Kemal devri bitmiştir, ama devrimleri bitmemiştir. Korksun emperyalistler, korksun işbirlikçiler, korksun onların zavallı uşakları...
Bu savaş Mustafa Kemal'in savaşı... Milli kurtuluş savaşımızın en büyük dayanağı yiğit halkımızsa onun yumruğu devrimci gençliktir. Onun yumruğu bizleriz..."
Bu ateşli bildiriyi bir gece yarısı birliğinin spor salonunda gizlice kaleme alan 20 yaşındaki deniz teğmeni, sonradan hepimizin tanıyacağı bir isimdi:
Ali Kırca...
***
Sonra ne oldu?
Aralarında Kırca ve Sarp Kuray'ın da bulunduğu 83 ordu mensubu, 12 Mart'ta sıkıyönetim mahkemesinde yargılandılar.
"Emperyalizm"den bahsedene işkence edildiği, "tam bağımsızlık" isteyenin komünist addedildiği, "devrim" diyenin dilinin kesildiği, "düzen"e muhalefet edenin ipe gönderildiği yıllardı.
1971'den sonra ve 80'li yıllar boyunca "Devrim", lanetli bir slogan olarak silindi dudaklardan, duvarlardan; iddianamelere, idam kararlarının gerekçelerine yazıldı.
"Düzeni değiştirmeye teşebbüs" ölüm demekti. Devrimciler bertaraf edildi.
Harp Okulu öğrencilerine "Devrimlere sahip çıkın" diyenler hapsedildi.
"NATO'ya, CENTO'ya bağlıyız" bildirisiyle iktidara el koyan askerler, "tam bağımsızlık" yanlılarını astılar.
"Türkçülük" taraftarları, "Atatürk inkılapları" dersinde Mustafa Kemal'i yanlış öğretmeye başladı.
İlerici kolu kesilen ülke, "eski düzeni isteyen kesimler"in, "ümmetçiler"in, "şeriat yanlıları"nın, "karşı devrim"in kucağına itildi.
Duvar yıkıldıktan sonra "emperyalizm ve evrensel kapitalizm" iyice palazlandı.
Aradan bir kuşak geçmişti ve artık sadece kolay eş değiştiren magazin yıldızlarına "devrimci" deniliyordu.
***
Derken, iki gün önce "devrim" sözcüğü yeniden çınladı Deniz Harp Okulu'nun duvarlarında...
Bu kez "bildiri", spor salonunda gece yarısı gizlice kaleme alınmamış, güpegündüz, uluorta okunmuştu.
Okuyan ise 20'lik bir teğmen değil, Deniz Kuvvetleri Komutanı idi. Şöyle diyordu Oramiral Yener Karahanoğlu:
"Atatürk milliyetçiliği, ülkenin birliği, milletin tekliği ve tam bağımsızlıktır. Bu ilkenin karşıtı ise ümmetçilik, şeriat taraftarlığı, emperyalizm ve evrensel kapitalizmdir."
Ekliyordu:
"Tarih boyunca tüm devrimciler, eski düzenle çıkarları bütünleşmiş olan kesimlerle karşı karşıya gelmiştir."
Karahanoğlu, Atatürkçülüğün "Türkçülük" denen ütopik düşünceyi de reddettiğini söylüyordu.
Türkçe ezanın "karşı devrimciler"e verilen bir ödün olarak kaldırıldığını belirtiyordu.
AB'ye yönelişin "Kemalist devrim"in hedeflerinden biri olduğunu duyuruyordu.
Harp Okulu öğrencilerini de "Türkiye Cumhuriyeti'ne sadakatle bağlı olun, aşındırmak isteyenlere canınız pahasına bile olsa engel olun" diyerek göreve çağırıyordu.
***
Her askeri müdahalede "devrim" inancının sillesini yemiş, bu lafları söyledi diye katledilmiş, hapsedilmiş, işkence görmüş neslim adına Oramiral Karahanoğlu'na şunu söyleyebilirim:
"Paşam, şükredin ki askeri rejim veya sıkıyönetim yok!








Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön