Ne Mutsuz Kürdüm Diyene
- Siyabend
- Belawela Muhtarı
- Mesajlar:19658
- Kayıt:15 Eki 2006 12:05
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Kova
- Takım:Galatasaray
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Şemdinli Komisyonu’na ifade veren Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe, “Türkiye vatandaşlığımla gurur duyuyorum” demiş.
Ne güzel değil mi?
Kürt kökenli bir yerel yönetici, ülkemizin bölünmez bütünlüğü açısından son derece hassas bir konuda toparlayıcı, birleştirici bir ifade kullanmış!
Hayır, öyle değil!
Şemdinli tutanaklarını elde eden gazete Kürt başkan’ın sözlerini sürmanşetten yayınlarken “Bir başkanın gizli tutanaklardaki sözleri” diyerek, şu cümleyi öne çıkartıyor:
-Türklüğümle gurur duymuyorum!
Neden duymadığını da “aklı başında” olanlar için sükunet içinde izah ediyor:
-Çünkü ben Türk değil, Kürdüm!
Gizli tutanaklardan çekip çıkartılan bu sözleri kamuoyu ilk kez de duymuyor.
Şemdinli bombaları patladığı zaman, aynı başkan aynı sözleri kendisiyle özel röportaj gazetecilere de söylemişti. O zaman bu kadar büyültülmemişti.
Şimdi “yeni gibi” sunulduğuna göre siyasi gündeme “yeni mönü” hazırlanıyor demektir.
Kürt bir politikacı kendisini Türk hissederek “Türküm, doğruyum, çalışkanım” derse mesele yok. Ama bir Kürt politikacı kendisini Kürt hissederek “Ne Mutlu Kürdüm” derse, bu doğrudan ülkenin bölünmesini istemekle eş anlama gelebilir.
Gelmeyebilir de…
Ya da önce gelmeyebilir, sonra gelebilir de…
Gülmeyin!
Yazdıklarım yaşanmış “ciddi” olaylardır.
Tansu Çiller Başbakan, Ünal Erkan OHAL Valisi, İbrahim Tatlıses onların önünde Kürtçe sevda türküsü söyleyen bir sanatçı. Fotoğraf tamamen birlik ve beraberlik anının yansıması.
Ülkenin en büyük gazetesi bu fotoğrafın hakkını veriyor, ertesi gün manşetine şu cümleyi yerleştiriyor:
“İşte hoşgörü!”
Ne güzel bir şey… Ünü sınırlar aşan bir Türkücü, Kürtçe türkü söylüyor ülkenin en etkili ve yetkilileri onu aşağılamıyor, alkışlıyor. Tatlıses, hakkında “bölücülük” iddiasıyla soruşturma açılmıyor. Gözaltına alınmıyor, tutuklanmıyor. Doğal olarak hapse de girmiyor.
Bu mutluluk dalgası içinde Güneydoğu’da yayın yapan Radyo Karacadağ Taslıses’in devlet erkanı önünde okuduğu türküyü, bir başka sanatçıdan yine Kürtçe olarak çalıyor. Radyo polisler tarafından basılıyor, yöneticileri gözaltına alınıyor, doğal olarak(!) dava açılıyor.
O günkü kriterlere göre, Kürtçe türkü Türklere hitaben söylenirse ülke bölünmüyor. Ama Kürtler tarafından kurulmuş bir radyoda, bir Kürt sanatçı, Kürtçe sözlerle, Kürtlerin dinlediği bölgede bu sevda türküsünü söylerse ülke bölünme riskiyle karşı karşıya geliyor.
Aklı başında olanlar bu gelişmeyi de şu başlıkla okumak için epeyce bekliyorlar:
“İşte horgörü!”
Hayır, gazeteler sadece “hoşgörüyü” manşete taşıyabiliyorlar. Horgörü tek sütun bile olamıyor.
OHAL haberciliği iki farklı zamanda yaşanmış aynı türden olayı farklı değerlendiriyordu. Tutanak gazeteciliğiyse aynı kişinin aynı oturumda söylediği aynı sözleri ortasından ikiye ayırarak okurlarına sunuyor.
Takdire göre “kötü” olanlar manşete, “iyi” olanlar haberin dibine…
İnsan aklının, “zıvanadan çıkmadan” algılayabilmesi kolay olmayan bir durum
http://www.internethaber.com/author_art ... hp?id=2817
Ne güzel değil mi?
Kürt kökenli bir yerel yönetici, ülkemizin bölünmez bütünlüğü açısından son derece hassas bir konuda toparlayıcı, birleştirici bir ifade kullanmış!
Hayır, öyle değil!
Şemdinli tutanaklarını elde eden gazete Kürt başkan’ın sözlerini sürmanşetten yayınlarken “Bir başkanın gizli tutanaklardaki sözleri” diyerek, şu cümleyi öne çıkartıyor:
-Türklüğümle gurur duymuyorum!
Neden duymadığını da “aklı başında” olanlar için sükunet içinde izah ediyor:
-Çünkü ben Türk değil, Kürdüm!
Gizli tutanaklardan çekip çıkartılan bu sözleri kamuoyu ilk kez de duymuyor.
Şemdinli bombaları patladığı zaman, aynı başkan aynı sözleri kendisiyle özel röportaj gazetecilere de söylemişti. O zaman bu kadar büyültülmemişti.
Şimdi “yeni gibi” sunulduğuna göre siyasi gündeme “yeni mönü” hazırlanıyor demektir.
Kürt bir politikacı kendisini Türk hissederek “Türküm, doğruyum, çalışkanım” derse mesele yok. Ama bir Kürt politikacı kendisini Kürt hissederek “Ne Mutlu Kürdüm” derse, bu doğrudan ülkenin bölünmesini istemekle eş anlama gelebilir.
Gelmeyebilir de…
Ya da önce gelmeyebilir, sonra gelebilir de…
Gülmeyin!
Yazdıklarım yaşanmış “ciddi” olaylardır.
Tansu Çiller Başbakan, Ünal Erkan OHAL Valisi, İbrahim Tatlıses onların önünde Kürtçe sevda türküsü söyleyen bir sanatçı. Fotoğraf tamamen birlik ve beraberlik anının yansıması.
Ülkenin en büyük gazetesi bu fotoğrafın hakkını veriyor, ertesi gün manşetine şu cümleyi yerleştiriyor:
“İşte hoşgörü!”
Ne güzel bir şey… Ünü sınırlar aşan bir Türkücü, Kürtçe türkü söylüyor ülkenin en etkili ve yetkilileri onu aşağılamıyor, alkışlıyor. Tatlıses, hakkında “bölücülük” iddiasıyla soruşturma açılmıyor. Gözaltına alınmıyor, tutuklanmıyor. Doğal olarak hapse de girmiyor.
Bu mutluluk dalgası içinde Güneydoğu’da yayın yapan Radyo Karacadağ Taslıses’in devlet erkanı önünde okuduğu türküyü, bir başka sanatçıdan yine Kürtçe olarak çalıyor. Radyo polisler tarafından basılıyor, yöneticileri gözaltına alınıyor, doğal olarak(!) dava açılıyor.
O günkü kriterlere göre, Kürtçe türkü Türklere hitaben söylenirse ülke bölünmüyor. Ama Kürtler tarafından kurulmuş bir radyoda, bir Kürt sanatçı, Kürtçe sözlerle, Kürtlerin dinlediği bölgede bu sevda türküsünü söylerse ülke bölünme riskiyle karşı karşıya geliyor.
Aklı başında olanlar bu gelişmeyi de şu başlıkla okumak için epeyce bekliyorlar:
“İşte horgörü!”
Hayır, gazeteler sadece “hoşgörüyü” manşete taşıyabiliyorlar. Horgörü tek sütun bile olamıyor.
OHAL haberciliği iki farklı zamanda yaşanmış aynı türden olayı farklı değerlendiriyordu. Tutanak gazeteciliğiyse aynı kişinin aynı oturumda söylediği aynı sözleri ortasından ikiye ayırarak okurlarına sunuyor.
Takdire göre “kötü” olanlar manşete, “iyi” olanlar haberin dibine…
İnsan aklının, “zıvanadan çıkmadan” algılayabilmesi kolay olmayan bir durum
http://www.internethaber.com/author_art ... hp?id=2817
bu işler karışık işler.türban olayına döndü birazda..ama şu var herkes kendi dilinde konuşmak istese türkiyede çatışma çıkar.kürtler,lazlar,çerkezler,arnavutlar,göçmenler vs...düşünsenize ortalık karışır.ama benimde anlayamadığım olay neden kürtler dışındaki diğer ırklar kendi dilimizi konuşucaz diye tutturmuyor..yada neden kendime ait bir millet kurucam diye çaba sarfetmiyor..tabi bunların açıklmaları mutlaka vardır..ama önemli olan geçmiş değil ki..önemli olan bundan sonraki zaman madem türkiyedeyiz T.C vatandaşıyız önemli olan türkiyeyei kalkındırmak..gurur duymak belki türküm denemez ama türk vatandaşıyım diye gururla söyleyebilmek..dilimize karışan yabancı kökenli kelimeli uzaklaştırmak..amerikaya açık vermemek..
kendi eğlencelerimize,düğünlerimizde karışılıyormu peki..artık karışılmıyor değilmi..kürtçe şarkılar,arnavutça,lazca şarkılarla eğleniliyor..bazen haksızlıklar yapılıyor ama haksızlıklara haksızlıkla karşılık verlimemeli bence..
kendi eğlencelerimize,düğünlerimizde karışılıyormu peki..artık karışılmıyor değilmi..kürtçe şarkılar,arnavutça,lazca şarkılarla eğleniliyor..bazen haksızlıklar yapılıyor ama haksızlıklara haksızlıkla karşılık verlimemeli bence..
- Siyabend
- Belawela Muhtarı
- Mesajlar:19658
- Kayıt:15 Eki 2006 12:05
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Kova
- Takım:Galatasaray
Şöyle tuhaf bir anlayışın hala hakimiyetini sürdürdüğünü görüyoruz.
Kürtlerin kendi diilerine sahip çıkma isteklerini gereksiz olarak görme,
buna kıyas olarak da diğer etnik grupların bu tür bir hareket tarzı içinde olmamalarını gösterme.
Daha öncede söyledim diğer etnik grupların kendi kültürlerini yok olmaya terketmeleri ve Türklerden çok milliyetçi olmaya çalışmaları
sosyolojik bir vakadır ve incelenmesi gerekir.
Bir ülkenin vatandaşı iseniz illaki o ülkenin resmi dilinden başka bir dil kullanamazsanız diye bir kural yoktur.
Ki böyle bir şeyin varlığı en çok Türkleri etkilerdi.
Bugün dünyanın bir çok yerinde yaşayan Türkler özgürce dillerini kullanabilmektedirler ve kimse çıkıp onlara kendi özkültürünüzü bırakıp yaşadığınız-vatandaşı olduğunuz ülkenin dilini kullanın demiyor.
Bütün bu gerçekler bilindiği halde,yine de Kürtlerin kültürlerini yaşatmaya çalışmalarını anlamamak tuhaf olsa gerek!
Kürtlerin kendi diilerine sahip çıkma isteklerini gereksiz olarak görme,
buna kıyas olarak da diğer etnik grupların bu tür bir hareket tarzı içinde olmamalarını gösterme.
Daha öncede söyledim diğer etnik grupların kendi kültürlerini yok olmaya terketmeleri ve Türklerden çok milliyetçi olmaya çalışmaları
sosyolojik bir vakadır ve incelenmesi gerekir.
Bir ülkenin vatandaşı iseniz illaki o ülkenin resmi dilinden başka bir dil kullanamazsanız diye bir kural yoktur.
Ki böyle bir şeyin varlığı en çok Türkleri etkilerdi.
Bugün dünyanın bir çok yerinde yaşayan Türkler özgürce dillerini kullanabilmektedirler ve kimse çıkıp onlara kendi özkültürünüzü bırakıp yaşadığınız-vatandaşı olduğunuz ülkenin dilini kullanın demiyor.
Bütün bu gerçekler bilindiği halde,yine de Kürtlerin kültürlerini yaşatmaya çalışmalarını anlamamak tuhaf olsa gerek!
benim anlatmak istediğim bu değil aslında bizim ülkemiz farklı bir ülke..diğer ülkelerde dillerine sahip çıkma çabasında dil bir ülkenin en önemli unsurudur..eğer bozulmaya başlarsa o ülkenin çöküşüne adım atmak demektir.başka ülkeler sağlam bir dayanak kurmuş kendine...ama bizim öyle değil..mesela almanyada türkler türkçe konuşablir ama bu hor karşılanmaz..yerini ve zamanını bilirler fakat bu tutum çoğalmaya başlayınca mutlaka sınırlandırma getirilir.bizim ülkemizde zaten bir iç karışıklık söz konusu özellikle yanımızda devamlı kürtçe konuşan insanları gördüğümüz zaman ters tepki veririz..bunun sebebide belli zaten..deim ya türban olayına döndü dye..nasıl türban takanlar dinci,gerici,irticacı olarak nitelendiriliyorsa kürtçe konuşanlarında farkı gözle görüyorlar.belirli kesimin beynine yerleşmiş bikere..kurunun yanında yaşda yanıyor misali...
ama şuda varki herkes kendi dilini kullanmaya kalksa türkiye diye bir ülke kalmaz..düşünsenize herkes yanınızda farklı bir dilde konuşuyor..sana duamı ediyor,küfürmü ediyor anlayamayız..herşeyin yeri ve zamanı vardır bence..düzenlediğin bir eğlencede,şenlikte,kendi benliğini temsil eden etnik bir gösteride konuş,şarkı,türkü söyle ama bunun belirli biçimlerdede sınırlandırılması gerekir diye düşünüyorum..
ama şuda varki herkes kendi dilini kullanmaya kalksa türkiye diye bir ülke kalmaz..düşünsenize herkes yanınızda farklı bir dilde konuşuyor..sana duamı ediyor,küfürmü ediyor anlayamayız..herşeyin yeri ve zamanı vardır bence..düzenlediğin bir eğlencede,şenlikte,kendi benliğini temsil eden etnik bir gösteride konuş,şarkı,türkü söyle ama bunun belirli biçimlerdede sınırlandırılması gerekir diye düşünüyorum..
- Siyabend
- Belawela Muhtarı
- Mesajlar:19658
- Kayıt:15 Eki 2006 12:05
- Ruh Hali:Mutlu
- Cinsiyet:Erkek
- Burç:Kova
- Takım:Galatasaray
Mesele Türkçe'nin bozulması ise bugün Türkler kendi dillerine sahip çıkmayıp
İngilizce ağırlıklı kelimeleri kullanıyorlarsa burda Kürtlerin ne suçu var?
Bir Kürt olarak şu en güzel şekilde Türkçeyi kullanmaya çalışıyorum
ve Türkçeyi iyi kullanmayanlara kartşı da bir çok ortamda karşı çıkmışımdır.
Ama aynı şekilde kendi anadilim üzerinde bir baskı olmasını istemem.
Kendi açınızdan bakıp gördüğünüz bir tehlikeyi söylüyorsunuz ama aynı şekilde karşı tarafın da içinde bulunduğu tehlikeyi görmelisiniz.
Kürtçe konuşmayı minimum seviyeye indirterek yıllarca Kürtleri
asimile etmeye çalıan bir sistem ve bunun karşısında ayakta kalmayı başaran Kürtler.Evet Kürtler bu kadar dillerine düşkün olmasaydı
bugün Kürtçe diye bir dil olamazdı.Biz de öyle bir tehlike ile her zaman
karşı karşıya kaldık ve görünen o ki bu tehlike her zaman varlığını sürdürecektir.
İngilizce ağırlıklı kelimeleri kullanıyorlarsa burda Kürtlerin ne suçu var?
Bir Kürt olarak şu en güzel şekilde Türkçeyi kullanmaya çalışıyorum
ve Türkçeyi iyi kullanmayanlara kartşı da bir çok ortamda karşı çıkmışımdır.
Ama aynı şekilde kendi anadilim üzerinde bir baskı olmasını istemem.
Kendi açınızdan bakıp gördüğünüz bir tehlikeyi söylüyorsunuz ama aynı şekilde karşı tarafın da içinde bulunduğu tehlikeyi görmelisiniz.
Kürtçe konuşmayı minimum seviyeye indirterek yıllarca Kürtleri
asimile etmeye çalıan bir sistem ve bunun karşısında ayakta kalmayı başaran Kürtler.Evet Kürtler bu kadar dillerine düşkün olmasaydı
bugün Kürtçe diye bir dil olamazdı.Biz de öyle bir tehlike ile her zaman
karşı karşıya kaldık ve görünen o ki bu tehlike her zaman varlığını sürdürecektir.
burda haklısın hiç kimse kendi dilinin yok olup gitmesini istemez.o yüzden çocuklarınıza en iyi şekilde öğretin..ana dilleri gibi konuşsunlar..buna karşı değilim ki..fakat dediğim gibi yaşanılan bazı olaylar durumun buralara gelmesine sebeb oldu..ben sadece kürtler için demiyorum ki..herkes için diyorum burdada haklı olduğumu düşünüyorum herkes kendi dilini kullanırsa zaten birbirini anlayamayan toplumuz hepten anlamıcaz...
bence bu dil meselesinin altında da yine terör yatıyo.malesef türkiye de bu sıkıntı var.bi gürcünün veya lazın veya çerkezin kendi dileriyle konuşmaları kürtlerinki kadar insanların tepkisini çekmez.bunnu da sebebi gayet açık çünkü onlar dağa çıkıp biz buraya yeni bi devlet kurucaz demiyolar.almanyadaki türkler de öyle.onlar da biz almanyayı fethedicez demiyolar hatta bi çoğu belki de almanyayı kendi türkiyeden çok sever ve daha da iyi olmasını isterler.dediğiniz gibi kurunun yanında yaş da yanıyor bu arada.terörün bittiği,dağlarda kimsenin kalmadığı,askerliğin sadece adam olmak için gidilen biyer olduğu,herkesin eşit,özgürce,birbirini ve ülkesini çok sevdiği günleri Allah bu millete kıyametten önce gösterir inşallah...