İnkâr morfini (Umur TALU)

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
İnkâr morfini (Umur TALU)

Mesaj gönderen Siyabend » 17 Ara 2006 23:02

İnkâr morfini

Günahlarını, suçlarını inkâr etmeden, devletler, milletler, rejimler, sistemler ayakta duramıyor.
Ayıplarını, yanlışlarını, kötülüklerini inkâr etmeden insanlar da öyle.
Dinlemeye, öğrenmeye, anlamaya, tartışmaya, değerlendirmeye, yeniden düşünmeye ne kadar kapalı olunursa, o kadar sağlam ve sarsılmaz kalınıyor; öyle sanılıyor.
Aslında, bütün rejimler yalan söylüyor.
Aslında, tüm iktidarların; siyasi, dünyevi, uhrevi, ekonomik, askeri, medya vesaire; bir tarafı yalanlarla inşa ediliyor.
Aslında, sunduğumuz kişiliğimizin ciddi kısmı yalan.
Aslında, çok şeyin aslı yalan.




1. İran'da, kökten (Yahudilerin devleti olmaması gerektiği) inançları gereği İsrail aleyhtarı olan, "Siyonistler"in de Nazi katliamında rolü bulunduğunu savunan kimi Yahudi din adamının bile katıldığı "Soykırım olmadı" toplantısı yapılıyor.
Naziler ve işbirlikçileri marifetiyle; tehcirler ve toplama kamplarıyla "nihai çözüm"e yol almış Yahudi soykırımını inkâr zirvesi.
2. İsrail Başbakanı, İran'ın nükleer kapasitesi olmasının tehlikesini vurgularken, "İsrail'in nükleer silahları olduğunu" yanlışlıkla ima ediyor.
Oysa; ABD, Avrupa, başta İsrail'in kendisi, bunu hiç konuşmuyor ve inkâr ediyor.




Bir "İslam cumhuriyeti" ile bir "Yahudi demokrasisi" güçlerini, halklarını ikna kabiliyetlerini, dini, milli, toplumsal birliklerini, kuvvet ile kudretlerini korumanın yolunu "inkâr" da arıyor.
Ötekini aşağılamanın, sıkıştırmanın çaresi yalan.
Küresel sistemler, tercihli yalanlarla besleniyor, onlara sarılıyor.




Ne bugünü kutsamak ve ayıplarını örtmek için geçmişin kusursuz ve mükemmel olması;
Ne de geçmişi kutsamak, başkasının geçmişine etmek için bugünün yüceltilmesi gerekiyor.
İnsanlığın yolculuğu; ayıpları, günahları, suçları, zalimlikleri ile sürdü.
Aksi takdirde, iyiye, doğruya, insani olana, adalete, hakka, hukuka dair akıl ile vicdan ve mücadele de olmazdı, gelişemezdi.
Ne ki, elimizin kirini; aklımızın, vicdanımızın büyümesi için asla kabul edemiyoruz.
Demokrasilerde bile, "resmi tarihler ve yaygın kabuller", yüzleşmeleri yıkıcı buluyor.




Belki şunu diyebiliriz:
1. Naziler ve işbirlikçilerince (Avrupa'dır, Batı'dır ve ABD'den Rusya'ya kadar anti-semitlerdir; Hıristiyanlıkta İspanya'daki gibi derin dini, ırkçı kökleri mevcuttur) Yahudilerin soykırıma maruz kalması, İsrail devletinin işgallerini, zulümlerini, katliamlarını, ırkçılığa varan ayrımcı, kırımcı şiddetini, kadim haksızlıklarını meşru kılmaz.
İsrail devleti, tarihsel bir doğrunun üstüne yalan ve şiddetle bir tarih inşa etti.
Ve aynı Batı, kendi günahını Filistin'in üstüne boca ederek, ne BM kararı uygulatabildi, ne de bizzat beslediği İsrail nükleer cehennemini mevzu yapabildi. Kukla yaratırken sözde, kuklanın kuklası oldu.
2. İran'ın nükleer silah yapma ihtimalini büyük tehlike sayanların dilinde İsrail'in nükleer tehdidine dair bir "sitem" dahi yok. Üstelik, İran uluslararası denetime açık; şımarık İsrail ise denetime tabi değil.
3. İçeride zulüm ve baskıyı mubah görüp bir yandan, bir de "mazlumlar adına" konuşan İran rejimi ise, başka halkların, başka din mensuplarının uğradığı zulümleri kavramayı, kabulü, dün ile bugünü, doğruları ayırmayı ne inancın, ne ahlakın, ne insanlığın gereği sayabiliyor.




Sahi bir de "Biz" varız. "Ötekiler" de var sahi.
İnkâr ilaç gibidir; morfin gibi hatta. Tedavi eder, yara kapatır zannedersiniz; uyuşturur, bağımlılık yaratır. Körleştirir.


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön